Bölüm 5: Parçala Gitsin

47 4 4
                                    

Melezin uysallığı uzun sürse de hızlıca kendisini toparlamış ve aynı ruhsuz haline dönmüştü. Aralarında süren sessizlik uzamaya devam ederken melez utancından Emre'ye bakamıyordu, büyük ihtimalle bir insanın onu bu kadar zayıf görmesinden dolayı kendisine kızıyor, bunu egosuna yediremiyordu. Birbirlerine arkalarını vermişler soğuk yer zeminde oturuyordular.

Zamanın ilerlemesiyle bir süre sonra Emre gözlerini yavaşça meleze çevirdi, ona baktı, daha deminki hareketlerine anlam vermeye çalıştı. Hızlı mood değişimi, duygularının karışıklığı ve düzensizliği.. Normal gözükmüyordu. Gözleri sonrasında yavaşça melezin bedenini daha dikkatli incelemeye başladı, dağınık kahve saçları arasındaki maviliklere baktı, boynunu kapatıyordu uzun saçları. Sonrasında gözleri biraz daha aşağıya kaydı, bedenine biraz dar gelen rahibelere ait beyaz renk kumaştaki kir lekelerini inceledi, kimi kan lekesine benziyordu. Son olarak bedenine oranlı büyük kuyruğunu inceledi, belli olan yaraları süzdü.

Emre yavaşça doğruldu, meleze dönüp bir anlık ona dokunmayı tekrar istercesine ellerini saçlarına götürdü. Melez hemen irkilip geri çekildi, hoşnut olmayan bir ifadeyle sıktığı dişlerinin arasından bir hırıltı sesi çıkardığı zaman Emre hemen elini geriye çekti.

" Eh.. Kusura bakma- " Dedi Emre, başını yere eğerken. Melez olduğu yerde dişlerini sıkmaya devam etti, alışık olmadığı şeylerden biriydi bir insanın ona bu kadar çok temas etmesi. Gözleri Emre'nin üstünde gezindi, bir süre ifadesi aynı kaldıktan sonra iç çekti.

" Buradan çıkmak istiyordun, değil mi? "

Emre ani soruya karşın gözlerini tekrar meleze çevirdi. Melez gözleri yerdeyken kelimeler ağzından çıkmaya devam etti.

" Sana yardım edeceğim, ama sen de bana yardım edeceksin. " Diyerek keskin mavi ve yeşilini prense çevirdi. Emre üzerinde olan bakışları hissettiğinde irkildi ve kararsız bir şekilde saçlarını kaşıdı.

" Ne olduğuna göre değişir.. "

Melez doğruldu, ayaklandı. Hala yerde oturan prensin karşısına geçip yüzüne eğildi.

" Gidip o heykeli bir şekilde kır. Yoksa bu döngünün içine ikimizde sonsuza kadar hapsoluruz.. " Bu sözlerden sonra melezin ağzından daha fazla kelime çıkmadı, bir ses dahi. Emre anlam veremedi ve meleze öylece baktı. Gözleri melezin bir anda kaybolup ardında mavi parıltılar bırakmasıyla genişçe açılıverdi.

" N- Ne?! Gitme!.. " Sesi öylece taş duvarlardan oluşan koridorda yankılandı. Göz bebekleri küçülmüştü, içini istemsiz bir korku sarmıştı. Yavaşça yere düşmekte olan mavi parıltıları izledi, sakin olmaya çalışırken, ama onlarda yere düşmeden gözden kaybolup yok oldu. Prens gözlerini sıkıca kapadı, melezin dediğini sakince düşünmeye çalıştı.

" Gidip o heykeli bir şekilde kır. "

Sanırım bu kadarını bilmesi yeterdi. Ne kadar zor olabilirdi ki?

Gözlerini açmadan önce derin bir iç çekti ve ayağa kalktı. Adımlamaya başladı yavaşça, bir yandan o heykelin olduğu yeri aramaya başladı. Sağa gitti, sola gitti, bir anlık sanki aynı yerde daireler çiziyormuş gibi hissedip uzunca kendini sorguladı. Aradan uzun bir süre geçti, ama sonunda kilisenin ana salonuna vardığında bir an deja vu hissiyle geriye çekildi. Gözleri hızla heykelin olduğu yere kaydı. Bir anlık kendini sorgulamadan edemedi.

" Dur bir saniye... heykel zaten düşüp parçalanmamış mıydı?- " Diyerek hızla kilisenin merdivenlerinden aşağıya, heykelin olduğu yere ilerledi. " Doğru hatırlıyor olmalıyım, bu nasıl mümkün olur.. " Demesiyle adımları heykelin önünde bitti. İlk aklından geçen yöntem olan heykeli ittirip düşürmeyi denedi, ama heykele her dokunduğunda sanki dokunmaması gerekiyormuş gibi bir hissiyat verdiği için kısa sürede vazgeçmişti.

;; [ᴘʀɪɴᴄᴇ's ᴅʀᴀɢᴏɴ]✩*˚*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin