BÖLÜM 20

36.3K 2.6K 585
                                    

Herkese selammm biz geldikkk. Nasılsınız ballı çöreklerim, reçelli turtatalarım :) umarım herkes çok iyidir. Bir konuda minik bir ricada bulunmak istiyorum, bölüm sonrası okusanız bile olur. Aslında daha önce bölüm sıklığı ile ilgili bir açıklama yapmıştım ama tekrar ileteyim, yazma durumumu işimin yoğunluğuna göre ayarlayabiliyorum dolayısıyla iki haftadan önce bölüm atmam biraz zor. İki haftayı geçecek gibi olduğunda da zaten buradan yada instagramdan duyuru atacağım. Bir diğer konu ise bir çoğunuz hiç yorum yapmıyor beni ne watpad ne de instagram üzerinden takip etmiyor. Sizden ricam Bio'da bulunan hesaplardan eğer üyeliğiniz varsa beni takip etmeniz. Birde çok hızlı büyüyoruz ama daha çok duyulsak hiç fena olmaz, sosyal medya hesaplarınızdan bizi paylaşmayı ve yakınlarınıza önermeyi unutmayın, şimdiden çok teşekkür ederim. Çok konuştum o zaman bölüm başlasın. Sizi seviyorum :*:*:*:*

BÖLÜM ŞARKIMIZ / ANIL PİYANCI VE PERDENİN ARDINDAKİLER - YAĞMURLAR

Yıldıza bastıysak, satır arası yorumlar hazırsa;

İYİ OKUMALAR...

Son senemizde yurttan ayrılıp Hilal ile birlikte eve çıkmıştık. Hakan İstanbul'a geldiğinde bizde kalabiliyordu bu sayede Hilal de bende Hakan ile birlikte daha çok vakit geçirebiliyorduk. Hilal ilk başlarda ilişkimizi yadırgasa da artık alışmıştı. Hatta bana "Abime ne yaptın Narin? Büyülenmiş gibi." demişti şaşkınlıkla. Abisini çok iyi tanıyan birisi olarak abisini değiştirdiğimi daha mutlu bir adam yaptığımı söylüyordu, ona göre hayattan hiç bir beklentisi olmayan o adam gitmiş yerine hayat dolu ve yaşam hevesi olan birisi gelmişti. Hakan'ın bana gösterdiğinden de aşık olduğunu iddia etmişti.

Ayrıca Abisini yabancı birine kaptırmadığı için mutluymuş ama bazen kıskanmadan da duramıyormuş.

Hilal bugün arkadaşlarıyla buluşmak için dışarı çıkmıştı, bence bizi yalnız bırakmak içindi ama galiba beni utandırmamak için böyle söylememişti.

Hakan ile birlikte az önce yemek yemiştik. En sevdiği yemek olan güveçten yapmıştım ona tatlı olarak tabiki de fırın sütlaç. Ben ortalığı toplarken o da bize film seçiyordu, herhangi bir tür belirtmemiştim o yüzden ne seçeceğini çok merak ediyordum.

Bulaşıkları halledip sarı bezi katlayarak yerine bıraktım. Mutfaktan çıkıp Hakan'ın yanına geçtiğimde pür dikkat filmleri incelediğini fark ettim. Çok basit işleri bile ciddiye alıp incelikle yapması çok hoşuma gidiyordu tam bir iş bitiriciydi. Bu kadar mükemmel bir adama sahip olduğum için bazen kendimi çok şanslı hissediyordum, özgüvensiz bir kadın değildim ama Hakan'ın bana nasıl aşık olduğunu da bir o kadar merak ediyordum, en çok hangi özelliğimden etkilendi mesela?

"Sevgilim." dedim küçük adımlarla yanına yaklaşarak.

Gözlerini televizyon ekranından çekmeden "Efendim hatunum?" dedi yumuşacık bir sesle.

"Seçemedin galiba henüz." dedim koltuğun boşta bıraktığı kısmına kendimi bırakarak.

Ekrandan gözlerini çekerek bakışlarını bana çevirdi "Hangisini seversin, emin olamadım. 

"Titanik mi izlesek?" diye sordu ciddi ciddi.

Gülümsememe engel olamadım "Neden titanik?" diye sordum merakla.

Omuz silkerek, dudaklarını 'bilmem' der gibi büzerek "Kadınlar genelde romantik filmlerden hoşlanmaz mı?" diye sordu masum masum.

Tek kaşımı kaldırarak "Kadınlar?" dedim soru sorar gibi. Kaç kadın tanımıştı da beni bu genellemenin içine sokuyordu acaba?

GÖLGESİZWhere stories live. Discover now