21

96 11 5
                                    

Sabah erken bir saatte kalkmış evdeki herkesi kibarca uyandırmıştım.

"Belim"

"Başım"

"Kolum"

"Omzum"

Herkes bir yerini tutarak salona girdiğinde onlara gülümsemiştim.

"Bunun intikamını çok kötü alıcam Jim"

Taehyung'a öpücük atıp arkamda sakladığım bezleri çıkarıp sallamıştım.

"Biz niye yapıyoruz velet"

Diye söylenmeye başlayan Jin hyung ile kaşlarımı çattım.

"Çünkü dün evin içine ettiniz hyung!"

"Tamam tamam iş paylaşımı yapalım. Jimin sen mutfağa git taekook yatak odalarını halletsin biz de salonu halledelim"

Namjoon hyungu onaylayıp hemen mutfağa gittim. Ve bilin bakalım ne oldu!! Birden dış kapının kapanma sesini duydum. Camdan baktığımda ise kaçtıklarını gördüm.

Bıkkınlıkla yeni temizlediğim eve bakıp kendimi koltuğa attım. Yoongi hyung yarım saate burda olacağını söylemişti ve bende yemeğin yetişmesi için tabiri caizse götüm koltuk yüzü görmesi ile kalkmam bir olmuş mutfağa geçmiştim.

Hızlıca Yoongi hyungun sevdiği yemekleri yapmış en sonunda salona geçip Yoongi hyungu beklemeye başlamıştım.

Eh.. Tabikide bu bekleme süresini boş geçirmemiş düşüncelerimde boğulmaya başlamıştım.

Kapının çalması ile heyecanla yerimden kalkmış hızlıca kapıya gitmiş kapının kulpunu tutmuştum. Diğer elimi resmen çıkacakmış gibi atan kalbimin üstüne koyup derin bir nefes almış kapıyı açmıştım.

Karşımda gördüğüm yüz ile gözlerim dolmuştu. Onu o kadar çok özlemiştim ki gözlerimin dolmasına engel olamamıştım.

Gözlerine baktım bir süre ardından burnuna, yanaklarına, dudaklarına ve tekrar gözüne.. Onun gözleri ise gözümden ayrılmamıştı. Ne kadar böyle durduk bilmiyorum ama birden kolları belime sarılması ve başını boynuma gömmesi ile gözlerim büyümüş ne yapacağımı bilememiştim.

Hemen kollarımı boynuna dolayıp sarılmasına karşılık verdiğimde dolu gözlerimdeki yaşların akmaması için büyük bir savaş veriyordum.

Benden ayrılması ile ikimizde birbirimize gülümsedik. Kenara geçip içeri geçmesi için yer açarken elim ile de içeriyi işaret etmiştim. Elindeki bavulunu alıp odama götürürken -kesinlikle amacım odama girmesi için bir imkan sunmak değildi- o da salona geçmiş beni bekliyordu.

"Hoşgeldin hyungie~"

"Hoşbuldum Jiminie"

"Açsındır hadi gel mutfağa geçelim"

Beni onaylayıp peşimden mutfağa geldiğinde onu oturtup hemen servis yapmıştım. Şimdi yemeklerimizi yerken fark ediyorum da ben uyandığımdan beri bir şey yememiştim.. Aslında yemeyi unutmuştum..

"Çok zayıflamışsın Jimin-ah"

"Sende öyle hyung yemeklerini yemiyor musun sen?"

Sahte bir kızgınlıkla onu azarladığımda gözleri gözlerimi buldu.

"Sen gittiğinden beri yiyemiyorum"

Verdiği cevapla suçluluk duyarken başımı önüme eğmiş tabağımdaki yemekle oynamaya başlamıştım.

"Peki ya sen? Yine diyet mi yaptın?"

Onu başımla reddettim.

"Bazen yemeği unuttum bazen de yiyemedim"

FormerlyWhere stories live. Discover now