(Yaklaşan savaş)
FelixBüyük bir patlama sesi ile uyandım.
Yanımda yatan hyunjinde bu yüksek sesle irkilmişti.Ayağa kalkmam ile Hyunjin'in beni omuzlarımdan tutarak oturtması bir olmuştu.
Omuzumu tutan ellerini tuttum.
"Hyunjin neler oluyor?"
Endişeli sesimi duyunca yüzünde bir gülümseme oldu.
"Eminim ki önemli birşey yoktur."
Elini omuzlarımdan çekti ve koltukta ki gömleğini üzerine geçirdi.
"Eminsin değil mi, birşey olmayacak?"
İşini bitirince önüme geldi.
"Merak etme, birazdan herşeyi öğreneceğim. Evden çıkma sevgilim."
Dudaklarımdan öptü ve kapıya doğru ilerledi.
"Dikkat et."
Kafasını bana çevirdi ve gülümsedi.
O kapıdan çıktıktan sonra bende yatağa geri yattım.
Gözlerimi kapattım ancak bir daha uykuya dalamayacağımı anlayınca geri açtım.Dışarıda ne olmuştu?
O ses neydi?
Kimseye birşey olmuş muydu?
Aklımda ki sorular beni rahat ettirmezken ayağa kalktım.
Banyoya doğru ilerledim.
Büyük aynadan kendime baktım.
Daha doğrusu mührüme.Deli gibi acısada beni garip bir şekilde güvende hissettiriyordu.
Hyunjin her en kadar kendimi iyi hissettiğim bir gün bunu yapmamız gerektiğini söylese de ben kendimi iyi hissedeceğim günün geleceğini düşünmüyordum.
Beni zorlamamış olması güzeldi.
Kalçamın ağrısını sormayın bile.Yazar
Hyunjin olabilecek tüm hızıyla patlamanın olduğu yere geldi.
Büyük alanda toplanmış vampirler onu gördüklerinde yoldan çekiliyorlardı.
En öne geldiğinde kardeşlerinin yanında durdu ve önünde ki harabeye baktı.
Changbin onu görünce konuşmaya başladı.
"Deniz feneri, paramparça olmuş."
Enkazın kenarından onları gören Minho koşarak yanlarına geldi.
"Gözcüler bu Sabah birkaç vampirin kayalıklarda ki deniz fenerine girdiklerini ve birkaç dakika boyunca çıkmadıklarını görmüş. "
Hyunjin bağırdı.
"NEDEN MÜDAHALE ETMEMİŞLER O ZAMAN?"
"Sakin ol, fenerden sorumlu vampirler olduklarını düşünmüşler."
Chan onun sözünü devam ettirdi.
"Ayrıca dumanla yayılmış çok büyük bir vampir kokusu var."
Yeji kafasını abisine çevirdi.
"Yani bu demek oluyor ki.."
"Aramızda hainler var."
Hyunjin kalabalığa döndü ve yüksek bir sesle konuşmaya başladı.
"BUNDAN SONRA BİZDEN BİRİ OLMASINI DA GEÇTİM, TANIDIĞINIZ VEYA TANIMADIĞINIZ KİMSEYİ ÖZEL KULELERE KONTROL ETMEDEN ALMAYACAKSINIZ.
DIŞARIDAN İÇERİYE KİMSE GİRMEYECEK. "Ardından kardeşlerine döndü.
"Bu sizler içinde dahil, Minho hyung en sadık olduğunu düşündüğün kişileri güvenlik için ayarla, seungmin jisung'u yanına al ve diğer cadılarla birlikte kapıyı güçlendirmeye çalış, Changbin hyung yakında bir savaş olabilir bu yüzden bize kimler yardım edebilir araştır."
Duraksadı ve onu dinleyen diğer iki kardeşine döndü.
Diğerleri ona söylenenleri yapmak için uzaklaşmıştı."Yeji sen vampileri kontrol et, Chan hyung sen benimle gel."
Yeji ordan uzaklaşırken hyunjin ona döndü.
"Yeji şu enkazı olabilecek en kısa sürede hallet."
Yeji kafasını salladı ve tekrar ilerlemeye başladı.
Bir vampir Chan'ın yanına geldi ve kulağına birşeyler dedi.
Hyunjin'in kafası karışık olduğu için ne dediklerine kulak kabartmadı.Vampir gidince,
Hyunjin ve Chan kimsenin olmadığı toplantı odasına girdiler."Chan hyung bana yardım et , ben artık bu olayın içinden çıkamıyorum."
Chan derin bir nefes aldı.
"Bak hyunjin sende biliyorsun ki kurtlar Felixi almadan durmayacaklar. "
"Biliyorum."
Chan'ın gözleri Hyunjin'in boynunda ki ize gitti.
"Mühürlenmişsin, belliki mührünüz çok yeni olduğu için hissedemedin."
Hyunjin kaşlarını çattı.
"Ne demek istiyorsun hyung?"
"Evin etrafina yerleştirdiğin vampirler ölmüş hyunjin, Felixte ortalıkta yok."
^_________^
Hepinize selam.Umarım beğenirsiniz.
Oy vermeyi unutmayın(≧▽≦)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood İn The Water-Hyunlix
Fanfiction"Seni ilk gördüğüm zaman buz tutmuş kalbimin attığını ve tekrardan sıcakladığını hissettim."