2

16 0 0
                                    

Yaklaşık 1 saat önce...

Siyah arabasında gayet sıradan bir yolculuk yapıyordu sakalını yeni kestirmiş Antanatav. Çalıştığı "inceleme merkezi"nden izinli olmak onu cidden sıkıyordu ama neden canının sıkıldığını kendisi de bilmiyordu. Her zamanki takım elbisesini giymişti. Cebindeki çakmak, tam da orada bulunan delikten dolayı gömleğin iç kısımlarına ilerlemişti. Açık navigasyon ona yolu boyunca eşlik ediyordu.

Yolunda ilerlemeye devam ederken, kendisinin sol tarafında kalan "Nagattar Viyadüğü" tabelası gözüne çarpmıştı. "Memlekete gidiyorum, vay be." dedi ancak eskisi kadar mutlu olduğunu hissetmiyordu. 

Direksiyonu tutmaktan yorulan elleri, içinde bulunduğu belirsizlik duygusu ile birleşince dayanılmaz bir his oluşturuyordu. Ancak bu ona göre hiç normal değildi. Daha 1 sene önce gitmek için hayal kurduğu bu yer, neden şimdi ona katlanılması imkansız bir zorunluluk gibi hissettiriyordu aynı?

Büyümüş akrabalarını görmek, Daratam Teyze'nin nefis yemeklerinden yemek, ya da o gıcırdamaya başlamış ve kaç yıldır değiştirilmemiş yatağın verdiği konfor; neden şimdi ona anormal, sıradışı bir şey gibi geliyordu?

Bir şey onu özlem duygusundan alıkoyuyordu.

Aklına güzel anıları getirmeye çalıştı; küçük, boyu mutfak tezgahı kadar olduğu zamanları. Dut topluyordu orta boyuttaki bahçelerinde. Köpeği "Ragax" ile kovalamacalarını. Komşunun çocuğuyla mahalleye çıkıp kapı tokmağına vurup kaçmaları. Hayır, olmuyordu. Hiçbiri bu özlem duygusunu dile getiremiyordu. Yapamıyordu işte.

Viyadüğe girdikten birkaç saniye sonra, yüksek sesli bir aracın arkasından yaklaştığını duydu. Düşüncelerinden uzaklaşıp dikiz aynasından arkasına baktığında sesin kaynağının bir tır olduğunu gördü ve "Eh" diyip yolunda gitmeye devam etti. Tır daha da yaklaşıp Antanatav'ın aracının hemen yanına gelince bu sefer tırın üzerindeki yazıya daha dikkatli baktı. "Sefenan Güvenli Taşımacılık... Onlar buraya çalışıyor muydu ya?" diye sorgularken önündeki tır birden önüne kırdı. 

Antanatav, aniden fren yapmak zorunda kaldı. Öylesine basmıştı ki frene, arabası nemli zeminde az kalsın kayacaktı - belki de gideceği yer memleketi değil de aşağıdaki nehir olacaktı.

Kendisi için bu durum ne kadar söz konusu olmasa da, önündeki tır için az kalsın gerçekleşecekti. Önce yüksek sesli bir sürtünme, ardından tırın sağ tarafa doğru yan yatmasından sonra tüm viyadüğü kaplarken çıkardığı ses.

"Rota, yeniden oluşturuldu. U dönüşü yapın."

Navigasyonun titrek sesinden sonra Antanatav az önce yaşananları anca kavrayabildi. Hızlıca emniyet kemerini çıkardı. Kapıyı olabildiğince hızlı açtı - ki bu, tam çıkmak üzereyken kolunu geri gelen kapıya çarpmasına sebep oldu. 

Yan yatmış tırın yanına gitti. Önce şöföre seslenmek istedi ancak tırın yolu tamamen kaplamasından dolayı yanına gitme fırsatı bulamadı. Onun yerine uzaktan "Hey! İyi misiniz?" diye bağırmayı denedi. Birincisinde ağzındaki balgam onu engellese de, ikincisinde oldukça sesli bir şekilde bağırdı.

Yanıt alamadı.

"Beyefendi?"

Yanıt alamadı.

Şöförün kesinlikle iyi bir durumda olmadığını düşünmekte olan Antanatav'ın, tırın dorsesine bakmak anca aklına geldi. Hızlıca oraya doğru ilerlediğinde dorsenin büyük bir kısmının zarar gördüğünü gördü ancak onu asıl ilgilendiren şey dorsenin ciddi derecede zarar görmüş tarafından yola doğru çıkmış bir kutuydu.

Antanatav, normalde bir kutuyu böyle açması için bir sebebi yoktur, yüksek derecede meraklanmıştı çünkü yanında "Gizli teslimat. Sadece belirtilen bölgeye sevkiyat sağlayın."
notu gözüne çarpmaya devam ediyordu.

Kendini tutamayan Antanatav, biraz arandıktan sonra sivri bir kiremit parçası buldu ve kutunun bantlı kısmını hızlı bir şekilde açtı.

Kutuyu açtığı anda elini içeriye daldırdı. Bir şeyler buldum umuduyla geri yukarı kaldırdığında elinde tuttuğu şeyin köpük olduğunu fark etti. Tekrar denedi. Yine köpük. "Ee, burada sadece köpük mü var?" dedikten sonra bu sefer kutuyu tersine çevirmeye karar verdi ancak bunun bu "özel teslimat"a zarar verebileceğini düşünüyordu.

Önemsemedi ve kutuyu ters çevirdi. 

Önce bezmiş olduğu köpük parçaları çıkarken patpatlara sarılmış bir kapsülü bulması pek uzun sürmedi. Buda neyin nesiydi şimdi? Sıradan bir memleket gezisinde rastgele gizli bir şey bulmak onun istedikleri listesinde değildi - henüz.

Yere düşen kapsülü eline aldığında bunun üzerinde ise "HeyganaDünya Ticaret ve Anonim Şirketi - Hanvalaban Gazı" yazdığını gördü. Bunu inceleme merkezine götürmek üzere arabasının bağajına doğru yol aldı. Bagajı açtı ve elindeki her neyse içeri attı.

Takım Elbise İçindeWhere stories live. Discover now