-Zaman-
Yanımdaki yatakta bileği sarılırken sırt üstü uzandığım yerden onu izliyordum. "İyi ki gelmişsiniz, dikişsiz kanamayı durdurmaya çalışmanız bile çılgınca."
"Sadece temizleyebildiler etrafını." Mina gözlerini devirirken yatağımın başında duran hemşire merakla beni izliyordu.
"İyi olacak değil mi?"
"Merak etmeyin kremi de sürerseniz izi bile kalmaz." gözlerimi hemşireye dikerken "Ben değil o, bileğinde büyük bir sorun olmayacak değil mi doktor bey?" dedim.
Mina'nın bileğine büyük bir özen gösteren doktor kafasını iki yana sallarken "Birkaç gün üzerine basmamaya özen göstermesi yeterli." diye cevapladı. Mina sırtını yastığa yaslayıp "Bir şeyim olmadığını söylemiştim ama dinlemediler." derken İda elinde birkaç karton torbayla içeri girdi.
"Nasıl oldunuz, bitti mi?"
"Gel gel bitti." elindekileri koltuğa bırakırken doktoru izliyordu. Mina'ya bakıp gülümserken torbaları gösterip yanımıza geldi.
"Size yiyecek bir şeyler aldım diğerlerini de eve yolladık, dikkat çekmeye gerek yok yeterince çektik zaten." Mina'nın başına bir şey gelince Mina'nın görevlerini İda üstleniyordu sanırım. Aşırı soğukkanlıydı. Mina'nın da naz yaptığı söylenemezdi ama kendini geri plana çekmişti.
"İyisin değil mi?" saçlarını okşayınca gülümsedim. Yapmak istediğim şeyi başkaları yapınca huzursuz olurdum ama bu onlar için geçerli değildi. Mina'ya o kadar yaklaşmamın imkanı yoktu. Henüz aramızdaki sırlardan kurtulmamıştım. Onu arkamda bıraktığımı düşündüğüne, onu asla sevmediğime inandığına yemin edebilirdim.
Bir de gizliden gizliye ona mesajlar atmıştım, eşeklik bendeydi kabul etmek gerekirse.
Halletmem gereken şeyler birikiyordu o yüzden sırayla gidecektim. Zaten aklını karıştırmıştım en azından biraz toparlasam fena olmazdı. Geçmişin hesabını kapatmakla başlasam iyi olurdu sanırım. Lisedeyken ulaşamayacağım hayır ulaşmamam gereken kişiydi Mina. O yüzden onu çok kırdığımı, arkamda bıraktığımda nasıl yıprandığını tahmin edebiliyordum.
Aramızdaki şeylerin ilerlemesine izin vermeden öylece çekip gittiğimde geri dönünce bununla karşılaşacağımı bilmeliydim. Ama karşılaştığım şey boşluktu. 4 ay sonra döndüğümde çoktan Ankara'ya gitmişti. Kendimi açıklamam gözlerine her baktığımda daha da zor olmuştu.
Ona onu sevdiğimi, duygularımın ağırlığından korkup kaçtığımı söyleyemezdim. Önünde bir engel olmak istemediğim için gittiğimi, tek sevenin kendim olduğunu düşündüğümü söyleyemezdim. Kaldı ki biz kardeş gibi büyümüştük, Mina her anımda vardı. Beni sevebileceğine inanmamıştım, hala inanmıyordum. Gerçi şu an sevmiyor olma ihtimali daha yüksekti. Çok geç kalmamış olmayı diliyordum sadece.
Muhtemelen gidişim oyunculuk eğitimime bağlandığı için ve ona hiçbir açıklama yapmadan basıp gittiğim için benden ve oyunculuktan nefret ediyordu. Bu yanlışı düzeltmem ona olan hislerimi, gizlice ona attığım mesajları ve başımdaki anlık belaları ifşa etmem anlamına geliyordu.
"Zaman!" gözümün önünde hareket eden parmaklarla daldığım yerden çıkıp Mina'ya baktım. "Hamburger?" elindeki hamburgeri gösterirken "Önce dik oturman gerekecek, bekle." dedi.
Yataktan destek alarak doğrulurken İda ve Akın girdi kapıdan içeri. İda ne ara gitmişti, görmemiştim.
"Annemle konuştun mu?" İda Mina'yı onaylarken "Deliriyordu telefonda en son. Sete gitmişler önce ama biz çıktığımız için yetişememişler. Hazır gitmişken orayı hallettiler muhtemelen şimdi de yoldalar birazdan gelirler." dedi.
Elindeki hamburgerin paketini açıp bana uzatırken önüme itilen yemek masasını yeni fark etmiştim. Akın içeceğe pipet takarken onları dikkatle dinliyordu. "Basından da birkaç kişiye haber uçmuş hastanenin önünde takılıyorlardı."
Uzattığı içecekten bir yudum alıp bileğimdeki damar yoluna dikkat ederek hareket ettim. Mina'nın bükülen dudağına bakarken bugün üstümüzdeki demir parçası yüzünden yerde uzanırken gözyaşlarıyla dolan gözleri geldi aklıma. Güçlü durması böyle anlarda yıkılıyordu. Onu böyle görmeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ki sanırım sarsmıştı bu durum beni.
Küçük bedenini göğsümde dinlendirmek istiyordum. Sımsıkı sarılıp bırakmasam ne diyebilirdi ki?
Ağzıma tepiştirilen patatesle gözlerimi ona dikerken "Dalıp gidiyorsun, canın mı acıyor söylesene?" diye kızdı. "Yoo ağrım yok, serum da bitti zaten çıkartsalar şunu keşke."
"Hemen çıkmak istemeyin diye bıraktılar onu. Yiyin hadi yemeklerinizi hemşire gelmeden ortalığı toplayayım." Akın camı açıp aşağı bakarken yanımdaki yatakta içeceğinin pipetini dişleriyle ezen Mina'ya baktım. "Yemeğini ye."
"Hiç aç değilim ya, canım istemiyor."
"Olsun yine de ye. Zor bir gündü her ne kadar farkında olmasan da." İda beni onaylarken "Eve gidelim sana bir banyo hazırlarım misler gibi, anca kendine gelirsin." diye fikir sundu.
"Çekimlerden sonra ne hayallerimiz vardı." Akın kafasını iki yana sallarken "Filmin çekimlerinden sonrası için düşünmüştüm onu ben." dedim.
"Filmin çekimleri 1 sene sürse şaşırmam, ne demek çekimlerden sonra?"
"Bu hızla gidersek 1 seneden fazla bile sürebilir." Mina da onu desteklerken "Tamam ara verince gideriz" dedim. "Nereye gidiyorsunuz?"
"Dağ evine." Mina'ya kilitlediğim bakışlarım onun kafasını kaldırıp bana bakmasıyla titrerken soru soran bakışlarına gülümseyerek cevap verdim. En son onunla gittiğimi duysa ne yapardı acaba?
"Çekimler 1 sene süremez, okula gitmeme bir iki hafta var. Elimden geldiğince hızlı bitirmek istiyorum kendi çekimlerimi en azından."
"Gerçekten okul varken çok zor olur senin için. Hocaların acıması yok zaten nasıl yapacaksın böyle?" o ikisi konuşurken çekimler artık İstanbul'da devam edeceği için git gel yapması gerekeceğini fark ettim.
Ankara'ya mı taşınsaydım?
Geri dönmemeyi düşünüyor muydu acaba ama sanmıyorum babasının kocaman şirketi vardı neden başkasının yanında çalışsın ki?
Mina'ydı bu gerçi ondan her şeyi bekleyebilirdim.
Evet Zaman'cım her şeyi bekleyebilirsin mesela seni sürüm sürüm süründürmesini de..
Bölüm nasıldıııı?
Bütün yorumları okuyorum ve bölüm attıkça yorumlar artıyormuş gibi görünüyor, öyle mi?
Ne kadar çok yorum o kadar çok bölüm dermişim slkjflskdjflsdjfldksjfls şaka
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Kendinden Kurtar
Short Story053**: Şu an anayasanın bilmem kaçıncı maddesine göre suç işliyor muyum bilmiyorum ama 053**: Umurumda da değil gerçi 053**: İşliyor muyum acaba ya? 053**: OFF NEYSE NE DİYORDUM 053**: hatırladım 053**: normalde de bu kadar suratsız mısın yoksa 053*...