2. Bölüm: "Yaani, sana kötü bişey olsun istemezdim açıkçası."

14 1 0
                                    

2. Bölüm
-Altta, az önce beni muayene eden doktor, üstte benim ilk okuldan beri düşmanım olan ama şimdi biraz aramızın düzeldiği Barış...-

"Yaani, Sana kötü bişey olsun istemedim açıkçası."

Uyandığımda bir makinenin 'dıt' diye sesleri ve başımdaki Barış'ın sevinç çığlıklarını işitmiştim. İnanamayıp -biraz zorlayarak- yavaşça gözlerimi açmıştım. Doğru duymuştum. Barış yanı başımda duruyor, neredeyse birkaç dakikadır sevinç çığlıkları atıyordu. Artık kulaklarım bu kadar çığlığa dayanamayınca durdurmamın zamanının geldiğini düşündüm.

"Tamam artık, yeter!. Kulağım şişti. Bu kadar sevinmene ne gerek var ?"

Sonlara doğru sesimi azaltsamda, Barış duymuştu.

"Tahmin edersin ki, seni düşünmüyorum."

Gözümü saate çevirip, Barış'ım kaç saattir burda olduğuna baktığımda, kışkırtan bir sesle konuşmak için ağzımı araladım ;
"O yüzden mi neredeyse 1 saattir başımda uyanmamı bekliyorsun ve sevinç çığlıkları atıyorsun?"

"Hayır... yani."
Gözleri parlamış, sanki aklına bir plan gelmiş gibi, yarım kalmış cümlesine devam etti ;

"Sana bişey olsa arkadaşım hapis yatacak, belki de ömürü boyunca çıkmayacaktı. Korktuğum kısım sen değil, arkadaşım. Seni düşündüğümü düşünme."

"Düşünmedim zaten. Bu kadar bencil olma."

Son sözümde göz devirerek derin bir nefes aldım ve tavanı izlemeye başladım. Gözlerimin biraz ağrıdığını fark ettiğimde gözlerimi kapattım. Barış'ın sesiyle kulağımı ona verdim.
"Aslında biraz korktum."

Kısık sesle söylemişti fakat bu kulaklarla duymamam mümkün değildi.
"Benim için mi yoksa arkadaşın için mi?"
Barış'ın ne demek istediğini tam olarak anlamak için sorduğum soruya hemen ve kısık sesle cevap gelmişti.

"Yaani, Sana kötü bişey olsun istemezdim açıkçası."
Sonrasında kısık sesle birşeyler söylemişti ama duymamıştım.

"Senden beklenmedik sözler duyuyoruz Barış." Demiştim gülerek, şaşırmış bir ifadeyle. Sonunda gülüşüm sona erdiğinde Barış'ın şaka yapıp yapmadığını ona bakıp,
kaşlarımı çatarak anlamaya çalıştığımda, şaka yapmadığı çok belli, ciddi bir ifadeyle bakıyordu etrafa.
"Sen... ciddisin ?"
Anlamayan bir ifadeyle sorduğumda, gülerek ve biraz utanarak konuşan bir sesle, cevap verecekti, sorduğum soruya.
"Eve-"
Tam Barış konuşmaya başlayacak, belki de hayata bakış açımı, hayatımı değiştirecek bir tek kelime söyleyecekti ki o sırada içeri bir doktor girmişti.
"Ooo, hastamız uyanmış. Nasıl oldunuz bakalım?"
Doktor, beni rahatlatmak, sesimi açmak için soru yöneltip konuştuğunda, hemen verilmesi gereken cevabı vermiştim.
"İyiyim, teşekkür ederim."
Tam güler yüzle cevabımı verdiğim anda yanımdaki şahıstan gelen seslerle ona dönüp söylediği şeylere odaklanmaya çalışıyordum.
"Sen mi iyisin ? Doktor bey bu çok yalancı bir insan ya. İyisin de o yüzden mi sabahtan beri 'kafam ağrıyor, kafam ağrıyor' deyip deyip kafamı ağrıtıyorsun ?"
İlk başta söylediği şeylere şaşırıp, ağzımı bir karış açmıştım ki, cevap vermem ve altta kalmamam gerektiği gelmişti aklıma.
"Ben mi yalancıyım ? Doktor bey kendisi de çok dürüst bi insan ya, yalan söylüyor ya. Sabahtan beri çıtımı çıkarmıyorum, aaa. Bana çatacağın tuttu şimdi. Doktor bey cidden bişey demedim ya."

Doktor bizim bu "tatlı" kavgamızı izledi ve gülümseyerek elindeki kağıda bir şeyler yazmaya başladı.

"Tamam, tamam gençler. Sakin. Ben anladım anlayacağımı."
Doktorun imâ edercesine güldüğünü görünce empati kurmaya karar vermem, hayatımda verdiğim kararların en iyilerindendi. Ne olduğunu yeni anlamış, yüzümün kızardığını hissetmeye başlamıştım. O sırada Barış'a baktım. O da kafasını eğmiş gülüyor, o tatlı yüzünün kızardığı her halukardan belli oluyordu.

Aşkın Kalpteki İziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin