O benim yıllarıma bir zincirdi. O benim kaderime takılan bir kelepçeydi.
Beni kucağına aldı ve derince öpmeye devam etti. Üstümüzdeki kıyafetler fazla geliyordu artık. Yok olsunlar istiyordum.
''İkimizde çok alkollüyüz.'' dedim nefes nefese. Yüzümü...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Yedi yıl. Yedi yıl önce. Koskocaman, acı dolu, yalnız, tamı tamına yedi yıl önce.
Benim miladımdı 2016 senesi. Takvimden silinmesini istediğim tek yıldı. Yaşanmasaydı, böyle olmazdı. Böyle bitmezdi ve böyle yaralamazdı.
Amcam olurdu yanımda. Yalnız olmazdım. Ankara'da olurdum belki hala. Orada okurdum amcamı bırakmamak için.
Onunla yine de biterdi ilişkim ama gerçeği en kötü anda görmezdim. Ona muhtaçken, kalbimi söküp cebine koyarak gitmezdi. Yine çok üzülürdüm ama saçımı okşayacak biri olurdu.
Bir şeyler yolunda gitseydi, bu kadar kötü bir zincirleme olmazdı her halükarda.
Ama her şeye rağmen, şu an olduğum kadını da seviyordum. Kimseye muhtaç olmayan, yalvarmayan ve dik durmayı asla unutmayan kadını seviyordum.
Bunda en büyük payı olan da Yağmur'du ve onsuz da bir hayat düşünemiyordum.
Aslında her şeye uzaktan baktığımda, hepsinin bir nedeni var gibiydi. Ta ki onunla karşılaşana kadar.
İçimdeki titremeyle elim ayağım boşaldı ve fotoğraf tam da ayak ucuma düştü. Hızla eğildim ama sıcaklığının bedenimi sarması, beklemediğim bir şeydi.
Benim gibi o da eğilmişti fotoğrafı almak için. Ama ikimizinde hareketini yakınlaşmamız durdurmuştu.
Nasıl hala aynı kokuyordu? Parfümü farkıydı.
Dudaklarıma bakmayı bırakıp fotoğrafı aldı. Onunla aynı anda doğruldum ve fotoğrafı almak için elimi uzattım.
''Dila hanım?'' diye koşarak peşime geldi Sevda. ''Bir şey mi oldu?''
''Aras beyle görüşmem gerekiyor.'' dedim kapısını işaret ederek.
''Kendisi rahatsız edilmek istemediğini söyledi hemen önce.''
''Acil olduğunu söylersen, kendisi anlar. Projeyle ilgili.'' Kafasını sallayarak masasına döndü. Telefonu tuşlayarak kulağına götürdü.
''Aras bey kusuruma bakmayın efendim. Dila hanım acil bir soru soracakmış proje ile ilgilli.'' Korkarak konuşması dikkatimden kaçmamıştı.
Sınırlarını her zaman net çizerdi çünkü. Sevda'nın da bu durumdan korkma sebebi de buydu.
''Geçebilirsiniz.'' dedi telefonu kapatarak.
''Kızmadı değil mi?''
''Hayır.'' dedi gülümseyerek.
Kapısını iki kere tıklattım ve sesini duyduktan sonra içeri girdim.
''Gitmeni söylediğimi hatırlıyorum.'' dedi ben kapıyı kapatır kapatmaz.
''Örnekleri bitirdim. Ne zaman sunmamı istersiniz?'' dedim yüzüne bakarak.
''Şu an desem sunabilecek misin?''
Örnekleri tam bitirmemiştim. Buraya gelmek ve sorumu sormak için bir bahane uydurmam gerekiyordu. Maalesef ki aklıma ilk bu gelmişti.
Bak duygularına yeniliyorsun yine. Ergen gibi davranıyorsun.
''Bu nasıl bir soru böyle? İşim bu. Tabiki-''
''Ne demek istediğimi gayet iyi anladın sen.'' dedi sözümü keserek.
Sinirli gibi gözüküyordu. Öyle miydi?
''Hayır, anlamadım.''
Gözlerini kapattı birkaç saniye. ''Şu an sunamazsın. Eve gidersin, çalışırsın, yarın yaparsın.''
Sinirliydi.
''Peki. Sanırım siz müsait değilsiniz anladığım kadarıyla.'' Geri adımladım yüzüne bakarak.
''Ben istediğim zaman istediğimi yapacak konumdayım. Sunumun yarın olması benimle ilgili değil.'' Adımlarım durdu.
''On dakikaya buradayım o zaman.'' dedim direterek. Derin bir nefes aldı.
''Elin titreyerek mi anlatacaksın fikirlerini? Kesik kesik nefes alarak mı ya da?''
Gözlerime kadar ulaşan öfkeyle baktım yüzüne.
Duyguların Dila. Senin zaafın. En büyük kanıtı da gözlerine baktığın o adam. Yıllarca kendine ders çıkardın bunun hakkında. Ama en ufak bir hareketinde nasıl ondan vurdu seni bak! Bu yüzden hakim ol kendine. En çokta yedi yılını çöpe atmamak için.
''Ben elim titreyerekte, kesik kesik nefes alarakta anlatırım. Kimse engel olamaz.'' İstemsizce daha da dik durdum karşısında.
''Odana gelme sebebim de buydu aslında.'' Yutkundu. Sinirliydi hala. ''Toplantının yarın olacağını haber vermek.'' Sandalyesini geri itti. Ayağa kalkarak bana doğru yürüdü yavaşça. ''Yarın olacak.'' diye bastırdı tekrar. Hayır geri adım atma Dila. ''Ben öyle istiyorum çünkü.'' Aramızda çok az bir mesafe kaldığında durdu.
Nefesini kontrol et. Kokusu normal bir kokudan farksız artık. Unutma.
''Toplantının yarın olması sizinle alakalı değildi, öyle söylemiştiniz.''