naziklik? minho?

27.2K 2.8K 7.3K
                                    

Uyandığımda okula geç kalmıştım, anneme neden uyandırmadı diye içimden kızarken hızlıca üzerimi değişip evden çıktım. Çantamı hazırlamaya vaktim olmamıştı bile.
Hızlı adımlarla bazen adımlarıma koşmayı da ekleyerek otobüs durağına vardım. Kaçırmamayı dilerken yanıma yanaşan otobüs ile gülümsedim.
Binip her zamanki yerime oturdum. Genelde hep boş olurdu ve ben otururdum. Her gün git-gel aynı kişiler, birbirimizi tanıyorduk artık ve resmen herkesin belirli bir yeri vardı.

Camdan dışarıyı izleyerek vakit geçirdim, her zamanki gibi.
Okula vardığımızda benimle beraber 5 öğrenci daha indi. Onlar ilk sınıflardandı, yenilerdi. Okulun bahçesine girdiğimde Minho Hocayı gördüm. İlk önce öğrenci sansamda dikkatli bakınca hoca olduğunu anladım. Aynı öğrenci gibi beyaz gömlek, siyah pantolon giymişti. Tek farkı kravatının olmasıydı. Hızlı adımlarla yanına gittim.

"Günaydın hocam"

Olabilidiğince sevecen bir şekilde konuştuğumda bana doğru döndü, beni görünce küçük bir gülümseme yayıldı yüzüne.

"Günaydın Jisung"

Onu baştan aşağı güzelce inceledikten sonra kravatını aldım avcumun içine, o ise ne yaptığımı dikkatlice izliyordu. Hafif kendime doğru çektim.

"İlk gördüğümde öğrenci sandım, bu kadar yakışması garip"

Elleri cebinde gülüyordu.

"Okulun bahçesinde olduğumuzun farkındasındır umarım. Bir öğrenci öğretmenine karşı böyle konuşabilir mi?"

Daha geniş gülümseyip kravatını sıktım.

"Etkileniyorsunuz değil mi?"

Bir eli, elimi kavradı ve kravatından kurtardı.

"Sınırını aşma, ikinci teneffüs odama getir testi"

Duyduklarım ile gözlerim olabildiğince açıldı. Testleri masanın üzerinde unutmuştum! Allah belamı versin benim! Bunu söylesem bahane uyduruyorum sanacak. Ne yapacağım?
Yapmadım desem, ceza alacağım.
Şu cezayı merak etmiyorum değil.
Hayır Jisung, söyleme.. Söyleme..

"Yapmadım"

Bir süre sessiz kaldıktan sonra ciddi olduğumu anladığı için kaşları çatıldı.

"Daha ikinci günden?"

Başımla onayladım. Eli alnını buldu ve ovalamaya başladı.

"Şaka mısın sen Jisung?"

Gülmeye başladığımda dik dik yüzüme baktı. Büyük ihtimalle deli sanıyordu beni ama gerçekten komik gözüküyordu.

"Yaptım. Gerçekten, ama evde kaldı"

Dudaklarını birbirine bastırdı, ardından eli çenemi kavrayıp kendi yüzü ile hizaladı.

"Çocuk gibi davranmayı kes ve sorumluluk al artık. Sana ne verdiysem yapmak zorundasın bunu o küçük kafana sokmaya çalış. Anlıyor musun beni? Seninle uğraşacak vaktim yok benim."

Sinirlendiği her halinden belli oluyordu, boynundaki damarlar fazla belirginleşmişti.

"Zamanın yoksa bırak gideyim, sen ve sikik testlerin sıkıyorsun beni"

Tuttuğu çenemi sertçe bıraktı. Sinirlenmeye başlıyorum ama, ne sanıyor bu kendini?

"Dersine git"

Göz devirip adımladığımda konuştum
"Emir verme bana"

Sınıfa vardığımda Hyunjin koşarak yanıma geldi.

gıcıkpic - minsungWhere stories live. Discover now