Ne kadar belli etmesemde bu beni meraklandırmıştı. Diğer uzaylılar gittikten sonra bunu ona kesinlikle sormalıydım. Kafamın içinde bu düşünceler gezinirken uzaylılar beni başka bir odaya taşıdı. Kendi kendime noluyo ya? Diye sorgularken beni bir koltuğa bağladılar. İçimden dedimki "Şimdi yandık!" Benim sonumunda arkadaşım gibi olacağını düşündüm. Neden bilmiyorum ama ne olduğunu uzaylılara sormak için içime o an bir cesaret doğdu. Hayır o uzaylı hakkında tek kelime etmedim. Sadece "Neden beni sandalyeye bağladınız?" Diye sordum. Meğerse beni sorguya çekmek içinmiş. Boşuna endişelenmişim. Bana biz insanlar hakkında tonlarca soru sordular. Tabiki hepsini cevapladım. Sonra beni bir kafese yerleştirdiler. Yemek yok, su yok, uyuyabileceğin bir yatak bile yok. Yoksa beni burada ölümemi terk ettiler? Ama bunu neden yaptılarki? Öldüreceklerse neden diğer insanlar gibi dünyada değilde burada öldürüyorlar? Geçen seferki gibi kafama onlarca soru üşüştü. Fakat soramazdım. Nedenide zaten açık ve net... Bir kaç saat dahada olsa yaşamak istiyordum...
Bir kaç saat sonra kafesten çıkartıp kaldığım odaya yerleştirdiler beni. Odamı görünce şaşırdım. Tamda benim zevkime göre dekore edilmişti. Bu çok güzel, birazda ürkütücüydü. Sonra kendi kendime "Aman be Asya! Sende ne kafaya taktın ha." Dedim. Zaten bu benim işime gelir. Tüm bunları düşünürken uzaylıların beni yeni odamla yanlız bıraktıklarını farketmemişim. Sonradan bu odayı geldiğimden beri gezmediğimi hatırladım. Odayı gezdim ve ne kadar büyük bir oda olduğunu anladım. Vay be. Zevkinizde pek bir güzel. Odamda bir televizyon bile vardı. İzlemeye karar verdim. İzlerken uyyakalmışım. Uyandığımda yine karşımda o uzaylı ve yine bir yemek. Kendi kendime sordum. Neden hep acıktığımda geliyor? Neden hep uyuduğumda geliyor? Neden hep uygun zamanda geliyor? Bu ve bunun gibi birsürü soru istila etti kafamı. Sormam gereken birsürü soru olmasına rağmen elim ayağıma dolaştığı için soramadım ona. Yemeğimi bitirdikten sonra çıkıp gitti odamdan. O ana kadar yedirememiştim kendime. Ama onun bu gizemli hali benim ona aşık olmama neden olmuştu. Onu seviyordum fakat ona kalbimi açamazdım. O üstün bir uzaylıydı ben ise...
HER ZAMAN İMKANSİZ BİR AŞKA DÜŞMEK ZORUNDAMIYIM BEN?!
Birisine aşık olmak zaten kötü. Fakat onun seni sevmeyeceğini bile bile onu sevmeye devam etmek dahada kötü.
Kendimi bir köşeye kapatıp saatlerce ağladım. Ağladım çünkü belki beni öldürecek olan birisine aşıktım, ağladım çünkü aşkım aklımı esir almıştı, ağladım çünkü sevmemem gereken birini sevmek zorundaydım ve en kötüsüde bunlar benim elimde değildi...
Ağlaya ağlaya uymuşum kendimi kapattığım o köşenin soğuk zemininde. Sabah mermerde uyumanın verdiği o ağrı hissi ve ağlamanın verdiği o baş ağrısı ile birlikte uyandım. başımda herzamanki gibi aşık olduğum uzaylı Wei ve yemek duruyordu. Ama yeter! Kalbimi ona açmasamda en azından bu soruları ona soracaktım.