O sözümden sonra genç tayfanın gözleri benim üzerimde kalmıştı ben hızla kalkarak
"Müsadenizle ben biraz dinleneyim" odama kendimi attığımda gerçekten yorgundum hem vücut hem kafa olan bir yorgunluk üzerimde ki pijama takımımı giyip odamda ki balkona geçtim ah hayır sigaramı unuttum çantamdan sigarayı alıp geri döndüğümde gençlerin de aşağıya indiğini gördüm odamın balkonu mahalleyi görüyordu tam yiğit Ali balkonda olduğumu hissetmiş gibi kafasını kaldırdı ve bana bakmaya başladı ben onu umursamadan sigaramı içmeye devam ettim. Telefonuma mesaj geldi
"Sigara içtiğini bilmiyordum" yazmıştı Ali
Kafamı kaldırdım ve onların olduğu yere baktım bana bakıyordu direk umurumda olmadı telefonu da masanın üzerine geri bıraktım. İkinci sigaramı da içince içeriye geçtim güzel bir uyku çekmek istiyorum. Mahalleye geleli 4 gün olmuştu bu 4 günde sabahları erken saatte kalkıp spor yapmıştım bizimkilerle oturma sohbet muhabbet öyle geçmişti günler şimdi de ablam sabahtan beri başımın etini yiyordu yiğit alilerin evinde mangal yapacaklarmış bütün mahallenin gençleri beni de ikna etmek için uğraşıyordu ama gitmeyecektim.
"Abla boşuna ağzını yorma be gülüm gelmeyeceğim" diye bağrındım ablam sinirle üstüme zıplayıp saçlarımı karıştırmaya başladı.
"İnsan içine karışsan ölürsün sanki beni üzüyorsun ya aşk olsun"
"He abla he demogoji yapma bana" çığlık atıp uzaklaştı benden
"Çıkıyorum ben o zaman Meliha teyzeye yardıma gelirim demiştim seni de çağırdı ama sen inatçı keçi seni ikna etmek ne mümkün" dedi ve kapıya ilerledi
"Evdesin galiba anahtarları almıyorum" dediğinde onaylar şekilde mırıldandım yorgundum ayol ben bir de hiçbir şey olmamış gibi oraya gidip onlarla aynı sofraya oturacaktım. Neyse tam uykumun en tatlı yerindeyken telefonun sesiyle uyandım aşkım arıyordu
"Ne var aşkım?" Dedim sinirle
"Sağol ben de iyiyim arayıp sorduğun için sağol kanka ya bir de uyandırdım konuşmam kusura bakmayın matmazel" dediğinde
"Sıçtın uykumun içine aşkım" dedim sesi bu sefer ciddi geliyordu
"Keskin yaralanmış görevde şu an hastanede haberin olsun istersin diye düşündüm" dediğinde yattığım yerden hızla kalkarak
"Hangi hastanede en baştan niye söylemiyorsun aşkım" diye sinirle soludum
"Ankara da uçak biletini aldım 2 saat sonra uçağın" dediğinde
"Tamam tamam kapat bilet bilgilerini bana atarsın" derken sırt çantama bir kaç pantolon ve tişört attım tam evden çıkarken aklıma ablam geldi anahtarı aldım ve hızla yiğitlerin evine geçtim haber de verirdim hem bahçede ki kahkaha gürültüleri geliyordu hızla oldukları tarafa ilerledim herkes masada oturmuş yemeklerini yiyorlardı beni kimse farketmemişti
"Ablaa" diye seslenmemle hepsi bana döndü şaşkın bir şekilde
"Gelmeyeceğini söylemiştin ablam" dediğinde
"Gidiyorum zaten abla bir kaç gün yokum anahtarı vereyim diye geldim" dediğimde ablam kalkıp yanıma geldi
"Nereye gidiyorsun sabahtan bir şey söylemedin önemli mi" diye sorduğunda
"Bir arkadaşımla ilgili konu abla haber vereceğim" bana sarıldığında kulağıma sessizce
"Görev mi" dedi ben de
"Merak etme göreve gitmiyorum söylediğim gibi bir arkadaşımla ilgili" dediğimde ablam Meliha teyze evin kapısından çıkmıştı beni görünce
"Aaaa fındığımmm gelmiş hoşgeldin kuzuuummmm" bu kadın ne ara geldi ne ara satıldı anlayamadım bile
"Hoşbuldum Meliha sultan" dediğimde kolumdan tutup masaya doğru çekiştirmeye başladı.
"Hadi açsındır sen geç otur sana tabak hazırlasın yiğidim" dediğinde hızla oturttuğu masadan kalkarak
"Meliha sultan işim çıktı benim ablama anahtarı vermek için geldim daha sonra sana sözüm olsun kahvemi içersin olur mu?" Dediğimde hızla uzaklaştım arkama bile bakmadım ablamın
"Dikkat et kendine" dediğini duyduğumda
"Ararım seni" arabaya binip hızla havaalanına sürdüm arabayı.
Keskinin iyi olduğunu gördüm ve diğerlerini de görüp geri dönmeye hazırlandım geleli 2 gün olmuştu. Ben yine düştüm yollara Samsun'a indiğimde arabayı direk sahile sürdüm burayı başka bir seviyordum. Sigaramı da yaktım derince bir nefes çektim sağıma döndüğümde yiğit Ali, osman ve Kübra'yı bu tarafa gelirlerken gördüm heh bir bunlar eksikti. Kübra beni görmüştü
"Aaa alinnn" diye bağırmasaydı iyiydi bütün herkes benin olduğum tarafa bakıyordu Allahım rezillik. Yanıma geldiklerinde Kübra sımsıkı sarıldı ve
"Seni ne kadar özlediğimi anlatamam kızımmm" diye kahkaha atıyordu
"Biraz daha sıkarsan öldüreceksin bu sefer vicdan azabı çekeceksin" dediğimde hızla uzaklaştı
"Ay özür dilerim ya bir geldiğini duydum sonra tekrar gitti dediler ne oluyor ya geçen geldiğinde de görüşememiştik" dedi Osman
"Kızım sende de ne çene var be adam öldürür resmen bir sus da" dediğinde ben sigaramdan son bir kez çektim ve
"Kübra mahallede görüşürüz kahveye beklerim" dedim ve uzaklaşacakken bu sefer yiğit Ali
"Bizde mahalleye gidiyorduk bizi de bırak" dediğinde
"Pardon kim kimi bırakacak"
"Sen bizi"
"Ben sizi öyle mi?"
"Evet ne yani dördümüzde aynı yere gidiyoruz bizi de bıraksan araban eskimez" dedi ben de
"Burada benimle gelecek bir kişi var o da Kübra umarım anlatabilmişimdir" dediğimde cıklayıp
"Yok anlamadım illa özel anlatırım dersen olur" dediğinde suratının ortasına yumruk atmamak için zor tuttum kendimi ne zaman gidiyordu bu keşke gelmeden ablama onun burada olup olmadığını sorsaydım da öyle gelseydim.
"Yok ya ben sizin anlayacağınız dilden pek anlamıyorum biliyor musun insan kandırma gibi şeyler ben bilmiyorum siz daha iyisiniz bu konularda" dediğimde ağzında sessizce bir şeyler söyledi Osman beni umursamayıp arabanın arka kapısını açtı ve oturdu Kübra da yanına oturduğunda ben kafayı yemek üzereydim artık. Yiğit Ali de öne geçtiğinde sinirden çocuk gibi tepinmemek için zor tuttum kendimi geçip oturduğum da yiğit Aliye dönerek
"Sesini bile duymak istemiyorum gidene kadar" hızla yola çıktığımda kimseden ses çıkmamıştı. Mahalleye girdiğimde Kübra evinin orada inmek istediği için durmuştum Osman'da orada indi yiğit Ali'yle tek kalmıştım
"Nereye gittin o gün?" Diye sordu
"Sana ne"
"Kaç yıldır arıyorum seni çalıştığın yere bile geldim hep yoksun neden erva?"
"Demek ki seninle görüşmek konuşmak istememişim" dediğimde
"Ulan yıllar geçti yıllar sarhoştum muhabbet arasında geçmiş salak ben de girmişim hatırlamıyorum lan niye bu kadar acı çektiriyorsun bize?" Dediğinde hissizce gözlerimi ona çevirdim sıkılmıştım artık
"Belki de sadece sen acı çekiyorsundur yiğit Ali" dediğimde gözleri dolmuştu. Acı çekiyordum ama asla bunu ona gösteremezdim
"Sen beni sevmiyor musun artık?" Diye fısıldadı resmen içim acıya acıya
"Sevmiyorum yiğit Ali" dedim ben de kafasını olumlu anlamda salladı acı bir bakış atarak
"Bu da benim sınavım demek ki eyvallah Ervam ama sakın unutma ben seni sevmiyorum sana aşığım köpek gibi senin istediğini yapacağım ve senden uzak duracağım" dedi ve indi arabadan gözyaşlarımın akmaması için büyük savaş verdim ben de hızla arabadan indim ve kendimi eve zor attım odaya girdiğim gibi yaşlar bir bir döküldü gözlerimden zordu çok ağır geliyordu artık. Ben onu çok sevmiştim babamın şehit haberinden sonra ona sığınmıştım ben ona daha çok bağlanmıştım çocukluğumda aşıktım ben ona kalbim onundu o beni sevmiyordu ben onu ne kadar seviyorsam o beni o kadar sevmiyordu. Sonra bir gün geldi bana beni sevdiğini söyledi onun olan kalbim daha çok onun oldu daha çok bağlandım. Bir akşam kızlarla otururken sıkılıp mahallede ki parka gidelim diye evden çıktığımız da Osman abilerin bahçesi yolun üstünde kalıyordu ve bahçede oturan bizimkilerin seslerini duyuyorduk sarpın Aliye
"Oğlum ne yapıp edip alini kendine aşık ettin ya helal olsun" dediğinde Ali'nin
"Saçmalama lan daha her şey çok yeni" diyince Osman
"Olum tabi aşık eder arabasını kaybetmeyi göze alamaz lan" dediğinde kulaklarım uğuldamaya başladı
"Ne alaka oğlum lan?" Diye sordu
"Oğlum geçen akşam iddiaya girdik ya ama helal olsun 3 günde kızı sevgilin yaptın be" dediğinde elim ayağım boşaldı. Arkama dahi bakmadan eve geri döndüm kızların adımı seslenmeleri umurumda bile olmadı odama girip kapıyı kapatıp yere yığıldım ve içim çıkana kadar ağladım telefonum hiç durmadan çaldı ama umursamadım. Ben kimi sevdiğimi sorguluyordum daha çok ya da hak edip etmediğimi düşünüyordum. Sabaha kadar ağlamıştım ve 3 gün boyunca evden dışarı adım atmamıştım ölü gibiydim ablamda evde yoktu okulla geziye gitmişti. Bir hafta sonra okulum açıldığı için sabah erkenden kimseye görünmeden gitmiştim mahalleden dedeme not bırakmıştım da merak etmemesi için kimseyle konuşmadım da. 8 yıl boyunca onun mahallede olmadığı zamanlarda geliyor fazla kalmadan dönüyordum istihbarata girmeme de babamın en yakın arkadaşı yardımcı olmuştu gözlerimde ki kararlılığı görmüştü vazgrçmemiştim ne olursa olsun. Akşam yemeği için amcamlara çıktık yengeme mutfakta yardım ediyordum ablamda geldiğinde masayı kurmak için mutfaktan çıkmıştı yengem
"Ay ya unuttum bunu da" dediğinde
"Neyi güloş" diye sordum yengem
"Meliha ablanın tabağını vermeyi unuttum kek yaptıydım kız alin bir koşu verip gel sen ben de yemekleri doldurayım" dediğinde oflamamak için zor tuttum kendimi
"Tamam" dedim hızla aldım tabağı apartmanın kapısından çıktığımda gelen bağrış sesleri dikkatimi çekti ne oluyordu lan yiğit Ali karşı evden ayakkabılarını giyerken beni gördü ben de sesin geldiği yöne doğru ilerledim arkamdan hızla Ali'nin de geldiğini biliyordum
"Öldürürüm lan seni duydun mu beni?" Diye bağırıyordu birisi kalabalığın içine daldım resmen herkese kadına yardım etmek yerine izliyordu biz ne olmuştuk böyle lan yiğit Ali beni arkasına alıp
"Geride dur" dedi adama doğru ilerlerken
"Bırak o elinde ki silahı" dediğinde adam yiğite doğrulttu silahı
"Uzak dur lan seni de gebertmeyeyim" dediğinde yiğit Ali
"Götün yiyorsa sık lan yavşak" dediğinde hızla onun önüne geçtim
"Bana bak o silahla karını öldürünce ne olacak he iyi bir eş mi olacaksın" dediğimde yiğit Ali koluma yapışıp
"Alin kes sesini arkamda dur dedim sana" dediğinde ben adama bakıp
"Baksana buradan sen sağ çıkabilir misin birazdan burası polisler özel harekat dolacak buraya hem bak bu da yüzbaşı sen söyle sağ çıkabilir misin ona bir şey yapsan" dediğimde yiğit Aliye bakıp
"Bırak kolumu bana bir şey yapmayacak"
"Asla nerden biliyorsun bir şey yapmayacağını?" dediğinde
"Psikoloji yiğit Ali onu durdurabilirim" hızla kolumu çektim ve bir adım daha yaklaştım
"Hem bak arkanda ki eve çocuğunun önünde annesini öldüreceksin de ne geçecek eline o mezara sen hapisi onu bırakacağınız kim var ona bakacak annesinden başka kimsesi var mı?" Diye sorduğum da adam hızla silahı bana doğrulttu korkmadım
"Uzak dur sana ne kim bakacak ona yetimhaneye verirler devlet bakar ama bu kadın yaşamayacak" dediğinde
"Peki öldür onu hiç düşünme hadi sık bir kurşuna bakar öldürmen ama ne var biliyor musun?"
"Ne ne ne" diye bağırdı bu sefer kahkaha attım ve elimde ki tabağı yiğit Aliye verip
"Yengem size yapmış annenin tabağıymış" dedim ve adama döndüm
"Elinde ki silah gerçek bir silah değil nereden aldıysan kandırılmışsın" dedim hızla adamın konuşmasına izin vermeden
"Yani bu demek ki bu kadını istediğin kadar vur ölmeyecek hem nerden aldın lan sen bu silahı salak insan bir kontrol eder" dediğimde yiğit Ali
"Vazgeçirmeye mi çalışıyorsun yoksa kadını öldürtmeye mi?" Dediğinde omuz silkip adamdan gözümü çekmeden
"Gerçekleri konuşuyorum ona birinin ona gerçekleri söylemesi gerekiyordu bu görevi de ben üstlendim diyelim hadi ama hala bir sahte silahla daha ne kadar duracaksın bence polis gelmeden kaçmalısın çünkü kadına şiddet ve öldürmeye teşebbüs ediyorsun şu an" adam elinde ki silahı yere düşürdü yiğit Ali hızla adamı tuttuğunda
"Salak" dediğinde polisler gelmişti onlara teslim etti silahı da başka bir polise verdi. Kadına dönüp
"İyi misin abla?" Dediğimde yüzü gözü morarmıştı kadının kafasını olumlu anlamda salladığında omuzlarından tutup kalabalığa dönüp
"Gösteri bittiğinde göre dağılabilirsiniz" dedim ve kadını kaldırıma oturtup evde ki 2-3 yaşlarında ki erkek çocuğuna yöneldim boyuna inip
"Artık korkma annen iyi olacak seni kucağıma almamı ister misin?" Diye sakince sordum o da sakince kafasını sallayıp kollarını açtı hızla kucağıma alıp saçlarını okşayarak annesinin yanına götürdüm
"Korkmayın iyi olacaksınız" dediğimde kadın
"Allah senden de abidende razı olsun siz olmasaydınız bizi öldürene kadar döverdi" dediğinde ağzımın içinden küfür edip
"Biz insanlık görevimizi yaptık şimdi polislerle karakola gidip şikayetçi olacağız tamam mı?" Diye sorduğumda yine onayladı beni. Polislerle birlikte bizde karakola geçtik işlemleri halledip karakoldan çıktığımızda bahara dönüp
"Nereye gideceksiniz?" Diye sorduğumda o sessizce
"Bilmiyorum" dedi yiğit Ali yanımıza gelmemişti hiç karakolda olduğumuz sürece.
"Hadi bize gidiyoruz" dediğimde hızla bahar kafasını sallamıştı.
"Olmaz alin daha fazla yük olamam size" diye mahçup bir şekilde konuşunca içim burkuldu
"Saçmalama istersen ne yükü hem ben 1 hafta sonra gidiyorum sen de benimle gelirsin ben nereye gidersem sen de oraya gelirsin olmaz mı hem Umutta sevdi beni" dediğimde bana kararsız bir şekilde baktı ben tekrardan.
"Hem burada kalırsan bu herif seni her şekilde bulur ve öldürene kadar durmaz" dedim
"Alin sen çok çok iyi birisin kalbin o kadar güzel ve temiz ki her şeyin en güzelini hak ediyorsun çok çok teşekkür ederim yaptıkların için" dediğinde
"Saçmalama hem bana arkadaş olacaksın gittiğim yerde" dedim ve sımsıkı sarıldım