XXIII

45 3 14
                                    

Gözlerimi alarm sesiyle açtım. Yerimden kalkıp yüzümü yıkadım ve mutfağa geçtim. Kahve makinesine kahve koyduktan sonra hazır olmasını beklerken Çınar'a mesaj attım;

Günaydın Çınar'ım hayırlı sabahlar :)

Mesajıma cevap gelene kadar odama geri döndüm ve ne giyeceğime karar verdim. Siyah bir gömlek ve beyaz kalem pantolon seçmiştim. Dolaptan çıkardığımda kahve makinesinin hazır sesini duymuştum. Kahvemi alıp geri odama döndüm ve makyaj masama oturdum. Bir yandan kahvemi yudumlarken bir yandan nemlendirici makyaj bazımı sürüyordum. Telefondan ''Umut Kaya - Mor Yazma'' parçasını açmıştım. Tam sevdiğim nakarata eşlik ederken Çınar'dan mesaj geldi;

Çınar :)

- Günaydın hatun sana da hayırlı sabahlar. Dinlendin mi?

Hemen cevap yazdım;

- Dinlenmişim. Baya iyi hissediyorum kendimi. Kahve içiyorum bir yandan da hazırlanıyorum. Sen nasılsın?

Anında görüldü olmuştu. Hemen yazdı;

- İyiyim ben de. İşe mi?

- Evet kontrol etmem gereken bir sürü evrak var. Hâlâ Ege'deki kazıdan gelenlerin proserdürdeki evrakları tamamlanmadı. Duygu'ya bırakmıştım. Eksiksiz yapmıştır ama kontrol şart. Sen ne yapacaksın?

- Kolay gelsin meleğim. Şirkete geçeceğim.

- Sana da kolay gelsin hayatım. Şimdi aynaya dönüyorum hazırlanmam gerekiyor :)

Telefonumu kenara bıraktım ve makyajıma başladım. Gri ve siyah gölgeli bir göz makyajı yapmış hafif allıkla yanaklarımı belirginleştirmiştim. Açık renkli rujumu da sürdüğümde makyajım bitmişti.

Saçlarımı tepede toplayıp topuz yaptım ve perçemlerimin yüzümün iki tarafına düşmesine izin verdim. Kulaklarıma gri iri ve belirgin top şeklinde küpeler takmıştım. Dolabıma geri döndüm ve gömlekle pantolon birleşimini tamamlayacak gri tokalı siyah bir kemer taktım. Dün akşam giydiğim gri kısa topuklu ayakkabılarımı da seçip giydiğimde tam yaşını gösteren olgun bir kadın gibi görünüyordum.

Kahvemi içmeye devam ederken camın kenarına oturdum ve telefonda bildirimlerimi kontrol etmeye başladım. Tuna mesaj atmıştı;

Tuna Baş Belası

- Akşama sendeyim eşyalarımı toplamaya geleceğim.

Cevap verdim;

- Gerek yok arada kardeşinin evine kalmaya gelirsin. Bulunsun eşyaların.

Sosyal medyada vakit geçirirken kahvemi bitirmiştim. Çantamı aldım ve evden çıkıp servisten gelen arabama bindim. Trafik sıkıntısı yüzünden erken çıkmıştım yine evden. Yine beni bol trafikli sıkıcı bir sabah bekliyordu.

Serkan'dan

- Abi dur öldüreceksin!

- Gebersin zaten!

Yine üstüne yürürken Cüneyt tutmuştu beni. Bağırmakla kalmıştım;

- Ne bok işin var lan senin benim ailemle! Kim tutuyor senin tasmanı!

Cüneyt beni iterken;

- Abi bir dur! Ölürse bulamazsın kim olduğunu.

Kanlı gömleğimi üstümden çıkarırken Cüneyt'e;

Aynı Bedende İki KişiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin