Sabah erkenden kalkıp giyindi yine üzerini. Geçmis günlere göre daha istekli ve enerjikti son zamanlarda. Bunu her gün Jaemin ile yediği yemeğe, onunla geçirdiği vakte bağlıyordu. Gülüşü güzel çocuk... sınıfta kimse onun varlığını farkt etmezken o Jeno ile ilgileniyoru.
Jeno onu düşünerek çıktı evinden ve okulun yolunu tuttu sevdigi şarkıyı mırıldanarak. Sınıfa girdiğinde ise gözleri onu aradı, gülümsemesini sağlayan çocuğu, Jaemin'i. O yoktu ama. Gelmemiş miydi bugün okula yoksa? Sınıf kapısında dikilmiş öylece sınıftan içeri bakarken tebessümü soldu. Neredeydi o? Hasta mı olmuştu acaba? Onun için endişelenmekten alıkoyamadı kendini.
Mutsuzca geçip yerine oturdu ve beklemeye başladı. Dersin başlamasının üzerinden 20 dakika geçtiği halde o hala yoktu. Gözleri okul bahçesi ile sınıf kapısı arasında turlamaya devam etti yine de. Geleceğini düşünüyordu çünkü. Gelecek ve yine birlikte yemek yiyeceklerdi.
Dakikalar geçtikçe Jeno onun geleceğine dair olan inancını kaybetmeye başlamıştı ve en sonunda başını sıraya yaslayarak yumdu gözlerini.
Saat 12.30 öğlen yemeği vakti. Bir el Jeno'nun başının üzerinde ve başını okşuyor, yüzüne düşen saçları tek tek ayırıyordu. Ardından yanağına bir buse bıraktı ve Jeno bunu hissetmiş olacak ki gözlerini araladı. O buradaydı. Kocaman gülümsemesiyle ona bakıyordu. Gözleri parlıyordu yine.
"Günaydın, Jeno" dedi hoş bir tınıyla. Jeno başını kaldırıp gülümsedi ona. "bize yemek getirdim." Yanında duran çantadan tek tek yiyecekleri çıkarıp masaya dizdi ve birlikte yediler bir kez daha.
Jeno bu sefer onunla konuşmak istemişti ve bu yüzden yemeğin bitmesini bekledi. Yemeğin sonunda ise şekerlemeler uzattı Jaemin ve her zamanki gibi ona gülümseyip yemeği beğenip beğenmediği hakkında soru sordu. Biraz bekledi Jeno ardından da kocaman bir nefes alıp "çok güzeldi" dedi sabit bir tonla. Sesi titrememişti. Oysa o titreyeceğini düşünmüştü. Buna karşılık Jaemin de "teşekkür ederim" dedi. Başını yana yatırıp tekrar gülümsedi "benimle konuşman hoşuma gitti."
Uzun zaman sonra ilk defa birileriyle konuşmuştu Jeno. Bunu neden yaptığını bilmiyordu ama ona iyi hissettirmişti. Neredeyse unutmak üzere olduğu sesini hatırlatmıştı ona.
Jaemin'in sıradaki tabakları birer birer kaldırmasını izledi. Kaldırdıktan sonra ise Jaemin sırasına geçmiş Jeno ise başını ona doğru döndürüp kollarına yerleştirdi ve onun güzel yüzünü izlerken uyuyakaldı.
°°°
Nasıl gidiyor sizce?
Ne olduğu/olacağı hakkında bir fikriniz var mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i need somebody ☆ nomin
Short Story"kimse yok" dedi "zaten hiçbir zaman kimse olmamıştı."