0.1

157 4 3
                                    

MEDYADAKILER JAMES VE LILY💗
.
.
.
Elimizde valizler ben ve ikizim tren istasyonuna doğru yürüyorduk. İçeri geçip boş bir kompartman bulmak zor olmamıştı, erken gelmiştik. Bir az geçtikten sonra kompartmanın kapısı birden açıldı ve görüş alanımıza mor saçlı, hufflepuff cübbeli bir cadı girdi.
"TONKS" diye karşımızda dikilen kızın üzerine atladım, Lily ile de sarıldıktan sonra karşımıza oturdu. Az sonra Molly de bize eşlik etmeye başladı.

Hogwartsa varana kadar sohpet etmiştik, bir birimize anlatacak o kadar şey vardı ki, bitmek bilmeyen sohpetimizi tren durduğunda sonlandırmıştık.

Trenden inerek kuleye doğru ilerlerken, "Ahh, Lily,çiçeğimm, nasılsınn?" diye bir ses duyuldu arkadan. James ve arkadaşları bize doğru geliyordu. Tonks ve ben buna kıkırdadık, Lily beni kolumdan cimcikleyince kendime geldim. Çapulcular yanımıza vardığında yürümeye devam ettik, "İyiyim, Potter. Sen nasılsın?" diye sordu Lily. James arkasına, sağına, soluna bakarak şaşkınca sordu, "Bana mı sordun, çiçeğim?"
Lily kafasını sallayarak, bıkmışcasına gözlerini yumdu ve "Sana sordum, Potter ve ayrıca bir daha bana 'çiçeğim' falan deme. Şu kelimeden hoşlanmadığımı daha kaç kere demem gerekecek?" dedi.
"Tamamm, yeter ki sen iste, çiçe-"dediğinde Sirius koluna bir tane geçirdi. Ben ve Tonks buna hala gülüyorduk. Kuleye doğru yürüdük ve büyük salonda her kes kendi yerini aldı. Ben, Lily, Tonks ve Molly, Çapulcular ve Arthur aynı yere toplandık.

Pr.Dumbledore her yıl olduğu gibi sıkıcı konuşmasını yaptıktan sonra "Yumulun" dediğinde her kes sofrada beliren bir birinden leziz yemeklere gömülmüştü. Yemek bittiğinde Gryffindor kulesine doğru yol aldık, Şişman kadının portresinin önünde durduğumuzda "kaymak birası" diyerek içeri geçmiştik. Kızlarla odamıza çıktık, ben, Lily, Molly aynı odada kalıyorduk. Tonks da bizimleydi bu gece. İlk gün olduğu için bir sorun olmayacaktı bu. Eşyalarımızı yerleştirip pijamalarımızı giyindik. Uyuduk mu? Tabii ki hayır, hemen uyuyamazdık, daha trende yarım kalan sohpetimiz vardı, diğerleri ile Lily'nin yataqğında toplandık. Kaç saat sohpet etmiştik bilmiyorum ama hava galiba yavaştan açılıyordu gibi. Güzel, ilk günden, ilk derste ölü gibi dolaşacağımıza emindim.

****
T

onks ve Lily'nin beni dürtmesiyle, düzelteyim öküz gibi üzerime atlamasıyla uyanmak zorunda kaldım, yoksa bir az daha böyle kalsalardı eminim bir yerlerimi kıracaktım. Hepimiz hazırlandıktan sonra Büyük salona indik, çapulcular çoktan bir şeyler tıkıyordular bile. Onların yanına oturup karnımızı doyurduktan sonra ilk ders için zindanlara yol aldık, sınıfa geçerek boş bir yerde Lily ile oturmuştuk. Arkamızda da güzel çiftimiz Arthur ve Molly,onların arka sırasında ise James ve Sirius oturuyordu.

Dersin sonlarına doğru artık uykum gelmeye başlamışdı, tabii gelirdi, dün gece adam akıllı uyusaydım böyle olmazdı, buna yanı sıra biçim değiştirme dersinden nefret etmemin de katkısı ola bilir, ama 'azacık'.
Kafama bir şeyin çarptığını hiss ederek arkama baktım. James bana kaş göz haraketleriyle aşağı bakmamı gösteriyordu, aşağı baktığımda ayağımın yanında bir kağıt olduğunu gördüm ve elime aldım, yeniden James'e bakarak"bu ne?" diye sordum, o an unutmuştum derste olduğumuzu, ahh Merlin aşkına neden bu kadar yüksek sesle konuşmuştum ki? Eliyle Lily'i işaret edince anladım derdinin ne olduğunu. Sirius ise sadece bıyık altından gülüyordu. Hemen önüme döndüm, dönmez olaydım, Profesör Mcgonagall kaşlarını çatmış tam karşımda bana bir açıklama bekler gibi bakıyordu.
"Derste konuşmamanız gerektiğini 5.sınıfa geldiğinize rağmen hala anlayamadınız mı Mrs. Evans?" dedi Mcgonagall tam ciddiyetini koruyarak.
"Ben, özür dilerim Profesör." dedim sadece, "Bir daha aynı şey yaşanırsa, ceza vermek zorunda kalacağım, Mrs. Evans."
Kafamı sallayarak önümde duran kitabıma döndüm, James haylazı yüzünden neredeyse ceza alacaktım.

Ders bittiğinde elimdekini Lily'e uzatarak kafamla James'i işaret ettim. Kağıtı alarak kitaplarını topladı ve sonra bahçeye çıktık. Bahçede duran yeşil elma ağaçlarının altına oturduk ve Lily elindeki kağıtı açtı, içinde "Akşam yemeğinden sonra yasak saat başlamadan astronomi kulesinde?" yazıyordu, bir de içine zambak çiçeği koymuştu. Yanında bir kahkaha patlattım. "Çiçeğim demiyor, ama çiçek yolluyor." dedim ve yine güldüm, Lily yüzüme sert bir şekilde bakınca kendime geldim. "Ehhh, bekletmezsin artık eniştemi, gideceksin değil mi?" diye sordum. "Bilmiyorum, düşüneceğim ve ayrıca nereden enişten oluyormuş bakalım?" sordu Lily. Hiç bir şey söylemedim, sadece kıkırdadım. Sonra oturduğumuz yerden kalktık.

Gryffindor kulesine vardığımızda Ortak salonda Çapulcuların ve bir kaç öğrencilerin olduğunu gördük. Bazısı sohpet ediyor, bazısı ders çalışıyordu. "Ben gidip kitaplarımızı alayım, beni bekle burada" deyip Lily yukarıya çıktı. Ben de bizimkilerin yanına ileriledim. Remus kanapede oturmuş kitap okumakla meşguldu, Molly ise yan koltukta kafasını Arthurun göğsüne dayamış oturuyordu. Sirius ve Peter ders çalışıyordu. James ise onlara şakalar yaparak ders çalışmalarına izin vermiyordu, beni görünce yanıma geldi, 'salak' gibi sırıtıyordu. "Lily gelecek mi?" diye sordu. "Bilmiyorum, dedi."
"Hayır demedi ya, o da olur." diyerek yine sırıttı. "Ama az önce ceza almama sebep oluyordun ya, bunu daha sonra konuşacağız Potter." ciddiyetle konuştum.
"Ama almadın" dedi James. "Ama ala bilirdim" dedim ben de karşılık olarak. Lily yanıma vardığında hepsini uyardım, "derse geç kalmak istemiyorsanız hadi kalkın artık." dedim.

****

Yorucu geçen derslerin ardından akaşam olmuştu, büyük salona inip yerlerimiz aldık. Sirius ve James yoktu.
"Lupin, James'ler nerede?" diye Lily sordu.
"Ş-şey onların bir işi vardı da, gelirler bir azdan." dedi Lupin.
Koluna bir tane geçirip, "Hani umursamıyordun." deyip güldüm. "Umursamıyorum zaten".
"Tabi, tabi ben sordum zaten Lupinden James nerede diye."
Kızarmıştı, yemeğine döndü. Bir az sonra gelmişlerdi, James karşımda oturan Lily'nin yanına hiç tereddüt etmeden oturdu, Sirius ise boş bir yerin olmadığını anlayarak yanıma oturmuştu.
Her kes yemek yemekle meşgulken James elini kafasına yaslamış Lily'i izliyordu. Ben James'in bu hallerini ne zaman görsem gülerim, yine gülüyordum. Sirius da bunu gördüğünde kıkırdamıştı.

Yemekler bittiğinde ilk kalkan Lily olmuştu. "Ben odama çıkıyorum, uyuyacağım, Jasmine" dedi Lily, James'in yüzü düşmüştü. Hiç bir şey söylemeden gitti. "Ama o kadar hazırlık yapmıştım" dedi James elini yüzüne yaslayarak oturduğunda. "Evans, bize yardım ede bilir misin?" soran Sirius'a baktığımda düşünür gibi yaptım. "Nasıl yapacağım?" dedim.
"Bir şekilde astronomi kulesine gelmesini sağlaya bilir misin? James sabahtan orayı düzenlemek için çabalıyor. Ceza almayı bile göze aldı. Sen ikizisin, yapa bilirsin bence" dedi Sirius. "İkizim kızdığında bana bile acımıyor, ama şu çocuğun daha fazla üzülmesine gönlüm el vermiyor, ikna etmeye çalışırım." dedim gülümseyerek. Hemen James yanıma koşarak bana sarıldı, daha doğrusu sarılmadı, boğuyordu az kalsın. Onun kollarından kurtulup kuleye doğru yürüdüm.

Odamıza geldiğimde Lily yatağında bağdaş kurmuş kitap okuyordu.
Yanına yaklaştım ve oturdum, elimle kitapın kapağını yavaşça örttüm. Yüzüme her zaman birilerini ikna etmeye çalışırken yaptığım ifadeyi taktım. "Hayır" dedi Lily dümdüz şekilde. "Neye hayır, ama daha bir şey söylemedim ki." dedim isyan eder bir ses tonuyla. "Bir şey söylemene gerek yok, ben o suratı biliyorum. Gitmeyeceğim." dedi Lily. Yanaklarımı şişirip 'off' yaptım.
"Bir şans versen? En azından neden çağırdığını ve ne söyleyeciğini dinlesen? Olmaz mı?" sordum.
"Olmaz." diye cevapladı inatçı keçi yine.
Kaç kez yalvardım bilmiyorum, ama galiba ikna etmiştim.
"Tamam, tamammmm, gidiyorum, oldu mu?" sordu Lily, "Çok iyi olduuu" deyip sırıttım.
.
.
.
.

(1051 words)

İlk bölümmmmmm geldiiiiiiii
Ahhhhh hatalarım varsa kusura bakmayınnn lütfen.
Okuduktan sonra yorum yaparsınız, fikirleriniz çok önemli.
🤍

𝐇𝐈𝐄𝐑𝐎𝐒 𝐆𝐀𝐌𝐎𝐒//𝑆𝑖𝑟𝑖𝑢𝑠 𝐵𝑙𝑎𝑐𝑘Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin