Bazı adamlar mutlu olmak için değil yüce olmak için doğar.
Sezen aksu - Küçüğüm
Cem Adrian - Herkes Gider Mi?
No.1, Melek Mosso - Yarım Kalan Sigara
*********FİGEN
Yaşlar gözlerimden bir kor olup düşüyor yanaklarımı ateşe veriyor, göğsümde hiç dinmeyen bir yangın. Yalçın soğuk ellerinin arasına alıyor yüzümü, ateş almış yanaklarımı söndürüyor gözyaşlarımı silen parmakları. ''Şşş, ben buradayım.. Biz yanındayız.'' Fısıltı gibi çıkan sesi kulaklarıma doluyor. Sesinin verdiği huzur bir taş olup boğazıma oturuyor. Sesiyle gözyaşlarım bir sağanağa dönüşürken yüzümü ellerinin arasından çekip boynuna gömüyor, ellerimi omuzlarına sarıyorum. Ankara'ya Nurdan teyzeyi çağırıyor, kardeşimin mezuniyeti var diye harp okulundan izin aldırıyor. Çünkü Yalçın benim küçük ailem.
Bir hıçkırık firar ederken dudaklarımın arasından elleri sırtıma dolanıyor, usul usul okşuyor. Bir baba edasıyla. ''Sen benim tek ailemsin..'' Hıçkırıklarımın arasından güçlükle konuşuyorum. Sesimde evi başına yıkılmış, ailesini elleriyle mezara koymuş bir çocuğun acısı.
''Biz, senin aileniz.'' Biz'i vurguluyor. Nurdan teyze, Yalçın, Zeynep var. Doğru söylüyor ama avunmama yetmiyor. Çünkü benim bir tane de azıcık da olsa annem yok. Bir yerlerde bir tane babam, bir tane abim var ama bir tane dahi olsa annem yok.
Benim dünyalar güzeli annem.. Bugün liseden mezun oldum. Seni gururlandırdım mı? Bir tanecik annem, keşke yanımda olsaydın. Diplomamı aldığımda en güzel gülüşümle sana koşsaydım. Annişim, seni ölesiye özledim.
Yalçın'dan uzaklaşıp karanlık mezarlıkta önümde duran annemin mezarına ilerliyorum. Ölü ruhların cesetleri kokuyor. Ölü ruhlar ruhumda geziyor. Diz çöküyorum toprağının yanına. Titreyen elimi toprağına uzatıyorum.
''Anniş..'' Paramparçayım. Her kelimede parçalarım hep daha uzağa savruluyor.
''İzledin mi beni? Senin için çok çalışıyorum. Sana verdiğim sözü hatırlıyor musun?'' Gözyaşları görüşümü kapatıyor. Başımı iki yana sallıyorum. Üstümdeki, Yalçın'ın kokusunun sindiği ceketin kolunu burnuma sürtüyorum sertçe.
''Doktor olacağım demiştim. Çok çalışıp doktor olacağım.. Babam gibi.'' Hıçkırıkları tutamıyorum. Genzimden kopan her hıçkırıkta biraz daha çekiliyor ruhum. Babam. Benim omuzları her zaman dik, yenilmez babam. Hayat kurtaran, herkesin hayran olduğu, ünlü kalp cerrahı Haldun Demirhan. Herkesin kalbini onarır benimkini kırardı. Benim babam neredeydi? Benim babam neden yoktu?
''Keşke burada olsaydın anne. Neden gittin?!'' Haykırışım boş mezarlığın ölü topraklarında can buldu. ''Neden gittin anne, neden?! Çok küçüktüm, ben hala çok küçüğüm! Sen gittin ben hep o yaşta kaldım. Sen gittin ben hiç büyüyemedim anne neden gittin?! Sen gittin, herkes gitti. Görüyor musun, hem öksüz kaldım hem yetim. Ne abim var sığınabileceğim ne babam var sevgi dilenebileceğim...'' Çığlık çığlığa mezar taşına vuruyorken arkadan iki kol gövdeme sarılıyor. Ben buradayım demiyor, yapma demiyor, usul usul bağlıyor elimi kolumu. Çığlıklarım boğazımı parçalıyor. Oysa sevgi, dilenilecek bir şey olmamalıydı.
''Babam gelmedi anne. Aramadı. Sormadı. Aradım açmadı. Sen gittin sanki babamı da götürdün yanında. Sen..'' Dilim varmıyor. O kelimeyi söylemeye dilim varmıyor, dilimi ısırıyorum. Kabullenmek istemiyorum, zorlanıyorum. ''Sen öldün sanki babam da öldü. Sanki şu mezara ben ikinizi birden gömdüm. Sen, beraberinde hem babamı hem abimi götürdün anne. Bana da yazık değil miydi? Küçücüktüm..'' Acı bir suret buluyor ruhumu avuçlarının içinde eziyor. Acı acı ağlıyorum kimsesizliğime. Öyle acı acı ki benim ruhum bedenimin var oluşunu yok ediyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Göğüs Kafesi Mezarlığı
Teen FictionKazanırken bile kaybediyorsun. Canlıyken bile silikleşiyorsun. Bir Kurt kadar vahşi bir gölge kadar yarımsın. Bir aşkın peşinde deli divane bir kimliksizsin. Giyeceksin kefenini, ayaklarınla gideceksin azrailine. Mühim olan varmak değil, zaten tüm y...