10.BÖLÜM

73.7K 2.2K 146
                                    

Bir anda belimi saran Alpaslan'ın bana daha tam olarak ne yaptığını anlayamadan dudaklarımı, dudaklarında bulmuştum.

Gözlerim açık bir hâlde kalakalmıştım.

Hırs dolu keskin solukları, yüzüme düştüğünde dudaklarımın ıslandığını bile çok sonradan fark ettim. Tüm belimi sarmış ve kendine hapsetmişti. Zaten şok içindeydim ve istesem bile kımıldayamıyordum.

Dudaklarımı ağzının içine almış çekiştirirken ufak bir inilti döküldü boğazımdan. Bu ufak inilti onun nefesinde kayboldu. Bu bir emrivakiydi ve hiç ummadığım bir şekilde dudaklarımı mesken tutmuştu.

İçli bir nefesle bir inilti daha saldım Alpaslan'ın ağzına. Belimdeki eli hepten sıkılaştı ve diğer elini de yetmemiş gibi başıma getirip saçlarıma asıldı.

Başını oynatarak dudaklarımı büyük bir iştahla öpüyordu. Dilini ağzıma soktuğunda çok geç olmadan müdahale etmek için kendimi zorladım. Fakat daha önceden defalarca öpüşmüş olmama rağmen hiçbir zaman bu kadar baskın bir öpüşe maruz kalmamıştım. Bu baskıdan ve bedenimi esir almasından kurtulamıyordum. Bir kaç cılız inilti çıkarmaktan öteye gidemiyordum.

Alpaslan'ın eli belimi tamamen sarıp kavradığında alt dudağımı sesli bir şekilde emmeye başladı. Havada kalmış ellerimi gömleğinin altında kasılmış omuzlarına getirdiğimde titreyen parmaklarımla ittirmeye çalıştım göğsünü.

"Mmm..." diye bir inilti verdim Alpaslan'ın ağzına.

Başını çevirip daha da çekiştirdi dudaklarımı ve diliyle dilimi zorladı.

Patlayan havai fişeklerden daha çok patlayan kalbimin sesi kulaklarımı uğuldatıyor nefesimi keskin bir bıçak gibi kesiyordu. Esaretim şah damarıma dayanmıştı ve Alpaslan'ın öpüşüne mahkum olmuştum. Kurtulmak için tekrar inledim.

"Mmmm..."

Çok cılızdı.

Çok kararsız bir inlemeydi.

Bu kararsızlık, bu kadar kararlı Alpaslan'ı durdurmaya yetmezdi.

Yetmedi de.

Alpaslan saçlarımı daha çok kavrayıp dudaklarımı içli içli emmeye ve tüm tenimi içmeye başladı. Sert solukları bana geçit vermiyordu.

Ellerim omuzlarını sıktı. Ellerim omuzlarını sıktıkça Alpaslan daha çok saçlarıma asıldı ve dudaklarımı kendine sundu.

Dişlerimi çıkardım ve tüm gücümle Alpaslan'ın dudağını ısırdım.

Saçlarımı salmadan dudaklarımı ağzından uzaklaştırdı.

Kararmış gözleriyle sorgular gibi gözlerime bakıyordu. Bense sarhoş olmuş gibi baktığıma emindim.

İkimizin de göğsü hızla inip kalkarken Alpaslan'ın çenesi kasıldı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Evlenmeden olmaz dedim ya..." Hızla soluk soluğa konuştum.

Gözlerini kıstı.

"Evlencem dedim ya!"

Sesli sesli nefes alıp veriyordum. Kalp atışlarıma nefesim yetmiyordu.

"Evlenmeden olmaz dedim ben de!"

"Evleneceğiz işte!"

Hâlâ belimi de saçlarımı da bırakmamıştı.

"Tamam! Evlenmeden olmaz!"

"Evleneceğim dedim neyini anlamıyorsun?!"

"Ben de evlenmeden olmaz diyorum! Sen neyini anlamıyorsun?!"

TOHUM Where stories live. Discover now