Mor

1 0 0
                                    


      Bir varmış on yokmuş. Tanrıların unuttuğu kaybolmuş bir çocuk varmış. Herkesten kendini soyutlamış bir kalem ve bir kulaklığa doyar olmuş. Açlık ve yorgunluğu iblisler tarafından çalınmış. İnancı kaybetmeye yakın. Ama hala her şey için hala çabalıyormuş. Ayrıca tavuk pilavı çok severmiş.


Çocuk:Umutla tanrıya bak çizdirsin şu hududuBahşedilen şu mutluluk bardağım da dururdu


Bir akşam bir mesaj, sanki kapkaranlık bir yolda fener yakan şaman gibi görünmüştü bu çocuğa. Daha fazla düşünmeye ve affallamaya başlamıştı. İlk zamanlar yine aynı tavır tabi derdi büyük, yorgun. Ama o kadar mutluydu ki gülmesini mesajlarından bile anlayabilirdiniz. Çocuk biraz garipsemişti. Onun diyarın da olağan bir durum değildi. Affallamak şaşkınlığa evrilmişti onun için. Ama çocuk onun içinde bir şeylerin kırgın ve yorgun olduğunu biliyordu. Süveyda dolu bir kadındı. Çok gülen herkesin içinde her zaman kemirgen bir böcek vardır.  Acaba yok etme ihtimali var mıydı bu çocuğun bunları. Kemirgeni durdurabilir miydi ?Çocuk ise yorgun da olsa bitkin de olsa onu mutlu etmek istiyordu.  Kemirgensiz bir mutluluk vermek istiyordu. Karşılık beklemeden hayaline koşarken. Bakalım başarabilecek mi. Bu kadına şaman olabilecek mi. Yoksa feneri mi söndürecek.


"Gözünden düşen her şey kadar nane kokusu getir."









BURUKWhere stories live. Discover now