"Tünelin içinde eski medeniyetlerin kullandığı bir duvar şeklinde kapı mı? Belki de arkasında bir hazine odası vardır dostum."Timothy kıkır kıkır gülüyordu.
Marcus, iki saattir Timothy'den gördüğü gizemli yapı hakkında yardım bekliyordu. Belki beraber gidip bakabilirlerdi. Ancak Timothy Marcus'un kafasının karışık olduğunu düşünüyordu. İddia ettikleri ona göre saçmaydı. Marcus her zamanki gibi paranoyak davranıyordu."Tim, peki bu insanlar şehre nasıl girebiliyorlar? Sence de vadilerin teknolojik yetersizliği onlara fayda sağlıyor olamaz mı? Kuş olup,uçmuyor ya bu insanlar?"diyerek sitem etti Marcus. Dünkü Luna ile vadi gezisinde gördüğü tünel onun yine polis hislerini harekete geçirmişti. Ancak Timothy tam tersine mantıklı düşünürdü. Hiç hayal gücü yoktu. Oysa Marcus iki taraflı düşünüyordu.
Vadiler otuz senedir haftada birkaç devriye gezen polis dışında taranmıyordu. Vadi koruyucuları gece gündüz nöbet tuttuğu için vadilerde hiç mafya üyeleri görülmemişti. Vadi insanları teknoloji konusunda ketum bir tavır aldıkları için herşey doğal haline bırakılmıştı. Mafyaların şehirlerde görülmesi nedeniyle kimse kuşku duymamıştı. Ama Marcus herşeyi detaylı düşünürdü. Timothy omuz silkti. "Gözün acil durum çağrılarında olsun dostum. Gitmem lazım. Sonra görüşürüz."
Marcus son günlerdeki olaylardan dolayı aracının aylık bakımını unuttuğunu fark etti. Zaten birkaç gündür ışık hızı düğmesi de çalışmıyordu. Hemen aracına atlayıp araç bakım merkezine konum açtı.
Aracını bakım merkezine bıraktı. Birkaç saat süren bir işlem olduğu için şehirde biraz dolaşmaya ve kafasındaki düşünceleri toparlamaya karar verdi. Şehir merkezine doğru yürümeye başladı. Hava aracı kiralama merkezi,genel sağlık hizmetleri merkezi,genel kıyafet ve ayakkabı tasarım merkezi,siber saç kuaförü (saçlarınız on saniyede istediğiniz modele dönüşür. Siber-sentetik saçlar yüzde yüz kalıcıdır ve hiçbir şekilde bozulmaz. Yeni saç modelleri güncellemesi geldi..) sürekli yanıp sönen holografik ışıklara gözü dalmıştı ki, duyduğu ses aniden Marcus'u kendine getirdi."Marcus!" Annesi Sofia kuaförden çıkıyordu. Yeni saç modeli yaptırmıştı. Her ay arkadaşları ile yeni modelleri denemeye gelirlerdi. Bugün kuaför günü olmalıydı. Heyecanla Marcus'un yanına geldi. "Oğlum nasılsın? Son günlerde görüşemiyoruz. Geçen gün Timothy'e rastladım. Senin birkaç gündür vadide olduğunu söyledi. Sen şehirden pek çıkmazdın Marcus. Yoksa fikrini değiştiren şu yeni tanıştığın kız olabilir mi ?"
Ah, Timothy yine annesine herşeyi yetiştirmişti. Arkadaşının ne kadar ketum olduğunu unutmuştu tabi. " Merhaba anne. Evet bende seni özledim ama Timothy'nin dediği gibi bu aralar mafya üyeleri fazla görülmeye başladığı için vadilerde de ekstra güvenlik önlemi alınmaya başlandı. Luna benim vadiden arkadaşım. Timothy yine çenesini tutamamış her zamanki gibi." Sofia gülümsüyordu. "Ah, Marcus. Kendini kandırabilirsin ama beni asla. O gözlerinin altındaki küçük kıvılcımları fark etmediğimi mi sanıyorsun? Hadi gel biraz kafede oturup laflayalım." Neşeyle Marcus'un koluna girip, en yakın kafeye götürdü.Marcus, annesiyle vedalaştıktan sonra aracını almak için araç bakım merkezine doğru yürümeye başladı. Aracın bakımı tamamlanmıştı. Marcus aracına bindi ve bakım sırasında kapalı olan bildirimleri ve acil durum sinyallerini açtı. Ekranda yeni bir bildirim yanıp,sönüyordu. "33.eyalet polis departmanı tarafından, Oliver'ın sağ kollarından bir mafya üyesi yakalandı. Sorgulama saati bugün akşam saat yedide." Marcus ekrana bakakaldı. Hemen aracına polis departmanına yönlendirdi. Sorgunun başlamasına onbeş dakika kalmıştı.
Marcus aracını acilen ilk gördüğü boş yere park etti ve kendini hemen departmana attı.Geç kalmamış olmayı umuyordu. İçeriye hızlı bir giriş yapmıştı ki neredeyse koridorda yürüyenlere çarpıyordu. Timothy onu görür görmez seslendi." Dostum nerelerdesin? Sana kaç tane çağrı bıraktım biliyor musun? Polis hayatın boyunca göreceğin en önemli olayı kaçıracaktın." Marcus heyecandan nefes nefese kalmıştı. Sorgu odasına yürüdüler. Tüm deparman polisleri odaya toplanmıştı. Ortada bir boşluk vardı. Adam orda oturuyordu. Yüzünde sinir bozucu bir sırıtma vardı. Şu anki durumunun farkında değil gibiydi. Şu an göstermesi gereken en son yüz ifadesiydi.
Etrafındaki kalabalığı fark etmiyor gibiydi. Gayet sakindi. Marcus ve Timothy adamın daha da yakınına geldiler. Yüzü artık daha net görünüyordu. Marcus adamın yüzünü tanıdı. Gece klübünde gördüğü adamdı bu. Keith ile konuşan kişiydi. Hemen arama bülteninden kontrol etti. Evet doğru tahmin etmişti. Sorgulama başlıyordu. 33. eyaletin bütün polisleri oradaydı ve diğer eyaletlerin polisleri de canlı hologram bağlantısı ile bağlanmışlardı. "Tüm eyalet birimlerinin dikkatine. Bugün 33.eyalette yakalanan, mafyanın ortak kurucularından olan, Oliver'ın sağ kolu Landon 'ın sorgulaması başlamıştır."
Konuşan 33.eyaletin polis departmanı müdürüydü. Haberi alan herkes deparmana gelmişti. Şehirde hayat aniden durmuştu. Şehir merkezinde sorgulama canlı olarak ekranlardan yayınlanıyordu. Herkes merak içindeydi. Otuz yıl önce Landon ile Oliver yakın arkadaşlardı. Sürekli birlikte takılırlardı.
Oliver, mafyayı kırmadan önceki günlerde şehirde Landon ile dolaşırken bir kavgaya karışmıştı. Sentetiklerden oluşan bir grup,yolda gördükleri vadi insanları ile alay ediyordu. Bunu gören Oliver çok sinirlenmiş ve olaya müdahale etmek istemişti. Landon da arkadaşını korumak için kavgaya karışmıştı ve ikiside fena hırpalanmış halde eve dönmüşlerdi. Oliver'ın o halde eve döndüğünü gören Hazel, çok korkmuştu. Oliver o gece sabaha kadar uyumamıştı. Sonraki günlerde de çok sessiz ve düşünceliydi. Olaydan iki hafta sonra da Landon ile ortadan kaybolmuştu. Hem de Hazel'e veda mektubu bile bırakmadan.
O günden sonra Hazel, Keith'e babasıyla ilgili hiçbirşey anlatmamaya yemin etmişti. Ancak Keith büyüdüğü zaman babasının kim olduğunu söylemek zorunda kalmıştı. Çünkü olur da birgün ona ulaşmayı isterse ve oğlunu da kendi tarafına çekerse diye korkmuştu. Belki korkularında haklıydı da.
"Otuz senedir Oliver ile ilgili bir iz bulamadık. Söyle o nerede ve ne planlıyor Landon?" diyerek tekrar etti müdür. Ancak yarım saattir Landon sadece sessizce kendisine sorulan cevapları dinliyordu. Arada sinsi bir gülümseme ile tepki veriyordu. "Eğer bize cevap vermezsen, başka yöntemler kullanmak zorunda kalacağız. Lütfen şimdi sorularımızı cevaplayınız. Gece kulübünde Oliver'ın oğlu Keith ile ne konuşuyordunuz? Yoksa onu mafyaya katılması için tehdit mi ettiniz?"
Landon kafasını kaldırdı. Sanki yarım saattir bu soruyu bekliyor gibiydi. Birşey söyleyecek gibiydi ve mikrofona uzandı. "Neden bunu Keith'e sormuyorsunuz?"dedi. Marcus o anda şok olmuştu. Ağzı açık kalmıştı ve arkadaşı Timothy'e baktı. "Keith'le ilgili birşeyler olduğunu söylemiştim dostum. "Departmanda uğultular yükselmeye başlamıştı.
Müdür yeniden emin olmak için sordu." Keith ile bağlantınız var mı? Onu tanıyor musunuz?" Landon yine aynı gülümsemesiyle cevapladı. "Tanımak mı? O bizim ilahımız ve Oliver'ın varisi. Ne sanıyordunuz ki?" Müdür, bu ifadeden sonra odadan çıktı ve yeni bir arama bülteni yayınladı. Tüm polisler aynı anda ilana bakakaldı. Keith için arama bülteni çıkarılmıştı. Marcus kalabalığın arasından koşarak hava aracına atladı ve konumunu vadiye ayarladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siber Dünya 1: Baskın (Kitap Oldu)
Science FictionYıl: 2300.. Bitmek bilmeyen salgın hastalıklar nedeniyle insanoğlu soyu tükenme tehlikesi ile karşı karşıya kalmış ve her yöntemi denemeye başlamıştır. Yapay zeka teknolojisinin sınırlarını zorlayan insan sonunda siber-sentetik organlar keşfetmiş ve...