GİRİŞ

25 2 0
                                    

Kızıl saçları rüzgarda uçuşuyordu, yeşil gözleri ağlamaktan kızarmıştı; sol elinde bir valiz, sol elinde ise sıkıca tuttuğu bir puset vardı.

Üstünde yeşil bir kazak, altında ise mavi bir kot pantolon vardı.

Gayet normal görünüyordu uzaktan fakat normal değildi; hiç bir zaman olmamıştı, ve olamayacaktı. Hele ki dün geceden -31 Ekim- sonra.

Artık dul bir kadındı, kocası bir karanlık lord tarafından acımasızca katledilmiş, sadece şu anda pusette her şeyden habersizce uyuyan minik oğluyla birlikte kaçmıştı.

Bilmiyordu...

Ne yapacağı hakkında en ufak bir fikri yoktu...

Sonunda bir sokağın başında durduğunda saat gece 2' yi geçmişti. Herkes uyumuştu, bazı insanlar hariç.

Gözleri sokağın başındaki tabelaya takıldı.

Privet Drive

Başka hiçbir seçeneği yoktu; sokağa adımını attı.

Sadece yürüdü, her an yere yığılabilirdi, zor bir gün geçirmişti ne de olsa.

4 numaraya vardığında derin bir nefes aldı. Zile bastı.

Hiçbir ses duymadı.

Tekrar bastı ve tekrar...

İçeriden ses duyuncaya kadar bastı.

"Tamam geldim basıp durma artık!"

Ardından kapı açıldı. Kapıyı açan kadının, kız kardeşinin, nutku tutuldu.

"Lily?!" ve ardından etraf karardı.

***

Lily tekrar ayıldığında saat 5' i geçmişti.

"Kalktın ha?" Petunia' nın sesini duydu.

"Harry nerede?" Lily sordu.

Petunia "Üst katta, Dudley' in odasında oyun oynuyor." dedi ve ardından koltuğa Lily' nin yanına oturdu.

"Neler oldu?"

Petunia derin bir nefes verdi ve dün gece olanları anlattı:

"Saat gece 2' yi geçmişti ve kapımı çaldın, açtığımda -sanırım- yorgunluktan bayıldın. Vernon' a seslendim, seni buraya taşıdı, yaklaşık bir saat önce hem Harry, hemde Dudley uyandı." Ardından Lily' nin gözlerine baktı. "Peki sen ne yapıyordun gecenin bir yarısında?"

Kızıl saçlı gözlerini kaçırdı. "Şey... Ah nasıl anlatacağımı bilemiyorum, saat 11' e geliyordu. James -kocam- Harry' le oynuyordu ve bende onları izliyordum. Evimize Voldemort adındaki bir karanlık lord geldi, James bana ve Harry' e zaman kazandırmak için kendisini geride bıraktı."

Ardından Petunia' ya baktı: "Teşekkürler."

Kız kardeşi kaşlarını çatarak ona baktı.

"Neden bana teşekkür ediyorsun?"

"Beni evine aldın, Harry' le ilgilendin." Lily cevap verdi.

Petunia içini çekti ve bakışlarını Lily' den uzaklaştırarak dışarıya çevirdi.

"Ben senin ablanım Lily, yapmam gerekirdi. Harry' de yeğenim."

Lily gülümsedi, "Gerçekten teşekkür ederim."

"Her neyse, sen ne yapacaksın?"

Lily içini çekti bu sefer: "Basit, Voldemort' un beni ve Harry' i asla bulamayacağı bir yere taşınacağım."

"Ve, nereden biliyorsun seni bulamayacağını?"

"Bulamaz demedim, öyle bir yere taşınacağım. Voldemort' un mümkünse en son aklına geleceği yere."

"Orası neresi?"

"Fransa."

Petunia hiçbir şey demeden sehpada duran cüzdanından yaklaşık bin sterlin çıkardı ve kız kardeşine uzattı. "Al."

"Neden?"

Petunia göz devirdi. "Sizin gibilerin parası bizler için geçerli değildir. Bunu sen söylemiştin. Al şu parayı ve oğluna bak."

Lily bin sterlini aldı ve teşekkür etti.

"Her şey için teşekkür ederim Pet."

Petunia gülümsedi.

"Artık bizi Fransa' da ki evine davet edersin."

"Yapacağımdan şüphen olmasın."


(Y/N: Selam! Giriş nasıldı? Umarım beğenmişsindir. Kabalaşmadığın sürece lütfen beni eleştirmekten çekinme, düzenli olarak güncelleyemem. LGS' ye hazırlanyorum🥲. Eh o zaman Jily' le kalın!)

*EN BAŞINDAN* (GÖLGELERİ TÜKETMEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin