6

110 13 22
                                    

Merabalarr.

Nasılsınız bakalım?

Keyifli okumalar.

***********************************

Finney  günün son dersi için can atıyordu, biran önce dersi bitirip eve gidecek, üstünü değiştirip Robin'in yanına koşacaktı. Kalem defterini hazırlayıp sırasına yerleşti, sürekli saatini kontrol ederek dakika sayıyordu. Son ders biyoloji dersiydi. Yanına oturan Donna ile kıza döndü, yine ona bakıyordu gülümseyerek. "Hey Finney." Kibarca gülümsedi Finney, sonuçta ona iyi davranmıştı Donna.

"Hey Donna." "Nasılsın?" "İyi, sen?" Donna hafif tebessümünü bozmadan "Bende iyi" dedi. Finney önüne döndü, hala aklı Robin'de kalmıştı ve bir an önce yanına gitmek istiyordu. Öğretmen çoktan gelmiş ders başlamıştı, bu bile Finney'in sabrını taşırıyordu.

"Hey Finney, merak ediyorum da, bir ara... Bilirsin işte. Gidebilir miyiz?" Finney kafasını Donna'ya çevirdi, kaşları çatılmıştı. "Üzgünüm Donna, Robin'le vakit geçireceğime dair söz verdim." Donna'nın yüzü düşmesine rağmen anlayışla kafasını salladı, hevesi kırılmış gibiydi.

"Finney, Donna kendi aranızda konuşmayın!" Finney üzgün bir surat takınarak "Üzgünüz efendim." Dedi, Normalde olsa öğretmen ortalığı bir birine katardı, ama Finney'e bir şey diyemiyordu.

Finney çantasını hızla toparlayarak eve doğru koşmaya başladı, Gwen'i bile beklemeden. Eve varıp kapıyı açtığı zaman babasıyla karşılaşmıştı, Terence oğlunu baştan aşağıya süzdü "Evlat, bu ne hal böyle? Acelen mi var?" Finney nefes nefese kafasını salladı "Evet baba, Robin'in yanına gideceğim. Ama senin işte olman gerekmiyor muydu?" Terence kafasını iki yana salladı " Hayır, bu gün Gwen ile baba kız günü yapmaya karar verdik, işten izin aldım." Finney gülümseyip kafasını salladı.

"Benim gitmem gerek baba, hazırlanıp çıkacağım." Terence ellerini elindeki bez parçasına silmeyi bırakıp "Yemeğe kalmayacağından emin misin?" Dedi. Finney odasına koşup "Hayır baba!" diye bağırdı ve çantasını fırlatıp kıyafet seçerek banyoya koştu. Hızlı bir duştan sonra üstünü giyip saçlarını biraz nemli kalacak şekilde kurutup aşağıya indi. 

"Baba! Ben çıkıyorum!" Finney ayakkabılarını giyerken babasına seslendi, ama babası yerine Gwen mutfaktan "Tamam!" diye cevaplamıştı. Ellerini ceketinin cebine sıkıştırıp hastaneye doğru hızlı adımlarla gitmeye başladı Finney. Kıvırcık saçları hafif nemli olduğu için yüzüne yapışıyordu ama umursamıyordu. Yoldan geçen okuldan tanıdığı kızlar onun bu görüntüsüne iç çekerek bakıyorlardı, Finney bunların farkındaydı.

Bu gün her zamanki gibi giyinmek yerine biraz daha özenli giymişti. Siyah yırtık kot pantolon üstüne beyaz baskılı tişört giymişti, üşümemek için üstüne mavi bir ceket almıştı ve yeterince sıcak tutuyordu. Bu bakışları anlamıyordu,Finney yine aynı Finney'di. Nazik, kibar olmaya çalışan Finney. Sadece kendini korumayı öğrenmişti ve şimdi bütün kızların gözdesiydi.

Boş vermeyi seçip adımlarını hızlandırdı. Hastane görüş açısına girince yüzüne gülümseme yerleşti, Robin onu bekliyordu. Adımlarını duraksatmadan hastaneye, oradan da Robin'in odasına yöneltti. Kapıyı iki kere tıklattı, İçeriden Robin'in gel sesi duyulunca hemen içeriye girdi. Robin yatakta oturmuş elleriyle oynuyordu, Finney'i görünce gülümsedi. 

"Finn! Biran hiç  gelmeyeceksin sanmıştım!" Finney gülümsemesini büyüttü. "Dün neden gelmedin?" Finney kapıyı arkasından kapatarak koltuğa oturdu. "Ailenle vakit geçirmek istersin sanmıştım." Robin gülümseye devam ederken "Seninle de vakit geçirmek istiyorum Finn." Finney Robin'e bakarak kıkırdadı, Robin hiç değişmemişti.

"Robin..." "Efendim Finn?" Finney parmaklarıyla oynamaya başladı "Sen uyurken sana söz vermiştim..." Robin kaşlarını çattı "Ne sözü?" Sorgulayan tonda konuşup arkasına yaslandı Robin. "Seninle birlikte Teksas katliamı filmine gideceğim demiştim." Robin kaşlarını kaldırdı, Finney'i o filme ikna edebilmek için baya bir uğraşması gerekmişti, ama Finney kabul etmemişti, şimdiyse gidelim diyordu. 

"Kendimi iyi hissedince gideriz." Finney gözlerini kaçırdı, bir şey demek istiyor ama demeye çekiniyor gibiydi. "Ne oldu Finn?" Finney Robin'e baktı masumca "Ben korku filmlerinden korkuyorum Robin." Robin gülümsedi "Merak etme, orada olacağım. Korkarsan elimi tutarsın, yada, ne bileyim sarılırsın." Finney kıkırdadı, Robin kadar cesur olmayı dilerdi." Orasını o zaman düşünürüz." 

İkisinin sohbetini içeriye giren doktor bölmüştü, Finney ve Robin bir birlerine bakıp tekrar doktora döndüler. "Bir sorun mu var?" Finney endişeli bir sesle sormuştu, bu adam Robin'e bakan doktordu. " Ah, hayır. Sadece taburcu olabileceğinizi söylemeye gelmiştim. Ebeveyinlerinize haber verildi." Finney anında gülümseyerek "Teşekkür ederiz." dedi ve doktor gitti.

"Neden bu kadar sevindin?" Finney Robin'e döndü. "Taburcu oluyorsun Robin! Bunun anlamını bilmiyor musun?!" Robin düz bir şekilde " Hastaneden çıkabileceğim demek?" dedi. Finney göz devirdi " Robin bu iyileşmişsin demek!" Robin anında haaa diye bir ses çıkardı. Finney onun bu haline gülümsedi ama bir şey demedi.

"Hadi kalk, annen birazdan gelir." Robin kafasını hayır anlamında salladı "Kıyafetlerim yok. kalkamam." Finney yerine geri oturdu. "Annen kıyafetlerini getirene kadar hastane kıyafetleriyle duramaz mısın?" "Hayır, etek gibi duruyorlar." Finney kafasını salladı, Robin'in üstündeki hastane kıyafeti tabi  ki uzundu ve Robin bundan hoşlanmamıştı.

Yaklaşık on dakika sonra Bayan Allerano gelmişti, elinde Robin için kıyafetler ve bandana vardı, annesi oğlunu iyi tanıyordu. Robin battaniyeyi atarak ayaklandı, Finney arkasını döndü. Finney Robin giyinmeyi bitirince arkasını döndü, siyah bir sweatshirt giymişti robin, altına mavi bir kot ve yeşil bandana takmıştı. Finney gülümsedi, Robin yine çok... yakışıklı(?) görünüyordu.

"Hey Finn, bana yardım eder misin?" "Tabi ki"  Robin kolunu Finney'in omzuna sardı, Finney Robin'in belini tuttu. Bayan Allerano gülümseyip Finney'in uzun sarımsı kahve rengi saçlarını okşadı. "Bana yardımcı olduğun için teşekkür ederim canım." Finney utangaçça gülümsedi."Sorun değil efendim."

Bayan Allerano ikisine arabaya kadar yol gösterdi, Mike amca onları bekliyordu. Robin ve Finney arka koltuğa geçtiler. Bayan Allerano öne oturdu. Finney gözlerinin kapandığını hissediyordu, dün gece pek uyuyamamıştı, üstüne okulda baya yorulmuştu uykusu gelmesi normaldi. Robin bunu fark etmişti. Elini Finney'in kafasına atıp omzuna çekti, Finney ne olduğunu anlamadan fısıldayarak "Uyu Finn, bu gece bizde kalırsın." dedi. Finney kafasını sallayıp gözlerini yumdu, uykuya dalması pek uzun sürmemişti.

****************************************************

Bölüm sonuu

Ne düşünüyorsunuz bakalım?

Dün bölüm atamadım, bu yüzden bölümü uzun tutmaya çalıştım.

Adios.

A real man never leaves his ''Friend'' behind/RinneyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin