18

133 24 14
                                    

Herkes uyurken düşünmekten uyuyamıyorum.  Jisung yanımda yatıyor. Melek gibi oluyor uyurken. Yanaklarını sıkıp öpmek istiyorum. Düşüncelerime ara verip yüzünü incelemeye başladım. Tombiş yanakları, küçük göz kapakları, burnu. Sanki hepsi ben öpeyim diye yaratılmış.  Gözlerini ovuşturup  uyandı.

"Günaydın. Uyumadın mı?"

"Alışkanlık . Erken daha biraz daha uyu."

Mırıldandı biraz,  hemen göğsüme sokulup uyumaya devam etti.

○○○○○○○○○○○○○○○○○○○

"Ne yani devlet başkanının numarası mı var cidden sende?" Hyunjin ağzı açık bir şekilde bana bakarken sırıttım.

"Ne sandın yarram?"

"Nereden buldun numarayı?" Dedi felix merakla.

"Uzun araştırmalarım sonucu diyebilirim. Ya da bağlantılarım  diyebiliriz. Zaten devlet başkanını yakinen tanıyorum. Orosbu çocuğunun teki."

"Ee arayıp ne yapacaksın ki?"

"Formülü onlara verip bu salgını bitirmelerini isteyeceğim."

Gergince olduğum yerde doğruldum. İçimde bir his var. Umarım gerçek olmaz.

"Ee ne bekliyoruz arasak ya?"

"Jisungcum. Arayacağız zaten. Stresimin geçmesini bekliyorum. Neyse arayacağım. "

Telefonumu çıkartıp rehberdeki numarayı aradım. Telefonu masaya koyup hoparlörü açtım. Dit seslerini dinlerken telefon birden açıldı.

-Alo?

-Ben park seo joonun  asistanı. Nasıl yardımcı olabilirim?"

-Bay Parkla görüşmem gerek.

-Üzgünüm  şuan kimseyle görüşmüyor.

-Lee Minho aradı deyin. Konuşacağına eminim.

-Bir dakika bekleteceğim.

Stresten tırnaklarımı yerken telefondaki dit seslerini dinledim. Kalbim sanki yerinden çıkacak.

-Minho?

-Seojoon. Seninle bir şey konuşmam gerek. Daha doğrusu istemem.

- Ne isteyeceğine bağlı.

- Aslında bunu böyle telefonda konuşmak ne kadar doğru bilmiyorum. Salınan gazın formülünü ele geçirdik.

-Ne?

-Evet  pata küte bir giriş oldu ama . Fazla uzatmak istemiyorum. Formülü sana vermeyi düşünüyorum. Bu ülkeyi kurtarmak için.

-Üzgünüm.

-Ne için?

-Elimden bir şey gelmez?

- Nasıl gelmez orosbu çocuğu sen devlet başkanı değil misin?

-Öncelikle düzgün konuş. Şuan sarayın sığınağındayız. Ben ve diğer tüm meclis üyeleri. Buradan çıkmak gibi bir fikrimiz de yok açıkçası. Herkes başının çaresine baksın.

-Sen cidd-

"TELEFONU YUZUME KAPATTI OROSBU COCUGU SIKICEM ONUN BASKANLIGINI DA KOLTUGUNU DA!"

Sinirle masadan kalkıp odanın içinde volta atmaya başladım. Diğerleri sessizce beni izlerken Changbin yanıma gelip beni durdurdu.

"Minho ne yapacağız şimdi? Senin illa ki bir planın vardır. "

"Var tabi olmaz mı?"

Changbin gözlerimin içine bakarken sakince masaya oturdum.

"Elbet bir planım var. Her zamanki gibi. Öncelikle halkı kurtarmak. Diğer planım da o orosbu çocuğunun kafasına sıkmak. "

"Ne diyorsun sen?" Jisung  hemen ayağa kalkıp bana doğru bağırdı.

"Ne anladıysan  onu dedim."

"Nasıl olacak peki bu?" Dedi Changbin.

"Önce Jeonginin sakladığı askeri helikopteri alacağız. O piçin bir helikopteri olduğunu biliyorum. Yerini de tahmin edebiliyorum. Sonra o helikopterle gazı tüm şehire yayacağız."

"Vay amına koyayım." Dedi hyunjin.

○○○○○○○○○○○○○○○○○○

Zamanımız azalmadan herkesi hazırladım. Çantalarını ve maskelerini yanlarına aldıklarından emin oldum. Arabaya atlayarak Jeonginin sığınağına  gittik. Chan  Felixin yardımıyla formülü kullanarak koca bir depo panzehir hazırladı. Epey uzun bir uğraş verdiler ama yaptıklarına değdi. Formülü sorunsuz bir şekilde yaptılar.   Biz de o sırada Jeonginin  sakladığı helikopteri bulduk. Çok zor olmadı. Arka bahçeye koymuş çünkü. Çok zeki olduğu için. Helikopteri  kullanmasını askerdeyken öğrenmiştim. Aslında neredeyse her türlü araç kullanmasını biliyorum.
Panzehiri  helikoptere zorla olsa da yüklemeyi başarabildik. Tüm şehre yeter mi emin değilim ama elimizden geleni yapmaya hazırız.

Changbin benimle beraber helikoptere bindi. Yardımcı birine ihtiyacım var sonuçta. Basit bir kaç şeyi changbine öğrettim. Zaten dersleri changbin de almıştı askerdeyken.

"Hazır mısın asker?"

"Hazırım komutanım."

Eliyle asker selamı vererek bana gülümsedi.

SALGIN // MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin