Yerdeki fotoğraf

69 54 3
                                    

~"Belki de onlar görürken biz göremiyoruzdur..."~

"Bunun ne işi var burda?" diye sordu biri. Ayaz onu tanımıyordu. Kahverengi kıvırcık saçları vardı ve biraz iri yarıydı. Ayazla denk boya sahiptiler. Sesi kalındı, aynı zamanda hafiften sakalı olduğu görünüyordu. Ayaz cevap vermedi. Mert, az önceki cümleyi söyleyen kişiye bakarak, biraz halsiz bir lisan ile, "Nereden bilelim ha, Barış. Etrafındaki betonarme kalıntılara bakacak olursan buranın daha önceden ev olduğunu söyleyebilirim. Başka da bir şey yok zaten." dedi. Ayaz abisinin gösterdiği kalıntılara bakınca bulundukları yerin müstakil bir ev olduğu aşikardı. Ancak yukarıdan baktıklarında burada sadece o kapağa benzer şey görünüyordu.

"Sizi bilmem ama yukarıda sadece şu kapak görünmüyor muydu?" diye sordu Gamze. Ayaz, sanki zihni okunmuşçasına irkildi ve sonra konuşulanlara kulak vermeyi tercih etti.

"Evet, öyle görünüyordu. Yine şu deli profesörün işi olmasın."

"Olsaydı çevremizde bin tane insan kaynardı budala."

"Daha büyük bir deneyse bu. Ayrıca ben budala değilim, Kerim!"

Az önceki konuşmayı yapan kişiler, kardeş gibiydiler. Saçları, ten renkleri ve vücut hatları bile neredeyse aynıydı. Tek farkları, kişisel özellikleriydi. Biri çok sakin ve durgun gözükürken diğeri oldukça hareketli ve aktif biriydi. Tartışmaları da oldukça yersizdi Ayaz'a göre.

"Yani deney olduğu ya da olmadığı umurumda değil şu an. Etrafınıza bir baksanıza. Zaten deney olsa hepimizi birden aynı gerçekliğe nasıl sokacaklar. Safkan kana sahip biri henüz çıkmadı. Safkanların başına neler geldiğini zaten biliyorsunuz değil mi?" dedi. Bu da Gamze'nin yukarıdayken hararetli bir şekilde konuştukları kızdı. Esmer teni güneşte parlıyor gibiydi. Siyah saçları ve yeşil gözleriyle çevresindeki insanları süzüyordu.

"Son halleri korkutucuydu cidden. Hele ki en son olanı. Ayy, içim bir fena oldu."

Ayaz korkuyla yutkundu. Kendisini bir an olsun şanslı sayıyordu. Dediklerine göre eğer kaçmasaydılar, Ayaz'ı daha büyük bir tehdit bekliyor olacaktı. 

Bazı kişiler bu betonarme yapıdan biraz daha ileri gittiler. Kimi toprağı eşeliyor, kimileri ise patikadan tekrar yukarı çıkıp ağacın altında oturuyordu. Hatch kapağının bitişiğinde Gamze, Ayaz ve Mert kalmıştı.

"Sence burası nereye açılıyor?" diye sordu Gamze. Ayaz bir yere öylesine dalmıştı ki, "Hah," dedi. "Ne dedin? Duyamadım."

"Sence diyorum. Kapak nereye açılıyor?" Sesini biraz daha yükseltti Gamze. Ayaz kapağa şöyle bir baktı, ardından umursamaz bir tavırla, "Belki de sadece Bodrum'a açılan bir şey olabilir ha." dedi. Gamze imalı imalı baktı. "Bence de," dedi. "Bence de, buranın pek bir şeyi yok gibi. İnip bakmaya ne dersin?"

Ayaz, bir oradaki şeye bir de Gamze'ye baktı. Nedense o kapak, böyle canavarlarla dolu bir odaya açılıyormuş gibi hissetti. Bu yüzden başını iki yana salladı ve," Bence gerekli değil gibi, he. Ne dersin?" dedi. Gamze küçümser bir bakış attı. "Korkak," dedi. "Bir de erkeklere cesur derler."

"Hiç de değil, tamam mı? Korkmadım ama canımı da sokakta bulmadım. Hiç bilmediğimiz bir dünyada böyle bir şeyin olması ilginç ve tehlikeli." dedi Ayaz. Gamze bir yandan haklıydı aslında. Evet, korkmuştu fakat bu korku onu koruyan şeydi belki. Daha temkinli davranmasını sağlıyordu.

"İyi bahane, peki. Sence Mert? Ne yapalım. Bir bakalım derim ben. Ya faydalı şeyler bulabilirsek." diyince Gamze, Ayaz onları çoktan bırakmıştı. Ayağıyla moloz yığınlarını eşeliyordu. Mert de sanki hala şoktaymış gibi sadece Gamze'yi dinliyordu. Ayaz o kalıntı çevresini gezerken bir adet kırık cam parçalarıyla dolu bir çerçeve buldu. Eskimiş bir fotoğraftı bu ve her yanı pörsümüştü. Sağ üst ve sol alt köşelerinden yanmıştı biraz. Tabi bunların olması mutlu bir aile tablosunu gizlemeye yetmiyordu. Bir anne, bir baba ve bir adet de küçük kız çocuğu. Kucağındaki ayıcık ile sanki sonsuza dek arkadaş kalmak istercesine sıkıyordu onu. Annenin ve babanın gözlerinde tekzibleyici bir gülümseme vardı. Ayaz bir çıkıntıya oturdu ve fotoğrafa uzun uzun baktı. Fotoğraf siyah beyazdı ayrıca. Lakin küçük kız çocuğunun saçları bembeyaz görünüyordu. Sarı, örgülü saçlarının olduğunu anlamak için çok da fazla düşünmedi Ayaz. 

Sessizliğin KeşmekeşiOn viuen les histories. Descobreix ara