9

182 16 14
                                    

Jungkook banka çıkışı hızlıca Lisan'nın evine giderek kolundan sıkıca tuttu.

"Benim ile yurt dışına geleceksin Lisa." Lisa bakışlarını kaçırarak başını önüne eğdi bir kaç saniye. H-hope'den hoşlanıyordu, Jungkook ile gelmek istemiyordu.

"Hayır ben senin ile hiçbir yere gelmeyeceğim Jungkook."

Jungkook, Lisa'ya sabırsızca bakarak elinde sıkıca tuttuğu valizi yere bıraktı.

"Seni bırakamam Lisa. Bir kaç saate hazır ol dışarıda halledeceğim işleri bitirip gideceğiz Koreden."

Jungkook valizi alıp tam gidecek iken, duyduğu ses ile adımlarını durdurdu.

"Senin ile hiçbir yere gelemem Jungkook ben... H-hope'den hoşlanıyorum."

Jungkook omuzunun üzerinden Lisa'ya kısa bir bakış atarak başını salladı ve oradan hızlıca uzaklaştı. Arabasına binerken, aklında gezen can sıkıcı sorular ile sinirle kornaya bastı.

"Lisa seni asla kimseye vermeyeceğim şu sikik işleri bitirir bitirmez gideceğiz."

Akıl hastanesinin önünde durunca hızla araçtan indi Jungkook. Jimin'i direk karşıdaki bankta oturur halde görünce kaşlarını çattı.

Jimin hızla ayağa kalkarak adımlarını Jungkook'a doğru yönlendirdiğinde, Jungkook tepkisizce sarı saçlı bedeni süzüyordu.

"Sen neden hep aynı şeyi giyiniyorsun?"

Jimin başını olumsuz anlamda sallayarak bakışlarını etrafta gezdirdi.

"Babam nerede?" Sessizlik... Jimin kuşkulanarak başını önüne eğdi.

"Beni buradamı bırakacaksın yani? Hani çıkaracaktın?"

"Kes!" Jungkook sinir ile elini kaldırarak başını olumsuz anlamda salladı. Jimin ile uzun uzun konuşamazdı.

"Bu gece ülkeyi terk etmem gerekiyor sarı! Senin ile uğraşamam artık." Jimin sessiz kalsada içindeki hayal kırıklığı ve kırılmışlığı ile başını olumlu anlamdan salladı. Jungkook denen adamdan bir şey bekleyemezdi ki.

"Git buradan öyleyse." Jungkook saniyelerce önündeki ağlamaklı olan küçük bedeni süzerek başını salladı.

Jimin Jungkook'un arkasından bakmadan binaya doğru ilerledi. Küçük beyaz odanın içinde göz yaşlarını akıtırken, duyduğu uğultulu sesler ile başını dizlerinin üzerinden kaldırdı.

"Zulaaa, kulaaa, molaaa..." Deliler hastanesinde oluğu gerçeği ile başını tekrardan dizlerinin üzerine yasladı. Her gece gördüğü kâbuslar ile yüzünü buruşturdu.

Koşuyordu ve arkasından gelen adım sesleri... Kimdi o silüet? Gözleri evet, yakından tanıdık geliyordu ama o arazide koştuğu kâbus aklından çıkmıyordu.

"Jimin baksana bu yemeye bayılacaksın!" Jimin yere koyulan tepsiye bakarak başını salladı. Gördüğü kâbus kadar berbat görünüyordu.

"Git şimdi buradan." Orta yaşlardaki kadın başını sallayarak odadan çıkarken, Jimin tepsideki yemeğini camdan dışarıyı fırlattı.

Kapananmaya yüz tutmuş gözlerini yumdu. Yatağına uzanmak yerine kendisini çokta soğuk sayılmayacak parkeye yasladı.

Gözleri kapanırken tek dileği tanrıdan o kâbusu bir kere daha görmemek oldu.

...

Jungkook kafasını kurcalayan düşünceler ile valizini bagaja koydu. Park Jimin denen sarı saçlı çocuk ona yardım edemezdi ama onu kullana bilirdi.

Şoför koltuğuna oturarak alnını direksiyona yasladı. Annesi umrunda değildi evet, o kadın umrunda değildi. Lisa'nın o güzel yüzü aklına gelince gülümsedi ama son kurduğu cümle ile sinirlendi. Hoşlandığı kişiyi tanımıyordu ama eğer Lisa'ya doknursa... Alnını bir kaç kere direksiyona vurarak yüzünü buruşturdu.

Geri dönüp Jimin'i almalı mıydı? Ne işine yarıyacaktı ki o çocuk?

Jungkook başını direksiyondan kaldırarak sırtını koltuğa yasladı.

"Ah Jeon Jungkook, basitleşemezsin!"

Jimin'in yüzü aklına gelirken, yüzünü buruşturdu. Lisa'ya benzetmişti biran.

Ne alaka lan?🤔

Siyah aracından inerek arkasındaki binaya doğru ilerledi. Attığı her adımı kararsızlıktı.

"Hoşgeldiniz bay Jungkook amcanız odasında sizi şu tarafa alalım."

Jungkook kadını iterek bahçeye kısa bir bakış attı. Sarı saçlı çocuğu göremeyince az önce ittiği kadına döndü.

"Şu sarı saçlı çocuk nerede?"

Kadın şaşkınlık ile önündeki uzun boylu gence balarak, gülümsedi. Jimin'den bahsettiğini yeni anlamıştı.

"O benim gözetimim altındadır." Kadın Jimin'in odasına doğru ilerlerken, Jungkook peşinden ilerliyordu. O sırada duyduğu mırıltılar ile yüzünü buruşturdu. Her bir odadan akıl alınmayacak sesler yükseliyordu en azından bir kaç odadan.

...

Jimin camdan dışarıya bakarken kapının açılma sesi ile sinirle soludu.

"Lütfen beni daha fazla rahatsız etmeyi bırak! Zaten yeterince sinirimi bozuyor bu yer."

Koca bir kahkaha sesi odayı yankılarken, Jimin başını arkasına çevirerek gözlerini kocaman açtı.

"Jungkook?"

"Evet benim." Jungkook, Jimin'e sırıtarak bakarak başını yan tarafına doğru eğdi alay ile.

"Benim ile gelmeye hazır mısın sarı kafa?"

Jimin gülümseyerek başını salladı.

"Hazırım."

...

Bölüm sonu.

KÂBUS / JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin