14 "Yara"

5.8K 707 329
                                    

Selammm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Selammm

Loss'a verdiginiz ilgi için teşekkür ederim 💞 Loss bittikten sonra yayınlayacağım yeni zombi ficime de ilgi göstermeyi ihmal etmeyin lütfen kursağımda kalsın istemiyorum 🙁

Araya minik kaoslar girilmedigi sürece amacım 20.bolumde bitirmek. En fazla 25.bolume kadar uzar fazlası gelmez diye planlıyorum. Tadında bırakmak istiyorumm

Bu arada aranızda Heidi izleyen varsa Jungkook'un köyünü oradaki gibi hayal edebilir🥺 (kesinlikle küçükken o köyde yaşamak için ağlamadım)

Ve umarım bölüm sonuna koyduğum fotoğraflar sizi sıkmıyordur. Pintereste girince indirdikçe indiresim geliyor ve hepsini size de göstermek istiyorum. Hayal etme açısindan oldukça yardımci oluyor

Yorum sınırı:110+ Oy sınırı:90+

Yüzünü süsleyen keskin güneş ve açık pencerenin ardından gelen tatlı kuş cıvıltıları. Buydu işte Jungkook'un hayatı. Omega oğlan hiçbir zaman şehir meydanlarını sevmezdi. Daha çok gürültülü sesleri, yeşillik olmayan yerleri ve fazla insanları sevmezdi.

Ancak yaşadığı köyde bu takım şeyler çok nadir görülürdü. Dağlara yakın evinde annesiyle yaşıyor, istediği zaman yemyeşil çayırlık alanlara çıkıyor, dağın eteklerinde piknik yapabiliyordu.

Güzel gözleri yeni uyandığından dolayı şişmiş ve öylece yatağının nevresimlerini inceliyordu. Aşağıdan annesinin güzel ve biraz ağır feromon kokuları geliyordu. Tabak çanak sesleri de kahvaltı hazırladığının habercisiydi.

Kolunun üstüne yatmayı bırakarak sırt üstü döndü. Ancak beline giren ani ağrı ile bunu bile zar zor yapmıştı. Hatırladığı kadarıyla dün hiç ağır şeyler taşımamıştı. Bu ağrının sebebini merak ettiği için yatakta oturur pozisyona gelerek, akşamları soğuk olduğu için üzerine giydiği ince uzun kollu beyaz tişörtünü açarak belini görünür hâle getirmişti.

Beyaz teni kıpkırmızı kesilmişti. "Bu ne ya? Bir yere mi vurdum acaba?" Ellerini kırmızılık yerde dolaştırmasıyla canının yanması bir olmuştu. Ellerini hızla çekerek tişörtüyle belini örttü. "Krem sürerim."

Hızla odasından çıkarak alt katta olan lavaboya doğru ilerledi. Odasında ayrı lavabo yaptırmak gibi bir ayrıcalığı olmadığı için evde herkesin ortak kullandığı bir lavabo vardı. Kısa sürede işini tamamladı ve adımları mutfağa doğru ilerlemişti. "Günaydın!"

Bayan Jeon kahvaltılıkları masaya koyarken gülümseyerek karşılık verdi oğluna. "Günaydın bebeğim. İyi uyudun mu?" Omega oğlan başını sallarken tezgahın üzerinde duran salatalık dolu tabağa doğru ilerleyerek eline birkaç tane kesilmiş salatalığı aldı ve afiyetle yemeye başladı. Köyde yetişen meyve ve sebzelerin tadını hiçbir yerde alamazdı.

Burada meyve-sebze satışı yapan çoğu insanlar kendilerinin olan tarlalardan getirtiyordu. Bundan dolayı tadı çok güzel oluyordu. "Çok iyi uyudum! Biraz belim acıyor, yaraya sürebileceğim bir krem var mı?"

ʟᴏss •ᴛᴀᴇᴋᴏᴏᴋ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin