Yolun yanındaki ağaçlardan topladığım son çileği de ağzıma atacakken, yanımda yürüyen Dahyun bir anda elimden almıştı. Ters bir bakış atıp geri almaya çalışacaktım ama çoktan yemişti bile.
''Ya! Kendi çileğin yok mu?!'' Diye bağırdığımda sesim koca ormanda yankılanmıştı. Ben de bu kadar bağırabildiğime şaşırsam da aklım hala Dahyun'un çaldığı çileğimdeydi. O meyveye aşık olduğumu bile bile elimden almıştı.
''Sakin ol be, alt tarafı bir çilek.''
Ayağımın tersiyle bacağına sert bir tekme atıp o bacağını tutarken koşmaya başlamıştım. İntikamımı almıştım ama biraz daha yanında durursam o tekme yüzünden beni boğabilirdi.
Patika yolun başına gelince tam da orada bıraktığımız bisikletlerimiz orada duruyordu. Yürümek istemiştik ve onları bir kenarda bağlamıştık. Kendiminkine atlayıp eve doğru sürmeye başlamıştım.
Sıcak esen rüzgarın, saçlarımın arasından geçmesine izin vererek keyfini çıkartıyordum güneşli günün.
Yoldan geçen tanıdıklara selam vere vere gelmiştim eve. Çok büyük bir köyümüz yoktu o yüzden tanımadığım kimse de yoktu normal olarak.
Bisikletimi evimizin bahçesine koyup içeri koşmuştum. İçeride mutfakta bir şeylerle uğraşan büyükannemin yanına gitmiştim.
''Ben geldim!'' Yanına koşup yanağına bir öpücük kondurmuştum. Gülen yüzüyle bana döndü.
''Hoş geldin güzelim. Yemek yapıyordum ben de.''
Tezgahtaki fazla malzemeleri ve ocaktaki en az sekiz kişilik olan pişen eti gördüğümde kaşlarım çatılmıştı. Alt tarafı üç kişiydik ve bu kadarı fazlaydı.
O, kestiği domatesleri boş olan diğer tavaya koyarken, ''Büyükanne, bu kadar yemek kimin için?'' diye sormuştum.
''Akşama Minju teyzenin torunları ve tanıdıkları gelecek. Biliyorsun o yemek yapamıyor çok fazla, ben de davet ettim onları.''
Anladığımı belirten mırıltılar çıkardığımda dışarıdan gelen bağırma sesiyle ikimiz de irkilmiştik.
''Son Chaeyoung!''
Büyükannem bağıranın Dahyun olduğunu anlamıştı ve 'yine ne yaptın?' bakışlarından biriyle bakmıştı bana. Omuzlarımı silkip masum masum odama koşuşturmuştum.
Ben kapıyı kapatalı çok olmamışken kapıyı kırar gibi Dahyun girmişti içeriye.
''Kırma kapıyı, öküz!'' Diye cırladığımda üzerime yürümeye başlamıştı.
''O attığın tekmenin hesabını soracağım sana, gel buraya.''
Elimle dur işareti yapıp yatakta doğrulmuştum. Ona yan bir sırıtış attım.
''Eğer bir adım daha yaklaşırsan büyükanneme, meyve toplamaya gidiyorum deyip o bahaneyle Momo'yla gizli gizli buluştuğunu söylerim. Uzaklaş.''
Ettiğim tehditle yüzünün rengi değişmişti. Kızardığını görünce zafer bakışları atmıştım ona. Kaybettiğini kabul eder gibi geri geri kendi yatağına doğru yürümüştü.
-
Bir saattir odamda telefonumla falan uğraşıyordum. Dahyun'un internetini harcamıştım çünkü ettiğim tehdide karşı hiç bir savunması yoktu.
''Chaeyoung! Gelir misin kızım?''
Büyükannemin sesini duyar duymaz yatağımdan zıpladım. Mutfakta veya salonda yoktu bu yüzden bahçeye çıkmıştım, tahmin ettiğim gibi oradaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
richy, michaeng
Fanfiction"Hayatımız bir tiyatroysa, bize de oynamak düşer." cr: mousevypovs