özel bölüm, cheol'ün aşkı son

683 84 64
                                    

Seungcheol umutları dışında tüm gerçekliğin acısıyla Jeonghan'ın evinden çıktığında nasıl bu hâle geldiğini veya nasıl toparlanacağına dair bir fikri yoktu aslında.

Eve gidene kadar kafasında binlerce kez tekrarlanan onun sözleri iyice aklını dağıtmasına sebep olmuştu. Tekrar tekrar, sadece Jeonghan'ın dedikleri kafasında yankılanıyordu.

Jeonghan hayatına girdikten sonra her şeyin farklı olduğuna inanan kendisi tamamen başa dönmüş gibi hissediyordu kendini. Yine o sevilmeyen ve tercih edilmeyen kişiydi. Kimsenin istemeyeceği kişiydi. Bir hayale kapılmış olup bunu görmeyi bırakmıştı.

Jeonghan hayaline.

Bu toz pembe hayalleri tamamen yıkıldığında evden içeri girdiğinde omuzlarında kocaman bir yük hissediyordu. Her şeyin bittiğini düşünmesinin aksinde koca bir yük taşıyor gibiydi. Bu çelişkiyi çözemedi. Karıştığı o çelişki içinde kardeşinin sesini duydu.

"Abi."

Yeni girdiği girişten kafasını çevirip kardeşie baktı. Joshua onun yüzünü gördüğü gibi şaşırmış bir hâle büründü. Düşünceleri mimiklerine yansımış olacak ki iki adımda yanı başına geldi kardeşi.

"Ne oldu sana?"

Cheol bacaklarındaki tüm gücü bitmiş gibi hissettiği o an kardeşinin ona destek olduğu andı. Dizlerinin üzerie çöküp kafasını eğdi. Kardeşinin üzerinde ağlamak istemiyordu. Derin soluklar aldı.

"Jeonghan..."

Joshua önünde çöküp sırtını sıvazladı.

"Pes etme, seviyorsa seni affedecektir."

Seungcheol haberi olmayan kardeşinin bu teselli üzerine ilk gözyaşını düşürdü yere.

"Sana aşıkmış."

Sırtını sıvazlayan eli durdu. Cheol bakmasa bilr şaşkınlığını anlayabiliyordu.

"İmkanı yok."

Ona inanmayan kardeşine baktı. Herkesi kendisine aşık ettiği o güzel yüzüne. Annesinin tüm kusursuzluğu onun yüzündeydi adeta.

"Mektup sanaymış Shua."

Seungcheol'ün bunu hazmetmesi gerçekten uzun sürdü. İnanmak istemedi. Reddetti ama nihayetinde kabullendi. Onu barda gördüğünde aslında ümidi onu görebilmekti bir miktar.

Ona karşı tamamen kırılmış gibi hissetse de özlemi dayanamadığı tek şeydi. O barda onu öyle kötü gördüğünde dilini tutamayacağını bile bile karşısına çıkmaktan çekinmedi Cheol.

Çekinecek bir şeyi kalmamıştı aslında. Jeonghan ile kırmaya başladığı zincirleri tek tek yerine gelmişti. Eski duyarsız ve umursamaz Cheol olmak onun için zor olmadı. Jeonghan ona tokat attığında bile karşısında tepki vermedi.

İçinde bir şeylerin koptuğunu düşünmek istedi. Sadece istedi çünkü ne kadar uğraşırsa uğraşsın düşünebildiği tek şey Jeonghan oldu. Cheol o kadar kafasına koydu ki onu alabilmeyi. Günlerce okula gitmedi.

Onun olduğu ortamda bulunmak istememesi hem aşmak istemesi hem de ona baktığında yüzünde gördüğü o hüzünlü tavrının olmasını istememesiydi. Evet, Jeonghan ağladığında dünyanın en güzel insanı olabiliyordu ancak onu ağlatma düşüncesi bile elinde avucunda ne varsa parçalamasına sebep oluyordu.

Her şeyi ardında bırakıp geçtiği bir iki hafta sonra kardeşinin uzun ısrarları üzerine okula gitmeye karar verdi Cheol. Kalkıp gittiğinde ortalıkta çok fazla gezinmek istemedi. Sınıfa bile gitmek yerine kendi tenha bölgesinde takılmayı tercih etti.

Rock With You | JeongcheolWhere stories live. Discover now