24.bölüm senin için

19 6 0
                                    

Hayat bir oyundu ve ben o onun bir parçasıydım insan nasıl küçüklüğünden nefret ederdi ben ederdim arkamdan bir hırıltı duyduğumda yavaşca arkamı döndüm karşımda o vardı çocukluğumdan nefret etmeme sebep olan adam.

"bu işi bu gün bitirelim" oğuz güldüğünde konuşmaya başladı "senden neden nefret ediyorum biliyormusun" kafamı salafığımda nefret ile konuşmaya başladı sen annemi öldürdün belkide hayatının en büyük pişmanlığını yaptın ama beni yalnız bıraktın"  "yalnız bırakmakmı o zaman annemi neden dövdünüz neden çocukluğumu mahv ettiniz?"

"annem seni doğurduğunda seni gördüm içimi öyle bir nefret kapladı ki ölmeni istedim oracıkta ölmeni istedim" hangi insan küçücük bir bebeğin ölmesini isterdi ki "neden" diye mırıldandım "o kadın seni öylece öpüp kollarında sarmalamıştı imrendim."

"iyi bir insan olabilirdin" kafasını iki yana saladığında elimdeki silahı ona doğrulttum "bu gün o kadının öldüğü gün seninde  onun gibi ölmen dileğiyle" dedi ve silahı sıktı kafamı yana eğdiğimde kurşun kulağımın Dibinden geçmişti.

lidya diye bağıran bir ses duyduğumda kapıya doğru döndüm Yekta bana endişeli bir şekilde bakıyordu gülümsedim ve oğuza güçlü bir tekme savurdum dengesini kaybedip yere düştüğünde silahımı kaldırıp karnına sıktım acı bir şekilde inledi

"Niye geldin" diye fısıldadım  "senin için senin için geldim lidya" "gelmene gerek yoktu Yekta git ve bir daha geri gelme" bir anda oğuz acı ile konuştu "ne kadar dramatik neredeyse ağlayacağım."

hafifce güldü "oyunumu beyendinmi lidya" ne oyunu diye düşünmeye başladım "ne oyunu?" "yektayı tehtit ettirdim ve seninle ayırmaya zorladım nasıl beyendinmi" "çok beyendim orospu çocuğu" bacak arasına tekme attığımda acıyla inledi yektaya baktığımda bana dolu gözler ile baktığını gördüm kafam ile kapıyı işaret ettiğimde kapıya doğru yürüyüp kapıdan çıktık yektanın cebinden çakmağı aldığımda odayı yakmaya başladım.

saniyeler içinde oda alev almıştı kapıyı gilitleyip çıktığımda yektanın elinden tuttum evden çıktığımızda yektanın arabasının önüne geldik "özür dilerim lidya" elimi uzatıp Yektanın yanağını tuttum.

"içinde bir iş olduğunu önceden anlamıştım zaten onun için sakin davrandım" "lidya ben ben özür dilerim seni çok üzdüm hayal kırıklığına uğrattım ama yemin ederim hepsi herşey senin içindi.

eğer yapmassam sen sen ölecektin" acı çekerek konuşuyordu "o yanımda gördüğün kız oğuzun kız kardeşi zorundaydım eğer yapmassam evinde bomba vardı onu patlatacaklardı" ona sarıldığımda o da bana sarıldı "hadi gel birazdan burası patlayabilir gitmeliyiz" arabaya geçtiğimizde Yekta arabayı sürdü evine geldiğimizde arabadan inip evin içine girdik üstümde davetteki elbisem olduğu için onları bir çırpıda çıkarıp yere attım.

ayakabularımıda aynı şekilde çıkarıp yere attığım sırada içeri Yekta girdi "l-idya giymen için kıyafet getirmiştim"

"Gerek yok" dedim ve yaktanın odasına çıkıp yatağına yattım. içeri benimle birlikte Yekta girdi yanıma yatağa oturduğu sırada elini yanağıma getirip okşadı "uyayacakmısın?" kafamı iki yana salladığım sırada yataktan doğruldum ve yektanın kucağına çıktım.

beni şaşkınlıkla izleyen yektanın dudağına küçük bir buse kondurdum Yekta karşılık olarak beni öptüğünde kendimi ona daha çok sardım ellerini belime yerleştirip beni yatağa yatırdığında tüm gece dudakları dudaklarıma teni tenime ve nefesi nefesime karışmıştı.

ölüm arafıKde žijí příběhy. Začni objevovat