nefes aldığımı hissettir bana.

863 71 93
                                    

Make me feel like I am breathing,
feel like I am human.
.
.

medyadaki videoyu bu bölüm için hazırladım, dinlemenizi tavsiye ederim :)

.
.

21 Haziran 2022

Zehra'dan

Hande'yi hastaneye getirmemizin üzerinden saatler geçmiş, gün ağarmıș, İlkin'in haber vermesi üzerine herkes koridorda oturmuş doktordan bir haber bekliyordu. Birkaç saatin ardından gelebileceğimizi söyleyip bizi Hande'nin odasındaki koridora aldılar. Odaya ait olan geniş camın ardında öylece yatan Hande'yi izliyordum.

Nabzı birkaç kez daha ciddi derecede düştüğünden parmağına bir alet ve göğsüne kablolar takılmış, ekrandaki çizgilerle nabzı kontrol ediliyordu. Kalbinin durma seviyesine geldiğini öğrendiğimde canımdan can gitmişti resmen, gözlerimi ayıramıyordum o yeşil çizgilerden.

Elif'in elindeki kahveyi bana uzatıp yanıma oturmasıyla dağıldı dikkatim.

"Yok canım, hiç almıyor midem sağol."

"Yapma böyle Zehra, gözaltların mosmor olmuş. Birazdan konuşuruz doktorla, endişelenme artık."

bir iç çekip aldım elinden bardağı, zoraki yudumladım.

"Nasıl başardın? İlkin'le yani, nasıl üstesinden geldiniz?"

sadece bundan sonra ne yapmam gerektiği vardı aklımda, böyle birini hayatınızda tutmamanız gerekirdi normalde. ama o Hande'ydi, kıyamazdı ki insan.

"Vazgeçmedim İlkin'den. Kırk kere düştü kırk kere kaldırdım. Yine olsa yine yaparım, ikimiz de umudumuzu kesmedik birbirimizden."

bir kolunu omzuma sarıp sıvazladı destek verircesine.

"Ama Hande doğduğu gün vazgeçmiş her şeyden resmen, ya beni kabul etmezse?"

"Ben sana şunu yap, bunu yapma diyemem Zehra, haddim değil. Ancak ben ne yaptığımı, verdiğim kararı söyledim sana. Haklısın, Hande zor biri ama denemeye değmez mi sence?"

dolu gözlerimle ona baktım sadece, ağlamaya bile halim kalmamıştı artık. koridorun başından yanımıza doğru gelen doktorla hepimiz ayaklandık, bekletmeden açıkladı doktor.

"Birden fazla maddeyi aynı anda kullanmış, kalbinin hala atıyor olması bile mucize. 1 hafta kadar gözetim altında tutulacak, arınması gerek. Ardından rehabilitasyon merkezine gönderilecek, istese de istemese de prosedür bu. Uyandığı zaman girebilirsiniz, teker teker. Geçmiş olsun."

bir şey dememize fırsat vermeden durumu özet geçip gitti direkt. sıkıntılı bir iç çekip yerime geri döndüm, beklemekten başka şansım yoktu, yeniden. doktorun gittiği koridordan beyaz önlüklü adamı görünce elinde birkaç sandviçle koşa koşa yanımıza geldi İlkin.

"Bir şey dedi mi doktor? Durumu neymiş?"

elindekileri yan tarafımızda yarı oturur pozisyonda duran Tuğba ve Cansu'ya verirken sordu. Ebrar'la Ayça onlardan önce gelip bekledikleri için uykularına yenik düşmüş, birbirlerine dayanmış uyuyorlardı.

"Bir hafta hastanede kalacak, sonra da rehabilitasyon merkezine gönderilecek dedi. Uyandıktan sonra görebilirmișiz."

elindeki sandviçe kitlenmiş kalmış bir halde, üzgün bir ses tonuyla konuştu Cansu. çok etkilenmişti Hande'nin kalbinin neredeyse duyduğunu öğrenince. Tuğba'nın telkinleriyle yatıştı biraz, endişelenmiști epey.

"Hay sikeyim ya. Bıkmadın Hande, o siktiğimin rehabilitasyonuna girmekten bıkmadın."

sinirliydi İlkin, haklı olarak. saatlerdir bekliyor, üzülüyor, ağlıyor, zaman zaman stresi sinire dönüşüyordu. Elif kalkıp İlkin'in yanına oturdu, başını göğsüne yaslayıp sakin olması gerektiğini söyledi.

papatyalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin