Şeytanın Kadehi

89 19 96
                                    


Yazar notu bölüm sonunda. Yorumlarınızı, desteklerinizi bekliyorum. Keyifli okumalarrr<3


Her yanı kaplayan gri, sert bir duman. Gördüğüm tek şey önümdeki masa ve karşımda oturan rahmetli annem. Masanın üstünde kartlar ters serili, "Hadi, seç," diyor unutmaya başladığımı fark ettiğim ses. Ama annem çoktan toprak oldu, diye düşünüyorum gizlice. Bir yandan da şaşkınlık ve mutluluğu içeren heyecanı duyuyorum onu görmenin hissettirdiği özlemle. "Hadi," diyor bir kez daha. Altıncı hissim ellerimi sol tarafa yönlendiriyor ve bir karta doğru güçlü bir çekim hissediyorum. Onu tutup kaldırıyorum. Şeytan. Oğlak kafalı ve boynuzlu bir şeytan. Endişelenerek anneme uzatıyorum. 

Onun bir sigara yaktığını fark ediyorum, hoşuma gitmiyor. Bir kez daha şu illet sebebiyle ölmesini istemiyorum. Onun tekrar gitmesini, evimin sessizleşmesini istemiyorum.

İzmariti küllüğe bırakıyor, kartımı alıp iç çekiyor. "Günah. Yanlış, yanlış yapıyorsun. Bu hatalarının sonucunda zincirle bağlanmışsın. Kontrollü ol, kurtulabilirsin. Zincirler sana bağlı ve kilit senin elinde."

"Ben ne yaptım, ne yapacağım anne?" dedim, hatamın ne olduğu konusunda hiçbir fikrimin olmamasının ve hatalı olmamın verdiği ağırlıkla.

  "Günahlar, kalbimizin kırık pencereleridir. Ancak samimi bir pişmanlık ve içsel bir arınma ile, bu camları kırarak içeri giren ışığı hissedebilir ve karanlığı aydınlığa çevirebiliriz."  Elindeki karta bakarak  konuştu: "Sessiz ol, duymasınlar. Bil, bilmesinler. Kimseye güvenme, hissetmesinler." Gözlerini karttan ayırdı ve yüzüme baktı. Gözlerimin içine baktı. "Kontrolü eline al."

Birden uykudan uyanarak yattığım yerden doğruldum. Aniden hareket etmem odadaki tanımadığım yüzlerin bana çevrilmesine sebep oldu. Kontrolü eline al, diye tekrar ettim içimden gördüğüm rüyanın etkisiyle. Sakinlik, Tanrı'nın bir hediyesi gibi bedenimi bulmuş, ruhumu dinginleştirmişti. Kalbim her zamanki ritmindeydi.  Yaşadığım korkunun beni bitap düşürmesinin de etkisi vardı bunda. Şimdi dümen bendeydi, çevrilecekse ben çevirecektim. Ruhumun derinliklerinden gelen bir hüküm bana güç ve inanç veriyor, dizginlerimi tutuyordu. Bunun sebebi uzun zaman sonra rüyamda annemi görmem de olabilirdi, rüya hâlâ aklımı kurcalıyordu.

Bayılmadan önce gördüğüm o yüz bana bakıyordu. Daha huzurlu gözüküyordu. Yüzünde buruk bir gülümsemenin izi vardı. Burası bir salondu, oysa bayılmadan önce olduğumu hatırladığım yer banyoydu. Çift kişilik oldukça rahat koyu gri bir koltuğa uzandırılmıştım, sığmayan ayaklarım koltuğun öbür ucunda, koltuk kenarının üzerindeydi. O da tek kişilik bir koltuğun kenarına oturmuştu. Pencerelerin iki yanından hardal sarısı perdeler yerlere uzanıyordu. Geniş, aydınlık ve şık bir oda. Ortada genişçe bir sehpa, üzerinde bir kadeh var. Camdan olduğu için içini görebiliyorum: Kırmızı bir sıvının kalan damlaları.

Bakışlarım tekrar onu buldu. Bana değer veren biri olmalı, diye düşündüm gördüğüm endişeyi hatırlayarak. Her neyi sanıyorsa beni, sahipleniyordu ve bu düşünce rahatlamama sebep oluyordu. Annemin sözü geldi aklıma. Kimseye güvenme, hissetmesinler. Diken üstünde olduğumu tekrar tekrar hatırlatsa da bu sözler, ben bu odadan bağırarak kaçabileceğimi hissetmiyordum. Bağlı gibiydi ruhum ve zincirlerimi kıracak kadar kudretli değildim.

Diğerleri... Hiç görmediğim üç yüz daha. İki kız, biri kumral saçlarını omuzlarına salmış, bembeyaz yüzüyle bana bakıyor. Diğer gence benzediğini düşündüm. Kısa boylu ve zayıf yapısıyla cana yakın, sıcak biri gibi görünüyordu. İki binlerden kalma bir giyinişi vardı. Dizlerinden bollaşan paçaları olan kot bir pantolon üstüne uzun kollu, v yaka kırmızı bir bluz. Kırmızı gözleri parlıyordu. Kırmızı gözler, hepsinde var. Endişelenmemeliyim, bana gülümseyerek bakıyorlar. Aynadaki kırmızı gözlerim, onlar gibiyim. Onlar kadar güçlüyümdür muhakkak. Vampirler. Vampire mi dönüştüm? Düşünme, uyum sağla. Diken üstünde rahatça uzan.

Sanat Para İçindirWhere stories live. Discover now