Reflections-
The NeighbourhoodYakın dostu büyük ve güçlü Tanrı Poseidon'un oğlu Pegasus'la birlikteyken yenemeyeceği hiçbir düşman olamayacağını düşünmüş.
Medusa
Soğuk, aydınlık, bembeyaz bir hastane odası... Hissiz eller ve hissiz bacaklar... Kendi hatalarında boğulmuş bir vücut... Ellerimi oynatmaya çalışırken bir yandan da dikkatle incelemeye başlıyorum etrafı. Sağ elime dokunulmasıyla aniden o tarafa dönüyorum.
Ekin gözlerinde endişeyle bana bakıyor. Ne kadar güzel olduğunu düşünmekten başka bir şeyler düşünemiyor beynim. Sadece ona odaklanmış, artık sadece ona ait olan beynim. En son neredeydim, napıyordum? Bu soruların cevapları bende yok sanki. Konuşmayı bile unutmuş gibiyim. Ancak bir zaman sonra bu his hafifliyor ve beynim anılarla dolmaya başlıyor tekrardan. Kasa... Kasa açıktı. Ekin odaya girmişti. Kasa açıktı. Hızlıca yerimden doğrulurken kolumdaki serum hafifçe canımı yakmıştı. Ekin'e bakarken benim aklımı okumuş gibi konuşuyor.
-Sıkıntı yok. Hallettik. Orhon ve Asel ilgiilendi. Hadi geri uzan. Dinlenmen lazımmış.
Ekin'in elini yavaşçaa sıkıp geriye yaslandım. Bir süre odaya giren doktorla ikimiz de ona döndük.
-Merhaba, Medusa Hanım. Umuyorum ki daha iyisinizdir.
Yavaşça gülümsediğimde konuşmaya devam etti.
-Bir sıkıntınız yok, sadece bazı uzun süreli stres durumlarında bu tarz bayılmalar yaşanabilir. Bu aralar biraz daha yediklerinize, uykunuza dikkat edip daha az çalışacak olursanız hemen toparlarsınız.
-Teşekkürler. Dediklerinize uymaya çalışacağım. İlgilendiğiniz için sağ olun.
-Ne demek Medusa Hanım.Odadan çıktıktan sonra bir hemşire içeri girdi, serumu çıkardı ve istediğimiz zaman hastaneden çıkabilecek durumda olduğumu söyledi. Hemşire de odadan çıktığında Ekin'e döndüm.
-Hadi gidelim. Çok boğuldum burada.
-Ben de Medusa. Asel buraya araba göndereceğini söylemişti.
-Tamamdır. Hadi montunu giy de gidelim.Hızlıca yataktan kalktığımda Ekin durmamı söylediğinde ona döndüm.
-Medusa, şey.
Parmağıyla sandalyenin üstünde duran siyah ceketi gösterdiğinde konuşmaya devam etti.
-Bugün bunu birisi gelip bıraktı. Hiçbir şey de söylemedi. Tanıdık birisi de değildi.Sandalyeye doğru adımlayıp ceketi elime aldığımda yüzüme çarpan kokuyla gözlerimi kapattım. Güney... Onun kokusuydu bu. Güney'in. Hastanede olduğumu öğrenmişti demek. Camdan dışarı baktığımda kar tanelerinin usul usul yere düştüklerini gördüm. Oluşan üşüme hissiyle ceketi giydim yavaşça. Ekin'e dönerek konuştum.
-Onun.
Şaşkınlıkla dolan bakışlarıyla başını onaylar şekilde salladı.
Güney
Kuzey kapıyı çaldığı an aynı anda telefonum titredi. Yardımcılarımdan birinden gelen bildirimi açtığımda içimde oluşan his benim için anlatılamazdı.
"Medusa hastaneye kaldırıldı."
Ellerim hafifçe titreyerek harflerin üzerinden kayarken zil çalmaya devam ediyordu.
-Nedenini bulmak için hemen hastaneye git. Ama yola çıkmadan bir an önce bana uğra.
Kapıyı açtığımda Kuzey bana alıcı gözle baktıktan sonra içeri girip hızlıca kapıyı kapattı. Ellerim hala titriyordu.
-İyi görünmüyorsun.
-İyiyim ben. Hadi oturalım.Salona geçtiğimizde oturmamla bacaklarımın beni daha fazla taşıyamayacağını fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Medusa
Teen FictionBazıları bana şeytan der, bazıları Lilith. Bazıları sadece yılan diyebilirler, bazıları ise yalnızca "O Kadın". Kimileri ismimden korkup ağızlarına bile alamazken, kimileri kıskançlıkla arkamdan konuşurlar. İsmim. Medusa. Evet,bir tanrıçadan aldım a...