-80.BÖLÜM-
-2 hafta önce-
"Sakin ol!"
"Ah!"
Bade'nin geri dönüşleri doktorların tahmininden bile kısa olmuştu. Hastaneden çıkması gereken zaman dilimini yine hastane de geçirmişti. İlacın yan etkileri şiddetli bir şekilde zihnine hükmederken genç kızın bünyesi yavaş yavaş direncini kaybetmek üzereydi. Demir, sımsıkı tutmuş olduğu kolları kolları ile sararken dudaklarını kardeşinin şakaklarına bastırmış onu sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Şşş, geçti. Bade... Buradayız ağabeycim hadi kendine gel artık. Ne olur..."
Genç kızın boşluğa bakan gözleri duyduğu sesle yavaşça gerçekliğe dönerken Demir, kollarının arasındaki bedenin kasılarak serbest kalması karşısında derin bir nefes almış ve kızı kucağına alarak yatağına taşımıştı. Onu dışarıdan izleyen Ateş her bir hareketi tek tek zihnine kazırken diğer yandan da kendi işlemleri ile uğraşıyordu. "Zor olacak..." diyen Yavuz'a dönen genç adam "Ne kolay oldu ki?" diye söylendi.
"İşlemler tamam. İki hafta sonra yeni görev yerlerimize geçmiş olacağız" diyen Esra ciddi bir yüz ifadesi ile Bade'ye bakıyordu.
"Onu özleyeceğim"
Söylediği bu söz; her iki adamın da kendisine bakmasına neden olurken genç kadın içini çekip "Doğruyu söyledim" dedi. Ardından başını çevirip önce Ateş'e sonra da kocasına baktı. Tebessüm ederek yanlarından ayrılırken Ateş yeniden Demir'e dönüp onun Bade'yi yatağına yatırışını izledi. Birkaç dakika içinde genç kız baygın düşmüş ve uyuyakalmıştı gözyaşları eşliğinde...
Dışarıya çıkan Demir kapıyı usulca kapatırken Ateş ile yeniden göz göze gelmiş ardından Erdem'in kaldığı odaya doğru yürümüştü. Bir yanında Yavuz diğer yanında Ateş ile birlikte Erdem'in odasına giderlerken Derin'in çoktan uyanmış olduğunu ve Afra ile ağız dalaşına girdiğini görüp yorgun bir şekilde gülümsemiş ancak durmadan yoluna devam etmişti. Erdem'in kaldığı odanın önüne gelip kapıyı usulca açarken genç adamın uyanmış olduğunu ve hemşirenin ona ilaçlarını verdiğini görüp bir iki saniye beklemişti. Hemşirenin işlerini halletmesi ile içeriye giren Demir,Ateş ile Yavuz'u da içeri alıp kapıyı kapamış ardından gidip Erdem'e sarılmıştı.
"Nasılsın?" diyen Ateş Erdem'in yüzüne bakarken genç adam "İyiyim. Sanki yeniden doğdum" derken gülümsüyordu.
"Hım" diyen Ateş başını aşağı yukarı salladığında Yavuz "Söyle hadi" diyerek başıyla işaret etti. O ana dek bir sıkıntıları olduğunu tahmin eden Demir de dönüp Ateş'e bakarken "Sorun ne?" diye sordu. Genç adam,sıkıntıyla alt dudağını dişleyip bir eliyle uzayan sakallarını sıvazladı. Ardından da "Bakanlıktan bir yazı geldi." Dedi kuru bir sesle.
Demir "Ee?"
Yavuz "İki buçuk hafta sonra yeni bir göreve gidiyoruz" dediğinde Erdem "Ekibinle birlikte mi?" diye sordu.
Çarpık bir gülümseme eşliğinde başını sallayan Ateş kaşlarını çatarken iç çekti. Demir "Nereye peki?" diye sordu.
Yavuz "Güney Kore'ye." Dedi.
Demir "Ne için bu görev?" diye sorduğunda ne Ateş ne de Yavuz bir şey söyledi. Demir ve Erdem, konuşmanın buraya kadar olduğunu anlayıp anlayışla kafalarını salladıklarında Ateş uzun uzun ikisine bakmıştı. Erdem "Seni tanımasam ölüme gittiğini düşüneceğim Ateş, neden öyle bir daha göremeyecekmişsin gibi bakıyorsun?" diye sorduğunda gülümsüyordu. Ancak Ateş'in gülümsememesi üzerine bakışları donuklaşmış ve endişeli bir hale bırakmıştı yerini.
YOU ARE READING
TUTKU OYUNU 2. SEZON (KAN VE GÜL)
General FictionBir oyunla örtülüydü o yalan, Ağlanacak güldürüydü oynanan. Çevresini küçüklerin sardığı Gülmelerin arkasında ağlayan, Aldanmamış aldatılmış bir insan.