Chang'in evine geldiklerinde Chan salonda uzanmaya başladı. Diğer üçlü ise odadaki gençlerin yanına gitti. Ufak bir sorgu meselesi. Anlarsınız ya:)
" Madem bi işiniz yok bizi neden takip ettiniz?!"
Diğer gençler sustuğu sırada Jeong başını kaldırmış bağıran Chang'e baktı. Bi süre sonra konuşmaya başladı.
" Gerçekten bunu anlamayacak kadar gerizekalı olduğumuzu mu düşündünüz?"
" Ne diyon velet? Neyi anlamış olabilirsin ki?"
Jeong ufakça gülümsedi ve kendi kendine kısık sesle konuşmaya başladı.
" Daha neyi anladığımızı bile bilmeyen aptalların elinde olmak kötü hissettiriyor."
Chang derin bir nefes verdiğinde bi anda Han ayağa kalktı ve diklenmeye başladı.
" Seung'un sizin elinizde olduğunu biliyoruz!"
Hyunjin sırıtarak Han'a baktı.
" Madem bu kadar akıllısın, o zaman hadi bul bakalım. Seung nerdeymiş?"
" Ebesinin şeyinde! Nereye sakladıysanız ordadır!!"
Felix Hyunjin'e bağırdığında Hyun bi süre Felix'e baktı. Sonra kafasını iki yana sallayarak genel konuşmaya başladı.
" Şu an bizim elimizde olsa sizide onun yanına götürmez miydik??"
(...)
Seung bi süre kendini toparladıktan sonra telefonunu eline aldı. Felix'i aradı. Fakat telefonu kapalıydı. Bu seferin şansını Han'da denedi. Çalıyordu. Ama çok uzun çalmıştı. Kapatıp tekrar aradığında nerden bilecekti ki telefonu açanın Han olmayacağını...
(...)
Chan
Gözlerimi araladığımda tanıdık olmayan bi telefon arama sesi vardı. Belkide bizimkilerdir. Kafamı yavaşça çevirip sehpanın üstüne baktığımda 7 tane telefonun arasından sadece birinin ekranı yanıyordu.
Telefona yavaşça uzandım. Bir yandan da gözlerimi ovusturuyordum. Telefonu aldığımda arayan kişiye baktım. Seungmin'di. Bi an yüzümde anlamsız bir sırıtma belirdi. Neden oldu bilmiyorum ama bende farkına sonradan vardım.
Telefonu açıp kulağıma götürdüğümde direk Seung konuşmaya başlamıştı.
📞📱
" Han, Felix'i aradım ama ulaşamadım. Yanındaysa onu alıp evime gelir misiniz? Size anlatmam gereken şeyler var."
" Han? Orda mısın?"
"Han?"
Sırıtarak telefonu kapattığımda hemen ayaklandım. Tabi bir anda ayağa kalktığımda için ufak çaplı bir göz kararması yaşadım. Toparlandığımda hızlıca telefonumu alıp, evden kimseye haber vermeden çıktım.
Şu an motor kullanacak halde olmadığım için bir taksi çevirip Seung'un evine ilerlemeye başladım. Yüksek ihtimalle hiç bir şey anlamadığı için hala evde olduğunu düşünüyorum.
5-10 dakika sonra evine vardığımda sakince kapısının önüne geldim. Zile basmadım. Kapıyı yavaşça bir kaç kere tıkladım. Ufak göz deliğini tek parmağımla kapayıp gelmesini bekledim. İçeriden adım sesleri geldiğinde duruşumu düzeltip, hazır olda bekledim.
3. Kişi ağzından
Seung hiç düşünmeden kapıyı açmıştı. Gördüğü manzara onu dehşete düşürürken Chan sırıtıyordu. Seung kapıyı hızlıca kapatmaya yeltendiğinde Chan kapının arasına ayağını koyup kapatmasını engelledi. Seung ne kadar zorlasada diğer genç acısını düşünmeden kapıya sertçe bir omuz attı.
Seung yere düştüğünde Chan başında nefes nefese dikiliyordu. Bi anda eğilip Seung'un iki yakasından tutup onu kaldırdı. Hatta o kadar çok kaldırdı ki nerdeyse Seung'un ayakları yerden kesiliyordu. Chan ayağıyla kapıyı sertçe kapattığında elinde olan genci sertçe kapıya doğru savurdu.
Savrulan genç dengesini korumaya çalışırken bi anda kasıklarına gelen bir tekmeyle kendini iki büklüm yerde buldu. Ufak ufak acıdan inlerken Chan bağırmaya başladı.
" SANA İYİ NİYET YARAMIYOR!! BEN AMAN ÜŞÜMESİN, AMAN AÇ KALMASIN DIYE UGRAŞAYIM. KARSILIGINI BÖYLE AL!! OLDU MU HE!?! MURADINA ERDIN MI!?!"
Seungmin yerde gözleri dolmuş bir şekilde kıvranırken Chan onu tekrardan tuttu ve ayağa kaldırdı.
" Sana dayak yaramıyor! Ben sana ne yapacağımı çok iyi bilirim! Sakın ha sesini çıkarayım deme, sana yemin ederim insan içindeyiz demem gebertirim seni! DUYDUN MU BENI!!"
Seung'un gözlerinden firar eden yaşlar eşliğinde kafasını salladığında Chan onu çenesinden tutup bastıra bastıra yaşlarını sildi. Kolunu bırakmadan kapıyı açtı ve onu evden çıkardı. Ana caddeye yani taksinin daha sık geçtiği yere indiler. Chan bir taksi çevirdiğinde hala Seung'un kolunu bırakmıyordu.
Taksiye bindiklerinde ise Chan Seung'un elini sertçe tutmuştu. Nerdeyse bırakmamaya yemin etmiş gibi. Seung bi zaman sonra acıya alışsada arada kıpırdandığında daha da sıkılan eli yüzünden nerdeyse dudakları kanayacak şekilde dişliyordu.
Chan taksinin parasını ödedikten sonra arabadan indiler. Geldikleri yere Seung ufak bir göz gezdirmişti. Buraya daha önce hiç gelmemişti. Burası Minho'nun eviydi. Chan onun evinde daha çok alet ve ekipman olduğu için Seung'u buraya getirmişti.
Chan Seung'un yürümesi için kolundan çektiğinde Seung zorluk çıkarmadan ilerledi. Chan'ın telefonu çalıyordu ama açmıyordu. Chan ne zaman sinirli veya kafası dolu olsa telefonu çalsa bile açmazdı. Seungmin bunu bildiği için derince yutkundu. Kendi içinden her zaman dediği o şeyi söyledi.
" Ben...bittim..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorbam [Chanmin]
Fanfiction{DÜZENLENİYOR} "Oyuncağımın izinsiz alınmasından hoşlanmam."