On Birinci Durak; Karşıyaka

7.2K 379 93
                                    

B E R İ K A

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

B E R İ K A

Tuna ile birlikte oturduğumuz kafeden hastanenin aciline gelmemiz yaklaşık beş dakika sürmüştü. Yürüyerek on dakika sürebilecek olan bu mesafeyi beş dakikada gelmiştik ama bu beş dakikada ömrümden ömür gitmişti.

Çünkü yaptığım tarçınlı kurabiyeyle Tuna'nın canına kast etmiştim!

Acil kapısından girer girmez alerji dememizle Tuna'ya hızlıca müdahalede bulunmak için içeriye almışlardı. Nasıl bir müdahalede bulunmuşlardı bilmiyordum. Yaklaşık yarım saat sonra Aras acilin giriş kapısından bakınıp beni görünce yanıma gelmiş ardından da beni Tuna'nın yanına götürmüştü. Tuna'yı sağlıklı bir şekilde gördüğümde verdiğim ilk tepki derin bir nefes vermek olmuştu. Sonrasında ise Aras, Tuna'ya geçmiş olsun dileyerek beni Tuna ile yalnız bırakmıştı.

Bu hastanede çalıştığı için özel hasta muamelesi mi görüyordu bilmiyordum ancak etrafta Tuna dışında sedyede yatan bir hasta yoktu. Tuna'yı yattığı yerde iyi gördüğümde kalbim göğüs kafesimden çıkacakmış gibi atıyordu.

Bir saat önce resmen Tuna'yı öldürüyordum ve düşüncesi aklıma geldikçe neredeyse ölümüne sebep olacağım için kanım çekiliyordu.

"Berika iyi misin?" Tuna beni gördüğü anda sorduğu sorusuyla ağlamaya başladım.

Ağlamaktan dolayı sesim oldukça değişik çıkmıştı. "Asıl sen iyi misin?"

Tuna uzandığı yerden biraz doğruldu. "Şşş... Otursana."

Acile girerken şişmiş olan dili yüzünden kelimeleri tam olarak seçilmiyordu. Şimdi ise o düzgün diksiyonu ve tonlamasıyla tüm kelimeleri net bir şekilde anlaşılıyordu.

Tuna'nın gösterdiği yere ilerleyip oturdum. Kolumda tuttuğum çantayı yandaki boş sedyeye koyarken yaşlı gözlerle Tuna'yı izliyordum.

''Endişelenme. Bak iyiyim. Hem tarçına alerjim olduğunu bilmiyordun. Bilsen yapmazdın eminim.''

Ben kendimi neden hep Tuna tarafından teselli edilirken buluyordum?

''Özür dilerim. Seni farkında olmadan öldürmeye çalıştığım için.''

''Berika eğer özrünü kabul edersem kendini iyi hissedecek misin?'' sakin bir ses tonuyla sorduğu sorusu beni etkisi altına almıştı. Akan burnumu çekerek kafamı usul usul sallayarak onu onayladım.

''Tamam, o zaman özrünü kabul ediyorum. Lütfen, kendini kötü hissetme artık. Eğer için daha da rahatlayacaksa geçen gün kurabiyenin tıpkı bugünkü kurabiye gibi tarçınlı olduğunu fark etmeyip yiyordum. Yani beni öldürmeye teşebbüs etmedin. Ben kurabiyenin tarçınlı olduğunu fark etmediğim için kendi başıma bela almakta ustayım.''

Sinirlerim bozulduğu için mi yoksa Tuna'nın söyledikleriyle içimin biraz olsun rahatlamasından dolayı mı hangisinin etkisinin daha çok etkilediğini bilmiyordum ancak karşısında daha az önce ağlamamış gibi gülmeye başladım.

Çapkınlığın Son Durağı: AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin