8. Hyung Deme Lazım Olur

568 87 62
                                    

"Anksiyetem var benim. Biliyor muydun?" Onu sahaya çekmeye çalışırken yerinden santim oynamıyordu bile.

"Jake, şakası yapılacak şey mi anksiyete! Saçmalama ayrıca yok senin öyle bir şeyin, gayet de rahatsın insan içinde."

"Bunların hepsi Sunghoon yüzünden oluyor. O sarmıştı taa lisenin ilk günü seni başıma. Tanışmasaydık keşke ya!"

"Sus seni ben aldırdım yedeklerden!"

"Süründürmüştün lan beni iki hafta top peşinde! Değdi mi?"

"Değmedi mi amına koyayım? Değmedi mi? Ne güzel herkesi topluyorum!"

"Her şey olsun bitsin de seni Jungwon'la yapalım. Benim amaç o." Koluna çimdik atacakken durdum.

"Ney?"

"Ne ney?"

"Jungwon mu?"

"Hee. Olmaz mı?"

"Niye olsun ya? Yani- ne bileyim. Olum bir anda denir mi? Belki istemeyecek-"

"Sen istiyorsun yani?" Sırıttığı için suratının tam ortasına yumruğu geçirmek istiyordum.

"Niye isteyeyim? Jake yürü doktora falan gidelim. Yapmak istemediğinden aklımı mı bulandırmaya çalışıyorsun?" Dayanamayıp gülmeye başladığında sadece bakakaldım.

"Bir deneyeyim seni dedim. Bakıyorum da boş değilsin."

"Yok öyle bir şey. Saçmalama."

"Bak Jungwon da orada." Eliyle işaret edecekken vurup durdurdum.

"Malak gösterilir mi öyle? Anlamasın."

"Sen harbi hoşlanıyorsun ha! Lider olsun diye bir tarafını yırtmandan belliydi nasıl anlamam?" Benimle değil daha çok kendiyle konuşuyordu.

"İç sesinle münakaşanı böldüğüm için özür dilerim ama iyi bir lider olacağı için seçtirdim o kadar. Arkadaş bile değiliz." Kolunu omzuma attı ve diğerlerinin yanına yürümeye başladık.

"Arkadaş ne lan? Arkadaş olamazsın sen onunla. Boşver arkadaşlığı direkt instagramını falan iste. Bak napıyoruz biliyor musun? Ben konuşayım şip şak halledelim. Sonra sen Jungwon'u kenara çek. Konuşun, instagramını al akşama da yazarsın. Nasıl fikir?"

"Kenara çekeyim? Ben?"

"Evet. Nerede o geçen seneki çapkın Jay? Geri gelsin artık."

"Çapkın falan değildim. Asıl çapkın Sunghoon."

"Ya sen dinle beni! Tamam mıyız?"

"Bakarız."

"Evet olarak algıladım." Beni bırakıp dün zorla kabul ettirdiğim konuşmayı yapmak için takımın karşısına geçti. Yüzünde güller açıyordu. Hoseok hyung yanımda durmuştu. "Ne zaman geldin hyung? Görmemişim."

"Jungwon'un aklını karıştırma, çocuk daha yeni kaptan oldu. Çıkma teklifini falan turnuvadan sonraya bırak."

"Hyung sen neden her an her şeyi duyuyorsun ya?"

"Bağırarak konuşuyorsunuz, dua et Jungwon duymamış olsun!" Hoseok hyung'un sesini yükseltmesiyle arkadaşının adını duyduğundan Sunoo direkt buraya bakmıştı.

"Ne yüksek desibelli sesim var be adam." Önümden yürürken söylendim. Namjoon hyung da buradaydı.

Soobin henüz açamadığı gözlerini ovuşturduğunu gördüm. Namjoon hyung'a soruyor ama Beomgyu'ya bakıyordu. "Niye sabah ezanında buradayız hyung? Açıklarsan sevinirim yani," Genişçe esnedi ve devam etti. "kalktığım gibi gelmişim zaten." Gerçekten de kalktığı gibi gelmiş olmalıydı. Altında lacivert kareli bir pijama üstünde Beomgyu'nun zorla giydirdiğine emin olduğum forması vardı. Anladık Soobin evin çok yakın.

"Bir şey konuşacağız sonrası zaten antrenman programı. Alışın bu saatte uyanmaya yavaştan, mazallah antrenman eksik sayıyla yapılmaz."

"Aman aman, ne antrenman yaparız bizde zaten." Soobin uyanamadığını her halükarda belli ediyordu. Bu çocuk böyle değildi lan.

"OHAL ilan ediyorum arkadaşlar! Seferberlik başlasın." Jake'in bir an için ciddi konuşacağını sanmıştım ta ki, işi yine şakaya vurana kadar. "Aman neyse. Şükür ki Hyungwon'umuz takıma geri döndü. Birileri piçlik- afedersiniz hocalarım." Namjoon ve Hoseom hyung'un aynı anda "Söv çocuğum hakkın var." dediğini duyduğumda gülüşümü tutamadım. Yeonjun neyle karşılaşacağını bildiğinden geç kaldım bahanesiyle bir saat kadar sonra gelecekti. "Birileri haltlar karıştırmasaydı bu şekilde olmazdık ama neyse. Uzun lafın kısası Hungwon yeniden takım kaptanı ve Yeonjun dıkşın oldu."

"Ne oldu ne oldu?" Hongjoong gülerek sordu.

"Dıkşın oldu. Nakavt, naşingen şıtıraze oldu başka açıklayacak var mı?" Ses gelmedi. "O zaman oylama yapmıyorum? Hoseok hyung'umuzun lafının üzerine laf yok."

"Çok dinlersin ya sözümü." 

"Ayıp değil mi hocam? Ne dediniz de yapmadım?"

"Jake sana geçen hafta odamdan turnuva evraklarını getir demiştim."

"Ben onu unuttum ya."

"Kendini de unutsaydın diyecek kadar klişe değilim. Neyse," Takıma döndü. "haydi antrenmana kalkın! Soobin uyuma evladım. Beomgyu git su çarp şunun yüzüne. Horluyor lan bu!"

Kalanlar Namjoon hyungla sahada dizileceğimiz yerleri ayarlamaya çalışırken Hoon ve Jake'in bana doğru geldiğini gördüm. Hazırlamaya çalıştığım ekipmanları yere bıraktım. Hemen arkalarından Niki de gelmişti.

"Çok uzunsun Niki." dedi Hoon kollarını birbirine kenetlerken. "Tehdit olarak algılıyorum."

"Niki'yi 1.80'ler kesmiyor. Kilometreye geçecek artık."

"Konumuz benim boyum değil Jay, konu Jaywon." Onda hiç görmediğim bir ciddiyetle konuşuyordu. Jake kaşla göz arasında ona da bahsetmişti. Sunghoon'u demiyordum bile!

"Sunoo'yu ben oyalayacağım. Sende gidip konuş Jay tamam mı?" Sorgulayan gözlerle Niki'ye baktım. 

"Jake oyalardı sen niye oyalayacakmışsın?"

"Kendimizide düşünüyoruz yani. Baksanıza çok tatlı!" Jake sırtına vurup ona şans diledikten sonra "Taehyun'la Wooyoung'da bizde. Yalnız kaldığında uç Jay!" Bir şey söylememe gerek kalmadan tüm planı hazırlamış olmalarına şaşırırken üçü birden yanımdan ayrıldı. Niki top kaçtı bahanesiyle Sunoo'yla konuşmaya başlamıştı bile. Sürekli Sunoo'yla takıldığında Jungwon köşede onu bekliyordu. Taehyun ve Wooyoung'un yanına gidecekken Jake ve Sunghoon onları abluka altına almıştı. Saf saf etrafı izlemesine gülüp yanına gittim.

"Napıyorsun kaptan?" Kafasını kaldırdı. Güneş vurduğundan kısık kısık bakıyordu. Önünde durup güneşin gözüne vurmasını engelledim.

"Antrenör bekliyorum Jay hyung ama gelecek gibi durmuyor." Kendi kendine isyanını gülerek seyrettim.

"Hala hyung diyorsun Jungwon."

"Alışmak zor olacak demiştim. Neden geldin Jay," Hyung diyecekken dudaklarını birbirine bastırdı.

"İnstagram hesabını verir misin?" Telefonumu açıp ona uzattım. Şaşkınlıkla bakmaya devam ettiğinde "Antrenörün gelmeden vermelisin." dedim. Telefonu aldı ve kendi hesabını açtı. Telefonu bana uzattığında aldım. Hesabı gizliydi. İstek attığımda onun da telefonunu çıkarmış olduğunu gördüm. İsteği anında kabul etti ve takibe aldı.

"Sırada numaran var."

"Hyung-" Alışkanlığı gözüme her dediğinde daha tatlı gelmeye başlamıştı. Geçen de dediğim gibi kedi suratlı bir saygı abidesi. "Yani Jay, neden GBT'mi çıkaracakmışsın gibi hissediyorum?"

"Neden olmasın?" Gülüp elimden aldı ve numarasını tuşladı. "Seni bizim takımın grubuna alsam olur mu? Diğerlerini sen eklersin." Bizim takımın grubunda neden olması gerektiğini anlamaya çalışsa da "Olur." dedi.

"O zaman görüşürüz."



99 Numara [Jaywon]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin