4.7

2.1K 125 74
                                    



Yorgun bir şekilde yatağın içinde döndüm. Bir anda gelen farkındalıkla yatağın içinde dönebildiğimi fark ettim ve yataktan sıçrayarak doğruldum. Normalde Ali'nin beni sarmalayan kollarından hareket edememem gerekiyordu.

Odanın içine göz gezdirdiğimde onu göremedim. Yataktan kalktığımda altımda baksır ve üstümde Ali'nin siyah bir tişörtü vardı. Evin içinden de hiç ses gelmiyordu.

"Ali." diye seslendim. Bir süre beklediğimde hiçbir karşılık alamadım ve tüm katı dolaştım. Odaların hepsi boştu. Vakit kaybetmeden alt kata indim ve seslene seslene her odada onu aradım.

Bahçeye çıkan pencerenin önünde durarak gözlerimi kıstım ve cam seranın içini görmeye çalıştım. En son hatırladığım hava aydınlanana kadar cam serada olduğumuzdu. Ardından Ali beni eve geri getirmiş olmalıydı.

Bahçeye çıkmama hiç gerek yoktu. Çünkü cam seranın içinde hiçbir hareketlilik yoktu. Üst kata çıkıp telefonumu aldım ve Ali'yi aradım. İlk çalışta açıldı.

"Güzelim?" diyen sesini duyduğumda ofladım.

"Beni terk ettin galiba." dedim, atarlı bir şekilde. Güldüğünü duydum.

"Sadece markete geldim, bebeğim. Birazdan evdeyim." dediğinde rahatlayarak vedalaştım ve telefonu kapattım. Kısa bir duş alarak kendime geldim ve üzerimi giyindim. Aşağı indiğimde onu mutfakta kahvaltı hazırlarken buldum.

"Günaydın, sevgilim." dedim. Yanına giderek dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum ve kollarımı boynuna sardım. Yemyeşil gözleri yüzümde dolaşırken huzurla gülümsedi.

"Sen uyanana kadar aymamıştı." dediğinde kafamı geriye atarak güldüm. Bu klişe laflar bile o söylediğinde sanki ilk defa duymuşum gibi beni heyecanlandırıyordu.

Beni adanın etrafındaki sandalyelerden birine oturttu.

"Kahvaltıyı hazırlamışsın." dedim, önümdeki masaya bakarak. Klasik her şeyden biraz biraz koyduğu bir kahvaltı hazırlamıştı. Dilimlediği kaşardan bir dilim ağzıma attım.

"Bugün ne yapmalıyız? Sanki evde biraz sıkılıyor gibiyiz." dedi, bana bakarak. O kadar karmaşa ve gürültüden sonra bu sakinlik benim için cennet gibi bir şeydi. Kendime yeni aksiyonlar aramak istemiyordum, en azından şu anlık.

"Aslında dışarıda kahvaltı yapabilirdik." dedi, mırıldanarak. Kafamı iki yana sallayarak önüme uzattığı bardaktan çayımı yudumladım.

Kahvaltıyı onun hazırlaması ve benimde sorgusuz sualsiz oturup yemeye başlamam bir an ayıp geldiğinde göz ucuyla ona baktım. O ise ilgiyle yemeye devam etmem için bana bakıyordu. Karşıma oturarak o da kahvaltıya başladığında bende kahvaltıma devam ettim.

"Uzun zamandır bir şeyler düşünüyorsun ve bunu benden saklamaya çalışıyorsun." dediğinde duraksayarak ona baktım. Yine akıl okuma seansı başlamıştı. Ben onun hiçbir düşüncesini hesap edemezken o kendime bile söyleyemediğim en derin düşüncelerimi pat diye çözüyordu.

"Nereden çıkardın şimdi bunu?" dedim, umursamazca. Bir anda saçma saçma tepkiler verip yükselmeyecektim. 

Eskiden olsa elim ayağıma karışır Ali'ye kafa atar kaçardım. Ama şimdi akıllanmıştım.

Tek kaşını kaldırdı.

"Bir yerden çıkarmama gerek yok, ne düşündüğünü görebiliyorum." dedi, tek nefeste. Bize bilmediğimiz bir şey söyle. Yemyeşil gözlerine bakıp gülümsedim.

Hai finito le parti pubblicate.

⏰ Ultimo aggiornamento: Jan 31 ⏰

Aggiungi questa storia alla tua Biblioteca per ricevere una notifica quando verrà pubblicata la prossima parte!

Mahalle [bxb]Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora