8

214 28 12
                                    

Anatomi dersi vardı bugün. Ve bu ders Asiyenin en zorlandığı dersti çünkü Asiyeyi kan tutardı. Evet evet yanlış duymadınız. Doktor adayı Asiye Ereni kan tutardı.

Doruk bir karşısında her an kusacak gibi duran kıza bir de önündeki kadavraya bakıyordu. Neden böyleydi ki. Yoksa midesi kaldırmıyor muydu böyle şeyleri.
Güzelll rakibimizi eleyecek şeyler bunlar diye içinden geçirdi içinden genç adam. Hocalarının başlayabilirsiniz talimatı ile her kadavranın başına düşen 4 öğrenci ellerine neşterlerini aldılar. Doruk eline aldığı neşterle kadavranın göğüs kısmından kesti. Açılan göğüs ile Asiye olduğu yere istifra etmişti bile. Duyduğu öğürme sesi ile doruk şok olmuştu çünkü Asiye ayakkabısına gelecek şekilde yere istifra etmişti ve bu durum onu şok etmişti.

Asiye kafasını kaldırdığında utanç içindeydi. Kimseyle göz göze gelmek istemiyordu ama en son gördüğü gözler yeşil harelerdi. Sonrası karanlıktı.

Asiyenin yere yığılıp bayılması ile tüm sınıf başına toplanmıştı. Doruk hemen hocasının demsiyle Asiyeyi kucakladığı gibi koşarak çıkmışlardı. Revire vardığında hemşire Filiz oradaydı ve Asiyeyi gördüğünde korku ile yanlarına geldi. Doruk Asiyeyi sedyeye yatırdı.

"Anatomik dersinde kadavra inceleyecektik Asiye birden kustu sonra da bayıldı"

"Tamam Doruk ben ilgilenirim teşekkür ederim"

Doruk son kez baygın olan Asiyeye bakıp odadan çıktı. Ama kapıyı tam örtmeden orada durdu ve dinlemek istedi. Bir kaç dakika sonra Asiyenin sesini duyduğunda rahatladı. İyiydi.
Ne kadar onu bu dersten alı koyduğu için kızsa da korkmuştu. Endişelenmişti. İyi olduğunu duyunca içindeki endişe gitmişti.

Tam yaslandığı duvardan doğrulup gidecekken konuşmalar dikkatini çekmişti. Ve kulak misafiri olmuştu.

"Ah be asiyem niye yapıyorsun kendine bunu. Kan tutuyor seni ve bile bile doktor olmaya çalışıyorsun."

"Biliyorsun Filiz abla. Babamın hayali. Onun için doktor olmalıyım. Onun hayallerini yaşatmalıyım"

"Peki ya senin hayallerin asiye. Onlar ne olacak. Sen baban için mi yaşıyorsun"

İlginçti duydukları. Asiye onun gözünde aşırı hırslı bir kadındı. Ne demek onun hayalleri değildi. İnsan hayalleri uğruna savaşmaz mıydı. Hayalleri değilse nedendi bu mücadele.

Günümüz

Doruğun odasına geldiğimizden beri doruk yüzüme uzun uzun bakıyordu. Hayır yanımızda hasta olmasa suratına bir tane patlatırdım herhalde ama şu an hasta olduğu için bir şey de yapamıyordum. Ama nereye dalıp gitmişti ki bu.
Boğazımı temizler gibi yaptım ve tekrar konuşmaya başladım.

"Doruk hocam daldınız gittiniz."

Doruk bakışlarını düzeltip derin bir nefes aldı. Kuruyan dudaklarını kurulayıp tekrar konuşmaya başladı.

"Gülhan tam olarak kaç yaşındaydın"

"17 hocam ve bunu size dördüncü kez söyledim"

Doruk üzgün bakışları ile kıza bakıyordu. Hayır hayır ne yapıyordu bu salak. Doktorlar hastalarına acıyan bakışları ile bakamazdı. Bu hastalar için hiç iyi bir şey değildi. Ama bakışlarını düzletmeye çalışıyor da düzeltemiyor gibiydi.

"Şikayetlerini ben listeledim Gülhan. Senden bir kaç test isteyeceğim. Onların sonucunda da şüphelerimde yanılırsam başka testler yaparız."

"Peki şüpheleriniz gerçekse"

Gülhanın doruka yönelttiği soru ile doruğun zar zor yüzüne kondurduğu tebessüm anında düşmüştü.

"O zaman da tedavi sürecine başlarız seninle. Daha çok gençsin ve yaşayacak çok güzel günlerin var senin."

Gülhan da doruk gibi yüzünü düşürmüştü ama o hemen toparladı ve ayağa kalkarak doruğun uzattığı test listesini alarak odadan çıktı. O çıktıktan sonra doruk sandalyesinde kendini geriye attı ve gözlerini yumdu. Bir kaç saniye sonra açıp masasının köşesinde duran çerçeveye baktı. Çerçeveyi eline aldı ve baş parmağı ile okşadı.
O an o çerçevedeki kimdi çok merak etmiştim. Doruk beni unutmuştu galiba. Oda da olduğumu. Gülhanın benim hastam olduğunu ona şikayetlerinden dolayı getirdiğimi. Onun alanı olduğu için getirmiştim ama şu an beyefendi beni unutmuş çerçeve seviyordu. Tam seslenecektim ki o an işte asla beklemediğim bir şey olmuştu.
Doruğun gözlerinden birer damla yaş akmıştı. Onu ilk defa ağlarken görmüştüm. Bu da iyice resmin kime ait olduğunu merak ettirmişti.

"Sence onda da mı kalp yetmezliği başlamıştır"

Gelen soruyu beklemiyordum. Ne cevap vereceğimi de bilmiyordum.

"Doruk yani ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Anlattığı şikayetler bende kalp ile ilgili şüpheler uyandırdı. Ondan zaten sana getirdim. Ama ergenlikten dolayı hormonlarla ilgili de olabilir belki"

Doruk kafasını sağ sola sallıyordu. İtiraz ediyordu dediklerime.

"Hayır hayır bariz belli kalp yetmezliği. Ellerinin beyazlığı, nefes alırken gelen hırıltı. Saç dökülmesi ve göz altındaki morluklar. Çok net. O daha çok küçük asiye. Çok küçük"

Doruğun güçsüz tavırları şok ediyordu beni. Onu böyle görmeye alışık değildim.

"Bak haklısın çok küçük ama tedavisi var sonuçta. Yani iyileşebilir doruk. Ayrıca sen böyle davranınca düzelmeyecek düzelmediği gibi Gülhanı da endişelendirip daha kötü edeceksin. Biz tıp fakültesinde böyle mi öğrendik ya. Hastalara karşı dik ve güçlü durmayacak mıyız. Kendine gel artık"

Ona kızıyordum ama bende böyleydim. Sanırım doktor olmanın en zorlu yanı buydu. Duygularımızı gizlemek.

Doktor yaşlarını silip hızla yerinden kalktı. Çerçeveyi de sessizce koydu yerine.

"Ben biraz hava alacağım"

Bir şey dememe fırsat vermeden hızla odadan çıktı. O çıkınca bende öylece kalmıştım. Onu böyle görmek beni rahatsız etmişti. Alışık olmadığım bir haldeydi. Bi kaç saniye sonra bende odadan çıkacağım sırada aklıma gelen şey ile durdum. İçimdeki dürtüyü dinlemeli miydim yoksa umursamadan çıkmalı mıydım.

Yapmam dediğimi yapmıştım ve hızla arkamı dönüp doruğun az evvel baktığı çerçeveye baktım.
Ve beni donduran bir resim ile karşı karşıya kaldım. Çok güzel dalgalı kahverengi saçları ile bembeyaz teninle parlayan yeşil gözleri ile bakan çok güzel bir kız vardı.
Boğazımda kocaman bir yumru oluşmuştu. Yutkunamamıştım resmen.
Kimdi ki bu kız.
Sevdiği kız mıydı.
İyide neden ağlamıştı ki bakarken.
Terk mi etmişti acaba onu.
Saçmalama terk etse de neden resmi vardı ki
Gerçi ağlamasını da beklemezdin ama ağladı neden olmasın.
Ya da ölmüş müydü acaba.
O düşünce ile ellerim titremişti. İşte bu çok üzücü olurdu.
Çerçeveyi sakince yerine koymuştum ki anında kapı açıldı ve doruk kapıda durup bana bakıyordu.
Bakar tabi aptal masasında duruyorsun da ondan.

"Şey kalemim yoktu da senden iyi bir kalemi indiregandi yapıyordum"

Cümlemi bitirir bitirmez odadan onun yanında geçerek çıktım.

Aptal asiye aptan indiregandi ne yaa"

Hey heyyyy
Nabeerrr gençlerrr
Kusura bakmayın yazamadım düğün sezonu açıldı tabii bir kaç işimiz vardı
Ama hemen geldim yeniden
Keyifli okumalar

Doruğun hüzünlendiği çerçevedeki resim acabası kimmmm tahminleri alalım

MR. Doctor & MRS. Doctor Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin