Duyduğu bu laflarla kriz geçirme eşiğine gelmişti ama kendini tutması lazımdı yoksa olaylar daha berbat olacaktı bunu tam olarak bilemese de hissediyordu derinden. Sonra burnunu çekerek uçurumun kenarında duran ve denizi izleyen adama baktı ve bağırdı zaten ağlamaktan acıyan ses telleriyle;
"bana bak! Yine benden giden sensin, yine seni bulmaya gelen kişi benim, canımı acitiyor seni sevmek ama kopamıyorum senden gidersem senden canım acıyacak biliyorum."
Sesinde çaresizlik vardı.
Uçurumun kenarında duran adam hafif tebessüm etti arabanın tam önünde duran ağlamaktan gözleri ve dudakları şişmiş olan oğlana. Ve sonra ona dönerek konuştu;
"Seni ilk nerede gördüm biliyor musun dür'um? İlk gördüğümde neler hissettim ah bir bilsen. Kirpiklerin meleklerin dinlendiği mekanlardan biriydi sanki, dudakların rengini güllerden almış gibiydi gül görse kıskanırdi o derece. Gözlerin ah o konuda ne konuşabilirim ne de susabilirim. Saçların kahvenin en açık renklerinden biriydi, rüzgarin esintisiyle saçların dağılıyordu o zaman ama karışık gorunmelerine rağmen yumuşacik duruyorlardı dokunmak istedim saçlarına ama ellerimin kirini, hayatın kirini eğer oksarsam saçlarını saçlarına geçer diye düşündüğümden bir kenara koydum bu düşünceyi. Soğuktan üşümüş burnun ve yanakların hiç bir makyaj markasının yapamayacağı kadar pembe ve tatlı duruyordu. O an benim için zaman durmuş gibiydi, benim aleyhime çalışan zaman bile bana seni izlemem icin bir süre vermiş gibiydi sanki. Ah gözlerine değinmedim.. kendi gözlerimden kahverengi diye nefret ederdim sürekli ama senin gözlerin hakkında kelimelerim kifayetsiz kalıyor. Topraklarına çiçek ekmek istedim o an çiçeklere bakamayan ben senin topraklarınin her yerine çiçek ekmek istedim sevgilim, ama sorun şuydu ben cennetten atılmış bir şeytandim sen ise hayatın bile kirletemedigi kadar temizdin sana dokunan kirli eller vardı evet ama asla o kirli eller seni kirletemedi kirletemez zaten, melek gibiydin diyemiyorum çünkü meleklerden bile güzeldin ve hala güzelsin benim için."
Kafasını kaldırıp topraklarına çiçek ekmeye çalıştığı gözlere baktı, uğruna ölebilecegi ve öldürebilecegi gözlere ama şuan o gözler yaşlıydı.