Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Siyah önü dekolteli bir elbise giymiştim, saçlarım kısa olduğu için düzleştirmiş, kıyafetime uygunsa makyaj yapmıştım. Parfüm sıkarak uzun aynadan kendime baktım.
Berbat olan hayatım daha fazla berbatlaşmadan günü bitirmek istiyordum, eve bir misafir geliyordu. Açıkçası mafya olduğundan bile şüphe duymuştum. Çünkü bana göre evde var olan herkes deliydi ve artık ben de buna dahildim.
Çalınan kapıyla gözlerimi oraya çevirdim, siyah saçlı kız bana bakıp gülümsedi. Aşağı inmem gerektiği mesajıydı bu. Başımı sallayıp kıza karşılık verdim.
Kız odadan çıktıktan sonra bende çıkıp masanın etrafında duran sandalyeye oturdum. Şimdi Asaf'ı ve misafirleri bekleme zamanıydı.
Ben duştayken Asaf'ın, *bir süre yokum, Bade'ye iyi bak* , deyişini duymuştum. O an sessizlik olduğu için Asaf beni merak etmiş ve hızlıca banyoya girmişti.
Ben ise o an ki şaşkınlığımla sadece hıçkırık tutan dudaklarımı kapatabilmiştim. Tabi maske takan Asaf'ın büyük gülüşünü buna rağmen görebilmiştim.
"Asaf, senin evinde ilk kez ağırlanıyorum."
Kapının oradan gelen ses ile başımı o yöne çevirdim. Asaf bana bakarken bir anda büyük olan göğüssü kalktı. Bu beni böyle gördüğünden mi yoksa heyecanından kaynaklı mıydı, bilemiyorum...
"Ne demek Akif Bey." Bakışları yanında ki Akif Beye kayarken, kaşlarını çattı ve bakışlarını sadece bana yöneltti. Onu izlerken sadece yutkunabildim.
Her yerde bana olan ilgisini itinayla belli ediyordu, onlardan biriside şu an ki bana olan bakışlarıydı.
"Bade." Aldığım nefesi tüm vücudumda hissederken o elini belime sarmalamıştı bile. Benim gibi kalp atışları hızlı atıyordu, bakışlarım onun gözlerime odaklanırken maskenin altından gülümsedi ve yanağıma yaklaştı. Ve kulaklarıma bir ritim edasıyla fısıldadı.
"Sakin ol küçükhanım, sadece rol yapacağız. Ama unutma, ben seni seviyorum ve bu yalan değil."
Sesi kulaklarımda tüğ gibi hafiflerken uzaklaştığında gözlerimiz kesişti. Var olmadığını düşündüğüm dilimi tekrardan yuttum ve sadece başımı sallayabildim.
Kendisini çeki düzen vererek bana baktı ve oturacağım yeri çekip, oturmamı sağladı. Sağ tarafıma geçerek o da oturdu.
"Gerçekten güzel bir tarzın varmış Aslanım." Adam bizi izlerken karşımızda ki sandalyeye oturmuştu bile. "Ne demek Akif Bey."
Önerilen hikayeler
Bunları da beğenebilirsiniz
Yemekler önümüze geldiğinde yüzümde zorla benimsediğim gülümsemeyi yaptım. Bunu içten mi yoksa Asaf'tan kaynaklı doğan mutluluktan mı yaptığımı anlayamamıştım.
Bu aralar fazlasıyla kafam karışıktı, bu düşünceme tezat uzun bir nefes verdim.
Akif Bey, önünde duran çorbayı yemeye koyuldu. Bense onu izlemeye. Asaf'ın büyük bedenini hissetmek istemiyordum, çünkü.
Akif Beye dönersem, eli yaşlarının başında birisiydi, dudaklarının altında olan tek tük sakalları ve saçlarının çoğu beyazlamıştı. Heybetli bir vücudu ve buna uygun bir ses tonu vardı. Yolda görsem korkar mıydım, kesinlikle evet.
Yenilen yemekler sessizce yenildi, Asaf hiç bir şey yememişti her zaman ki gibi bense sadece bir kaç kaşık çorbayı ekmekle yemiştim. Ağlamaktan acıyan göz kapaklarım fazla ağrıdı için yere odaklanabilmiştim.
Asaf şu an olduğu gibi sessizliğime daha da sinirlendi, arada bir bana bakarken ki bakışlarından ve hırıltılardan anlamıştım bunu.
"O zaman asıl meseleye odaklanalım. " Akif Bey koltuğa geçerken bende ayağa kalktım ve benden hızlı giden Asaf'ın yanına oturdum.
"Demek evleneceksiniz." Bakışları bir bana bir Asaf'a kayarken şaşkınlığım daha da arttı. Cevap vermek için dudaklarımı aralarken, konuya Asaf girdi. "Evet Akif Bey." Asaf'ın bakışlarını bana kayarken umursamayıp gözlerimi devirdim.
Bu nasıl bir yalandı?
Beni bu cehennemde yaşatırken böylesine bir yalana dahil olmamı bekliyordu, trajedi komik bir olaydı gerçekten!
Asaf elimi tuttuğunda gözlerimi çevirebildiğim kadar başka yöne çevirdim. Soğuyan ellerimi ısıtmak için tutmuştu. Ya da ben buna böyle inanmak istiyordum..
"Hanım kızımız utanıyor, evlenince daha güzel yuva kurarsınız. Ne zaman evlilik Asaf Bey?"
Akif Bey çayını yudumlarken bakışlarından ki şaşkınlık ve mutluluğu bir arada görebilmiştim. Ama aynı şey bende geçerli değildi. Yavaşça yanımda duran Asafa kaydı, gözlerim.
Koyu kahve gözleri Akif Beyden çekip beni bulduğunda içimde var olan üzgünlüğü mü hisseti. Böyle bir yalana dahil olmak istemediğimi o da biliyordu. Ama devam ettirmek işine geliyordu.
"Bir ay sonra, Akif Bey." Bana hala bakarken söylemişti bu cümleyi.
Akif Bey başını salarken açmaya korktuğum dudaklarımı kapattım ve sadece içimde var olan sessizliğe odaklandım.
Bir kelime dahi etmek istemiyordum. Zar zor gülüşlerimi Akif Beye yollayabildim ve günün hızlıca bitmesini, bu saçma muhabbeti daha fazla duymamayı diledim.
Akif Bey gecenin sonunda, korumalarıyla evden çıkarken onu takip etmiş ve gülümsemiştim. Tatlı ve naif bir insandı, konuşmasında beliren tezlikten anlayabilmiştim bunu.
Arabaya binmeden son defa bana baktı. "İnşallah güzel evlat sahip olursunuz Küçük hanım." Başımı sallayarak karşılık verdim.
"Umarım Akif Bey, iyi akşamlar." Akif Bey bir bana bir de Asafa baktıktan sonra gülümsedi. "İyi akşamlar hanım kızım."
Arabanın gitmesini Asaf ben ve hizmetçiler ile beraber bekledik. Günün saçmalığından kurtulmak ve iki dakika önce dediği konuyu kafamdan atmak istiyordum.
Bunu çözümü bende genellikle uyumak oluyordu. Uyurken hiç bir şey düşünemiyorum çünkü.
Soğuyan hava bende hiç bir etki etmedi. Hatta soğuk bakan gözlerim bile hızlanan karda ıslanmadı. Herkes eve teker teker girmiş ben ise önümde beliren boşluğa baka kalmıştım, yanımda itinayla gitmeyen Asaf, arkamda ellerini bağdaş yapmış beni izliyordu.
Şaşkın bakıyor muydu emin değilim, ama deli olduğumu kesinlikle düşünüyordu.
"Ben bazı şeyleri düşündüm," dedi bana eğilirken. Sırtım kaplayan üst vücuduyla sakin kalmaya çalıştım, kalp atışlarımı fark edebilirdi ve benim en son isteyeceğim şeydi buydu sanırsam.
"Seninle alakalı şeyler, güzelim." Gözlerim ormanda ki uzun ağaçlara kayarken duymamış gibi yaptım. Bu hareketime fazlasıyla inanmazdı, zeki bir adamdı Asaf.
"Bir aile kurmak gibi, mesela." Bu lafıyla artan kalp atışlarımı sakin tutmaya çalıştım. Büyük bedenini hissedebiliyordum. Aynı şekilde o da benim bedenimi hissediyordu.
Ona karşı duygularımı öğrenmemesi gerekirdi. Küçük bir kırıntı olsa dahi. Cehenneminde yaşayan bir kız olarak aşık olmamam lazımdı ona.
Saçlarıma doğru yaklaştı ve büyük elleri bedenimi sarmaladı. Benim gibi ansızın yere oturmuş arkamda durmuştu. Nefes alış verişi bedenimde ufak sıcaklıklar bırakırken o bu duruma gülümsedi ve bana daha yaslandı ve vücudumun yüzde yetmişini kendi büyük cüsesiyle kaplamıştı.
Başımı onun göğsüne yasladım. Sıcak bir bedeni vardı, kaslı vücudu kendimi güvende hissetmemi sağlıyordu aynı şu an olduğu gibi. Ona bu özelliklerden kaynaklı aşık olmamam gerekirdi!
Gözlerimi ağaç olmayan boş alana çevirdim. Bu zamanlarda yani Asaf'la yakın olduğum zamanlarda içimde bir kavga oluşuyordu.
Asaf'ı yenmek istiyordum, bunun çözümü ise ona aşık olmamamdı.
Gözlerimi kapattım, beni izlediğini tahmin ediyordum, böyle durarak acıyan bedenim daha rahat olmuştu. Ve bu duruma tekrar sinirlenip dudaklarımı ısırdım.