3

104 8 1
                                    

bu bir savaştı, adil değildi.
o günlere asla geri dönmeyeceğiz; bütün o dökülen kanlar, kan kırmızısı yonca.
en kötüsü sona erdi.
tüm o büyük savaş boyunca uzandığın benim elimdi.
her zaman daha iyisi olmak için yanıp tutuştuğumuzu asla unutmayacağım.
hep senin olacağıma dair söz verdim, çünkü biz büyük savaştan sağ kurtulduk.





taehyung, evden çıktıktan sonra morali bozuk bir halde fakültesine gitmek üzere yola koyulmuş, bu düşük ruh haliyle de gününe devam etmişti. evdeki sorunlar canına okumuyormuş gibi günlerdir planlarına dahil olmadığı arkadaşları da kendisine soğuk yapıyordu ancak taehyung, ilişkisinde yaşanan şeyler için öylesine üzgündü ki içinde bir de bunun için dertlenecek yer kalmamıştı. sevgilisiyle problemlerini çözdükten sonra onlara kendini açıklayıp anlayışla karşılayacaklarını umacaktı ancak öyle olmazsa da hayatında iki aydır olan insanlar için kendini üzemezdi. önündeki senelerde illa başka arkadaşlıklar edinirdi.

bu düşüncelerle boğuşurken ders anlatan hocayı dinlemiyor, önündeki defterin karelerini minik yıldızlarla doldurup duruyordu. zaten yoklama alınmıyor olsa derse de gelmezdi ancak devamsızlığı oldukça önemliydi bu yüzden el mahkum geliyordu.

bildirim geldiği için aydınlanan telefon ekranına yan gözle baktığında orada jimin ve yoongi'yle olan gruplarına bir mesaj geldiğini görmeyi beklemiyordu. büyüyen gözlerle telefonuna uzandı, mesajı açtığında jimin'in ev ihtiyaçları için yapmaları gereken alışverişin listesini attığını gördü, dışarıdan bakıldığında pek büyük bir olay değil gibiydi ancak gruba jimin tarafından atılmış son mesaj günler öncesinde olduğundan taehyung mutlu olmuştu. istediklerini dönüşte alacağını ona iletip ders bitince de söz verdiği gibi dediğini yapmaya koyuldu. evin yakınlarındaki markete girdiğinde jimin'in istediği şeylerle sepetini doldurmaya başladı, o sırada raflarda gördüğü ve jimin'in sevdiğini bildiği yiyecek ve içecekleri de ekledi. sonunda işi bittiğinde taşımakta zorlandığı dört poşetle çıkmıştı oradan. bir sokak ötedeki evine zorlukla gidebilmişti. normalde anahtarıyla girerdi ancak içeride birilerinin olmasını umarak burnuyla zili çaldı. kısa bekleyişinin ardından kapı aralandığında içinden bir oh çekmişti. kapının ardındaki jimin yüzüne şaşkınlıkla bakıyordu.

''ne aldın bu kadar? altı üstü beş altı şey istemiştim...''

''şu da olsun bu da olsun diye her şeyi sepete atmışım, kasada fark ettim.'' jimin, uzanıp onun elindekileri aldığında ağzının içinde mırıldanarak taehyung'a söyleniyordu, o sırada ayakkabılarını çıkaran sarışın da kızaran avuç içlerini rahatlatmaya çalışıyordu. içeri girip ellerini yıkadıktan sonra mutfakta aldıklarını yerleştirmekle uğraşan jimin'in yanına gitti. onun, poşetlerden çıkardığı her yeni şeyle gözlerinin biraz daha parlayışını önleyememesi gülmek istemesine sebep olsa kendini tuttu ve hala dolu olan bir diğer torbaya ilerledi. bir yandan da jimin'i geçirdikleri birkaç günün veya bu sabahki tavrının aksine daha ılımlı bulmanın hevesiyle konuşma başlatmak için dudaklarını araladı. ''yoongi yok mu? sesi soluğu çıkmıyor.''

jimin, poşetten çıkardığı krakere dayanamayıp onu açmış, içinden birkaç parça tırtıklamaya koyulmuştu taehyung konuştuğunda. taehyung'un parlayan gözlerine kendikilerini çevirip bir saniye diyerek lokmalarını yutmayı bekledi. ''arkadaşıyla buluşmaya gitti.''

''kimmiş?''

''sınıfından biriymiş işte, bugün dersi kaçırdığından notları almaya gitti. yakınlarda oturuyormuş, kahve ısmarlayacakmış falan.''

the great war || taegimin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin