Operasyonun üstünden daha bir kaç gün bile geçmemesine rağmen askeri eğitimler seyrekleştirmemiş aksine sıklaştırılmıştı, sürekli tatbikatlar yapıyorduk.
Bugün ise olası bir operasyon için tatbikat yapıyorduk. Tatbikatlar bir askerin kendini geliştirebilmesi için en önemli olan şeylerden biriydi.
Çevremdeki silah arkadaşlarıma göz gezdirdim ve gözlerimi önümde duran Yıldırım yüzbaşına çevirdim.
Önümdeki Yıldırım yüzbaşı eliyle dağıtımı yaptı, eski inşaatın en üst katında bulunan varillerin arkasına geçtim.
Kulağımdaki cızırtı sesiyle, "Fransız götün açıkta." diyen Salih'in sesini duyduğumda bir yandan kızarırken pozisyonumu düzelttim.
"Düzelttim şimdi." dedim, "Oğlum bu üzerimizdekiler kaç kilo la?" diye sordu Nedim, onun sesi tiz olduğu için kulağımı tırmalamıştı.
Silahımı kendime çektim, "En az elli.." dedi Levent, "Askersiniz alışacaksınız." diyen Salih'in sesiyle yüzümde bir sırıtış oldu.
Hâlâ olduğum yerde bekliyordum herkes birbirinden uzakta belli yerlere pusmuştu, Yıldırım komutandan gelecek komutları bekliyorlardı. Yıldırım komutan ise içeriyi gözetliyordu.
Kulağımızdaki birbirine bağlantılı kulaklıklarımızdan birbirimizle konuşuyorduk. Kendimize ait ve komutanlarla konuştuğumuz iki farklı kanal vardı.
"Cihan camdan baksana." dedi Levent, çaprazımdaki ve uzağımdaki Levente kısa bir bakış atıp yanımdaki camdan dışarı baktım.
Upuzun bir telefon direği ve ağaçlar vardı. "Ee noldu?" dedim anlamayarak, "O direk var ya o direk." dedi gülerek Levent.
"Yapma la.." dedi Salih sinirle, "Sana gi..-" diyeceği sırada "Yanlış kanaldasınız gerizekalılar!" diyerek bağıran Yıldırım yüzbaşının sesiyle irkildim. Kulak zarımı hissetmiyordum..
Çevremdikilere baktığımda en az benim kadar irkildiklerini gördüm, hele şu an Levent'in korkudan ödü patlamış bile olabilirdi.
Ardından Yıldırım komutanın verdiği komut ile onun ardına yürüyerek takip etmeye başladık, bir yandan çevremize bakıyor bir yandan ise silahlarımı sıkı sıkıya tutuyorduk.
Amacımız önümüze çıkan maketleri karıştırmamaktı siyah maketler düşman sarı maketler sivillerdi. Eğer sivilleri vurursak işimiz biterdi.
İnşaatın yıkık dökük kısımlarında dolaşırken yavaş yavaş herkesin maketleri vurmaya başladığını gördüm. Asıl maketlerin olduğu kısma yavaş yavaş geliyorduk.
Ben de bana denk gelenleri indiriyordum, sarı maketleri öyle yerleştirmişlerdi ki ister istemez karıştıracağımı düşünüyordum ama askerdim hata yapma gibi bir lüksüm yoktu.
İnşaatın çatı katına çıktığımızda kapalı bir kapı vardı. Yıldırım dikkatle kapıya baktı.
Silahını indirdi, "Nedim." dedi sertçe, Nedim aramızdan geçip yanına geldi. "Emredin komutanım." dedi, "Bak bakalım. Patlayıcı var mı?" dedi.
Nedim aramızdaki bomba imhacı olandı.
Silahını boynuna asarken "Hemen komutanım." dedi ve, pantolonundaki cebinden eline bir pense aldı ve kapıyı dikkatle incelemeye başladı.
Arkamızı gözetlerken bir yandan Nedim'e bakıyordum. Nedim'in şu an çok gergin olduğunun farkındaydım çünkü yapacağı en ufak hatada ciddi cezalar alabilirdi.
Kafamı çevirip kaşları çatılmış, sertçe etrafına bakan Yıldırım komutana baktım gözgöze geldik hafifçe gülümseyerek ona baktığımda anlık şaşırdı ama tekrar kaşları çatıldı ve eski yüz ifadesine büründü, bakışlarını ilk çeken o oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEĞMEN - GAY
RomanceKara Harp Okulu'ndan yeni mezun Fransız teğmen ve Türk yüzbaşının hikayesi. Yıldırım × Christopher