Bölüm 1: Hainler Her Zaman Eve Döner

2 2 1
                                    

Gözümü açtığımda hayatımın tamamen değişeceği güne uyandığımı bilmiyordum. Ne gökten ne rüyalarımdan ne de görülerimden herhangi bir işaret almıştım. Eğer öyle olsaydı, daha önce defalarca yaptığımız gibi arkamızda en ufak bir iz bırakmadan kaçardık. Kader bu kaçak hayatın artık son bulması gerektiğine karar vermiş olmalıydı. 

Gece Ethel'in ağrıları artmıştı. Uyumak bir yana sakince bir nefes almak bile mümkün olmamıştı onun için. Günde iki kez hazırladığım, eskiden onun hazırladığı ancak yıllar önce artık zamanı geldi diyerek bana nasıl yapılacağını öğrettiği, iksir artık yeterli gelmiyordu. Bugünden itibaren gün doğumu ve günbatımına ek olarak güneş tepedeyken de ormana gidip iksir için gereken taze bitkileri toplayacaktım. Eğer iksiri günde üç kez içerse gücünü toplayacacağından hiç süphem yoktu. Aksi mümkün değildi zaten. Tanıdığım en güçlü vike* Ethel'di, gerçi tanıdığım tek wicce Ethel'di. Hatta tanıdığım tek insan, tek ailem de oydu. Kendimi bildim bileli yalnızca o ve ben vardık. Bir de kaçtıklarımız: Kale Savaşçıları. Çocukken merak ederdim: Ethel kötü biri mi yoksa onlar mı kötü olanlar? Neden kaçıyoruz? Neden gizleniyoruz? Ethel'e de sorardım elbette ama o yanıt vermezdi. Konuşmayı, geçmişten bahsetmeyi sevmezdi Ethel. Beni de sevdiğinden süpheliyim, sonuçta her zaman bir yetişkin değildim, uzun yıllar boyunca ona ayak bağı olmaktan başka bir işe yaramadım ama o beni bir an olsun yanından ayırmadı, hiç arkada bırakmadı. Onun için o yaşlarda- Ethel kendimi bildim bileli çok çok çok yaşlıydı- bir bebeğe bakıp büyütmek ne kadar zor olsa da bizim birbirimizden başka ailemiz yoktu. Evet,  Ethel'in bana anlattığı tek hikaye buydu. Eskiden, savaştan önce güçlü, varlıklı ve etkili bir ailemiz varmış ama savaş birkaç ayda her şeyi tarumar etmiş. Annem ve Ethel dışındaki herkes daha ben doğmadan ölmüşler. Biricik kocasının yasını tutan annemse beni doğururken ölmüş. Ethel de tüm ailesini kaybettiği yetmezmiş gibi kollarında can veren yeğeninin son isteğini yerine getirmek, onun bebeğine sahip çıkmak zorunda kalmış. Çocukken anlamazdım ama artık anlıyorum, Ethel yaşadığı onca acının ardından orada kalmak istememişti. Belki acılarından belki de anılarından kaçıyordu ve beni de o korkunç hatıralardan uzak tutarak bir nevi koruyordu. Ethel anlatmasa da bazen o uyurken, etrafında simsiyah dumansı hareler oluşurdu, o anlardan yüzüne baktığımda kabusların pençesinde olduğunu anlardım. Büyüler sayıklardı, koruma ve saldırı büyüleri. Birilerini kurtarmaktan, birilerinin öldüğünden bahsederdi. Yaşadıklarının ne denli ağır olduğunu bu kabuslardan tahmin edebiliyordum ancak. Son zamanlarda ağrıları gibi kabusları da artmıştı. Kabuslarına müdahale edemezdim ancak ağrıları için elimden geleni yapıyordum.

Eve girdiğimde Ethel uyuyordu. Gün doğumunda ormandan topladığım bitkilerle dolu kesemi yavaşça masanın üzerine koydum. Ocaktaki ateşin canlılığından henüz yeni yakıldığı belliydi. Uyuyalı çok olmamıştı demek ki.  Ben ne kadar uğraşırsam uğraşayım ateşi kontrol edemediğim için ateş gereken konularda hala Ethel'e ihtiyacım vardı. Ailem yaşasaydı onlar için bir utanç kaynağı olacağımdan hiç şüphem yoktu. Ateşi yönlendiremeyen hatta bir ocağı bile tutuşturamayan bir ateş vikesi. Ne rezalet! 

Bir yandan havanda topladığım hazanbelleri döverken aklım yine ateşe takılmıştı. Büsbütün güçsüz birisi değildim. Suya, toprağa, havaya sözüm geçiyordu. İksirlerim her zaman işe yarardı. Görülerim de beni yanıltmazdı ancak asıl sahip olmam gereken güce, ateşe sahip değildim.  Toprak ve hava bana tam da onlara ihtiyaç duyduğum zamanlarda gelmişti. Suyun ne zaman geldiğini bile hatırlamıyordum, o kadar uzun zamandır içimdeydi. Ateş ise, ne kadar istesem ne kadar çalışsam da bir türlü tutuşmuyordu içimde. Normalde ezilmesi gereken bir tutam şeytantersini doğradım diye elimi maşayla yakan Ethel ise, ateşimin olmayışına kızmıyor hatta buna hiç aldırış etmiyordu. Bu konu ne zaman açılsa " Yapabildiğinin en iyisini yaptığından emin olduktan sonra yapamadıkların için boşuna endişelenme. Hem her güç verdiği kadarını alır." demekle yetinirdi yalnızca.

Ocakta kaynayan suya önce kurutulmuş olan otları döktüm. Onlara hiç dokunmadan içimden tam yirmi sekiz kez "Mea dea, me sana, vitam trahe, vires auge. " dedikten sonra taze otları ve balık pullarını da kazana atıp 28 kez aynı yönde karıştırdım. Pelteleşen iksiri ocaktan almadan önce eklemem gereken tek bir malzeme kalmıştı. Belimdeki kuşağın içinde duran ve yalnız bu iksiri hazırlarken kullandığım minik, gümüş bıçağımı çıkardım, "Votum Solvit Libens Merito" dedikten sonra sol avcumdaki hayat çizgimin üzerinde gezdirdim. Yedi damla kanı ocaktaki kazana akıtıp sol elimi hızlıca salladım. Bu hareket havanın yardımıyla elimdeki yaranın kapanmasını sağlarken, ocaktaki iksir de hazırdı. İksiri gümüş bir tasa döküp hırıltıyla nefes alan Ethel'in yanına gittim. Ben yanına ulaştığım anda gözlerini açtı, sanki beni bekliyordu. Onu doğrultup geceliğini çıkarmasına yardımcı oldum. Yapmam gereken tek bir şey kalmıştı. Kendi elimi kestiğim gümüş bıçakla göğsünün ortasına bu kez uzunca bir çizik attım. Açılan yaradan kan bile akmıyordu doğru dürüst. Hızlıca tastaki kaynar iksiri yarığın içine döktüm ve sol avcumu göğsüne koyarak yarığın kendi kendine kapanmasını bekledim. Bir süre sonra Ethel'in nefesi sessizleşti. Yüzüne renk geldi. Gözlerinin etrafındaki morluklar yok oldu. Herhangi bir hata yapmamıştım. İksir yine işe yaramıştı. 

Ethel gücünü topladıktan sonra, günlük yaşantımıza döndük. Dünden kalan tavşan etini yedik,  en son on yaşındayken yaptığım zihni düşmandan koruma iksirini ezbere yapmamı istedi benden. Sonra tadında bir gariplik olup olmadığını kontrol etmemi istedi. Ne kadar düşündüysem de nerede eksik yaptığımı bulamadım. Güneş tepeye gelmeden hem iksirin bitkileri hem de biriken üst başı yıkamak  için ormana gittim.  Önce dereyle biraz oynadım. Sudan hortumlar yaptım, kazanda iksir karıştırır gibi dereyi karıştırdım, yükselttiğim dalgaları üzerime dökerek yıkandım, aralarda çamaşırları da yıkadım tabii. Hava ve toprağı da seviyordum ancak suyu kontrol etmek, ara ara onunla böyle oyunlar oynamak her zaman apayrı bir keyif veriyordu bana. Sonrasında nerede yetiştiklerini ezbere bildiğim bitkileri toplayıp kulübemize doğru yürümeye başladım. Güneş hala tepedeydi, kıyafetlerim kurusa da saçlarımdan derenin suları damlıyordu. İksiri günde üç kez yapmak Ethel'e iyi gelecekti. Her şey iyiydi. Derken önce kokuyu aldım, sonra sesler geldi, elimdeki sepeti fırlatıp tepeye doğru koştuğumdaysa hayatım boyunca kaçtığımız, yıllardır bıkmadan bizi kovalayan kale savaşçılarını gördüm: Altı zırhlı savaşçı  ve ortalarında Ethel. Tek ailem. Tek koruyucum. Sahip olduğum her şey. Altı savaşçının ortasında sanki birkaç saat önce nefes bile alamayan o değilmiş gibi canla başla savaşıyordu. Onu yalnız bırakmayacaktım elbette ki. O an suyu, havayı ya da toprağı çağırabilecekken  her şey bir anda oldu. Önce ellerimin ısındığını hissettim bir an sonra avuçlarımın arasından fışkıran alevlerin acısıyla ağzımdan bir çığlık koptu. Aşağıda canhıraş bir mücadelede olan yedi kişiden birisi sese, yani bana döndü. Bir anlık bir gafletle Ethel, ateşini askerler yerine bana yönlendirdi ve her şey o anda bitti. Biz kaybettik. Yakalandık. 

Sonrası o hızlı gelişti ki ne olduğunu anlayamadım bile. Askerlerden dördü Ethel'i görünmez bağlarla kuşatmışken, birisi beni aşağı doğru sürüklüyordu. Diğeri, sanırım komutan olan ise Ethel'e hakkındaki yakalanma emrini okuyordu: 

"Vike Ethel Radiantes, savaş esnasında yerine getirmen görevlerin varken ve kaleyi terk etmen yasak olduğu halde görevlerini yerine getirmekten kaçınmak, kutsal yasalarımızca izin verilen sınırların dışına kaçmak ve kaleye ait olan bir bebeği beraberinde kaçırmak ve kutsal yasalarca seni kaleye götürmekle yetkilendirilmiş Kale Savaşçılarına güç kullanmakla suçlanıyorsun. Kaleye sağ ve tam olarak götürülecek ve ihanetinden ötürü yargılanacaksın..." 

O konuşmaya devam ederken havada sürüklenen bedenim yavaş yavaş yere iniyordu inmesine ancak gözlerim de kararıyordu. Sırtımın toprağa değdiğini hissettiğim an, o güne dair son bilinçli anımdı. 

***


You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 27, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Ateş VikesiWhere stories live. Discover now