AŞKA ÇAĞRI - GAY (YARI TEXTİNG)

35 - Kuyruklu Yıldız

Buğra'dan

Antrenman boyunca gözümü üzerinden ayırmamış, alt dudağımı ısırıp dururken Akif'e kitlenmiştim. Bugün sabahtan beri tek iletişimimizin sahaya girdiğimde selamlaşmak olduğunu kendime hatırlatırken artık antrenmanın bitmesi için saniyeleri sayar olmuştum. Akif'in gözü de arada birde olduğu gibi yine bana çarptığında saliselik yüzüne yayılan gülümsemeyle çıldırmak üzereydim. Ona böylesine tutkun olduğumu daha önce nasıl fark etmediğime şaşıyordum.

Ayağımı yere vurarak ritim tutarken kollarımı iç içe geçirip olduğum yerde lanet olasıca takıma saydırmaya başladım. Bugün dönem boyunca ilk defa deri ceketimi omzumdan çıkartmış, okula kısa kolluyla gelmiştim. Üzerime çöken bakışlar umrumda olmazken  ne düşündüğünü merak ettiğim tek bir çift göze bakıp bakıp çözmeye çalışıyordum. Koluma çarpan elle irkilip gözlerimi Akif'in üzerinden çektim.

"Bitti bitti. Bitirdin çocuğu gözlerinle yiye yiye. Yeter. Önüne dön artık."

Tolga'nın yarı alaycıl yarı gergin sesiyle iç çekip sinirimi saklayamadan sertçe bedenimi ondan uzaklaştırmıştım. Tolga'yı böyle gergin anlarımda kırmaktan korktuğumdan yanımdan uzaklaştırırdım. Başlarda 'ne oldu, kırdım mı seni' tarzı sözleriyle yanıma gelip darlarken bir süre sonra alışmış olacak ki artık bana alan tanır olmuştu.

Akif'in düdüğüyle karşı taraftan havalanan top bizim sahaya düşemeden Tahir'in kurtarışı sayesinde Tolga'yı bulurken profesyonel bir pasla bana yönlendirilmiş, tüm hırsımı toptan almak istercesine sert bir smaçla karşı tarafa bırakmıştım. Topun şiddeti yüzünden elinin altına gelmesine rağmen geri adım atan Çağrı'yla saniyesinde kaşlarını çatıp bir adım öne atan Kaan'ı görmem bir olmuştu.

Akif maçın bittiğini belirten düdüğünü tekrar çaldığında saha değiştirip Çağrı'ya yaklaşmıştım. Amacımın ona zarar vermek olmadığını, sadece sert smaç çalıştığımı söylemek üzereyken araya giren Akif ile aklım karışmıştı. Elime sarılan eli ile beni çekiştirmeye başladığı esnada 'bir dakika' bile diyemeden kendimi soyunma odasında buluvermiştim. Beni çekiştirmeye başlamadan önce 'antrenman bitti, herkes sınıfına dönsün, gitmeyeni yok yazdırırım' diye bağıran Akif'in şu an suspus haline bakıp sırıtmaya başlamıştım.

Kapıyı kapattığı gibi derin bir nefes alışverişi sonrası arkasını dönen çocuğa iyice yaklaşmıştım. Yaklaşmaktan kastım bir iki adımdan ötesiyken döndüğü gibi beni karşısında bulmasına sebep olmuştum. Anında gözlerini yumarak başını omzuma yasladığında tek saniye beklemeden kollarımı etrafına dolamıştım. Kapanan kapıyla salonun tamamen boşaldığını anladığımda burnumu saçlarına geçirdim.

Gözlerimi kapatıp huzurlu bir nefesle ciğerlerimi doldurduğumda kolumun altından sıvışıp çıkan bedenle gözlerimi açıp kaşlarımı çatmıştım. Ellerini saçına atıp karıştıran Akif, arkasını dönerken homurdanmaya başlamıştı.

"Terliyim oğlum. Koklama."

Tekrar dibine gerip arkası dönük bedene kollarımı sıkı sıkı sardığımda hiç zorlamadan 'Buğra' diye seslenmiş, duymuyormuş gibi omuz silkip tekrar burnumu saçlarına iliştirmiştim. Öncekinden daha derin bir soluk çekip 'ohhh' dediğimde güldüğünü duymuştum.

"Sana çok gizli bir bilgi vereceğim. CİA'den aldım."

Akif 'Hmm' diye mırıldandıktan sonra ellerini beline doladığım kollarımın üzerine atmış devam etmemi beklemişti. Bu hareketine yükselen bedenimi sakinleştirmek adına dudağımı yalayıp fark ettirmeden hafifçe gerilediğimde devam etmiştim. Yükseldiğimi fark etmesini istemiyordum.

"İnsanlar hoşlandıkları insanların ter kokusundan iğrenmezlermiş, hatta bu onları azdırırmış."

Başımı boynuna eğip derin bir soluk da orada aldığımda boynundaki tüylerin havalandığını görmüş, inen göz kapaklarına şahitlik etmiştim. Benim de gözlerim hafifçe kapandığında burnumun yaslandığı derideki mis kokuyu daha derin soluyordum.