11. Bölüm

58 6 0
                                    

Bölüm şarkıları: Pinhani - Beni Sen İnandır , The Cardigans - lovefool , The Neighbourhood - Reflections

Arkadaşlar şöyle kısa bir duyuru da yapayım bu kitabın çoğu kurgudan ibarettir nedenini bilmediğim bir şekilde gerçek sanan olmuşta... Bazı kısımlar gerçekten yaşandı fakat çoğu kısım kurgudan ibarettir.

Keyifli okumalar! ♡

🪷

Sarı ve mavinin arasına konumlanmış küçük ahşap evleri süsleyen kırmızı zambakların arasından yavaş yavaş geçerek dolaşıyordum. Güneş kafamın üzerinde tüm sıcaklığıyla tenimi yakıyordu. Hoş bir sıcaklıkla esen rüzgar saçlarımı dalgalandırıyor etrafımda olan çiçeklerin kokusunu burnuma kadar getiriyordu. Belime kadar uzanan saçlarımı bileğimdeki mavi fular ile tepeden sıkıca at kuyruğu yaptım. Elimdeki suyu kana kana içerken telefonumun melodisini duydum. Şişeyi kapatıp çantama koydum ve telefonumu alıp kulağıma yasladım.

" Neredesin?" Dedi koralp açar açmaz. Kafamı kaldırıp yanımda gökdelen gibi duran şirkete baktım.

" Geldim bile şirketin önündeyim." Dedim heyecanla. Koralp bir şeyler söyleyerek telefonu kapattığında ekrana bakakalmıştım çünkü suratıma kapatmıştı. Bunu yadırgasam da bir şey demeden içeri girmek için adımlarımı hızlandırdığımda kapı önünde gördüğüm güvenliğe tebessüm ettim. Kapıya 4 - 5 adım uzaktayken içeriden hızlı adımlarla dışarıya çıkan kişiyi görmemle yüzüme gülümseme yerleşti.

" Yok artık!" Dedim bana doğru gelen koralp'e bakarak. Koralp kocaman gülümserken kollarını bana doğru uzattı ve belimden tutarak beni havaya kaldırdı. Burnunu saçlarımın arasına yaslarken beni kendi etrafımda döndürdü ve sımsıkı sarıldığında kollarımı boynuna dolayıp sarılmasına aynı şekilde karşılık verdim. " Kapılarda mı karşılanıyorum koralp bey? Her yeni çalışanınızı böyle mi karşılarsınız?" Dedim gülerek, sonlara doğru imayla konuşmuştum. Koralp beni yere indirdi fakat ellerini belimden çekmedi. Göz göze geldiğimizde gülümsemesi büyüdü.

" Saatlerdir yollarını gözlüyorum biraz daha gelmeseydin Ferhat gibi dağları delecektim kapılarda karşılamamı yadırgadın sen?" Dedi koralp gülümseyerek. Şuh bir kahkaha atarken kafam geriye düşmüştü. Koralp'in dudaklarını boynumda hissettiğimde bakışlarımı şirkete çevirdim daha sonra koralp'e baktım.

" Şirketteyiz ve sen benim patronumsun şu hallere bak!" Dedim hayretle. Ellerimi boynundan çektim ve belimdeki ellerini itekleyip kendime çeki düzen verdim. Az biraz ciddiyet ya! Boğazımı temizledim ve ciddi bir ifadeyle yüzüne baktım. " Sizi ciddiyete davet ediyorum koralp bey artık içeri girip işim hakkında bilgiler almak zorundayım." Dedim. Koralp kaşlarını havaya kaldırmış bana bakarken ben yanından geçtim ve içeri girdim. İçeri girer girmez kapıya yakın duran kişilerin bakışları beni bulduğunda duraksadım. Daha sonra bana bakan kişilerin sayısı çoğaldığında hafiften gerilmiştim. İçeriye İngiltere prensesi girdi sanki! Üzerimdeki bakışları umursamadan kendimden emin adımlarımla merdivenlere yöneldim.

Zamanı Dolmuş Kelebek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin