9. Bölüm: Seni Seviyorum!

110 6 1
                                    

-Murat Darıca'nın anlatımı ile-

Bir anda ne olduğunu anlayamadan efenin dediklerini yapıp evden çıktık. Benim arabamda yavuz ve emir, üçüzler babamların arabasında diğerleri de kendi arabalarındaydı ve askeriye'ye doğru gidiyorduk. 

Neden onu takip ediyorlardı hâlâ tam anlayamamıştım fakat korkuyordum ve ellerim istemsiz direksiyonu sıkıyordu. Neden korkuyordum bilmiyorum daha 10 dakika öncesine kadar içimde anlamsız bir mutluluk oluşmuştu o arayınca; telefon açılınca onun o naif sesini, insana huzur veren sesini duyacağım umuduyla ama yanılmıştım naif bir ses yerine silah sesi duymuştum efe gibi hızla ayağa kalkmıştım bende, ona bir şey olacağını düşünmek dâhi kalbimi sıkıştırıyordu. Sahi en son bu denli ne zaman korkmuştum? Alev kriz geçirdiğindeydi, elleri kanarken de bu kadar kokmuştum. Bu düşüncem beni daha çok boşluğa sokmuştu az önceye kadar kulaklarımda güneşin vurulduğu anda ki çığlığı duyuyorken şimdi alev'in kriz geçirdiği anda ki bağrış sesini de duyuyordum. Ellerimi daha çok sıkarak kendime gelmeyi umdum, acı en sonun da beni kendime getirmişti.

Askeriyeye vardığımızda kimlik kontrolüne girip içeri alındık, etrafa bakarken gözlerim ezberlemiş gibi onu buldu yanında tahminimce ailesi vardı çünkü kadına çok benziyordu, bu benzerlik uzaktan bile belli oluyordu yanında oturan erkek çocuk ise otururken bile ondan uzundu ama küçük olduğu yüzünden belli idi o da adama çok benziyordu, uzaktan gördüğüm diğer dikkat çeken detay ise kolundaki sargıydı. Kendimi koşarak ona sarılmamak için zor tutuyordum daha yeni tanışmıştık ve tuhaf kaçabilirdi.

Hızlı adımlarla onun yanına gitmeye başladım arkamdan da diğerlerinin geliyordu ya onlar yavaştı ya ben çok hızlı gidiyordum, sanırım ikincisi. İlk başta bizi fark etmemişlerdi arada çok az mesafe kaldığında kardeşi düşündüğüm kişi bizi far etti sonra hepsi bizi fark edip ayağa kalktığında direkt güneş'in yanına gittim elimi kaldırıp yarasına dokunacakken acıtırım korkusu ile elimi tekrar aşağı indirdim, acıtırdım herkesi acıtıyordum ben Alevi de bu ellerimle acıtmıştım Ni'i sözlerimle diğer kardeşlerimi de hep acıtmıştım. Yaralarıma burada giremezdim önemli olan güneşti düşüncelerimi kovalayıp en sonunda konuşma gücünü bulabildim, bu sıradada diğerleri ailesi ile tanışıyordu.

"iyi misiniz?" hay şu siz ekine ya.. sarılmak istiyorum oğlum ben 

"iyiyim bana bir şey olmaz murat bey" dedi ve gülümsedi, gülüşüne kurban olduğum nasıl güzel gülüyor ya neyse tamam kendine gel murat. Bende gülümsedim ve başımı salladım 

"onu çok iyi anladım zaten güneş hanım" bu dediğime daha çok gülmüş ve diğerlerinin geçmiş olsun gibi konuşmalarına cevap verirken ben de güneşe bir şey olacak korkusu ile düzgün tanışamadığım ailesine döndüm ayıp olmuştu 

"Kusura bakmayın telefondan gelen silah seslerinden sonra kokmuştum düzgün selam veremedim -adama elimi uzattım- murat darıca" babası ile tokalaştıktan sonra elin öpecekken engel oldu 

"Taner Yılmaz güneşin babası memnun oldum, henüz o kadar yaşlanmadım murat bey" gülerek başımı salladım 

"sadece murat diye bilirsiniz efendim" annesine elimi uzattıktan sonra kibarlıkla elini öptüm aynısını annemlere de hep yapardım umarım yanlış anlamazdı 

"bütün kadınların elleri öpülmeli sonuçta bize katlanıyorsunuz" diyip gülümsedim bu dediğime kahkaha atmış ve kendini tanıtmıştı 

"Tülin Yılmaz, ne kadar kibarsın sen murat" annem yanımda olduğu için kolumu omzuna attım ve onunda ellerini öptüm 

"annemin marifetli ellerinden geçtim tülin hanım" tekrar güldü bu sefer annemde ona eşlik etmişti. Bakışlarım kardeşine çevrilince elimi uzattım 

Yalnızlığın AleviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin