Nice krallar
Burada ant içti
Büyük ordular
Karşına geçti
Issız ovalar
Kurudu gitti
Taşları toprağı
Yandı ve bitti
Talihin böylesi
Nir-enem'i seçti
Nir-enem'in puslu silüeti önünde kralın ordusu hizalanmıştı. Hava serindi ve göz gözü görmeyecek kadar yoğun bir sisle kaplıydı. İki ordunun karşılaşması için iyi bir gün değildi. Bir hafta boyunca Kral Batlemyan iğrenç canavarlardan arındırdığı yeni ordusunu toplayarak Germano ile karşılaşmak için kuzeye yola çıkmıştı. Tüm krallık, başlamasını bekledikleri büyük savaş ile diken üzerindeydi ve sonu gelmeyecek bu büyük savaşın üzüntüsünü yaşıyorlardı. Germano'nun ordusu nihayet hareket etmişti ve sonunda iki ordu karşı karşıya gelmişti.
Ordugâhın içinde askerlerin biraz ısınmak ve bir şeyler pişirmek için yaktıkları kamp ateşlerinin ufak dumanları yoğun sise karışıyordu. Nir-enem ve çevresine çok fazla yağmur yağmazdı ve bu bölgedeki bitkilerin tek su kaynağı sabahları oluşan yoğun sis ve beraberinde getirdiği çiğdi. Hafif ıslanmış toprağa atların toynakları bastığında çok ses çıkarmıyordu. Hem bu sebepten dolayı hem de yoğun sabah sisi sebebiyle askerler, aralarında atlarıyla gezen Germano ve Demetrius'u fark edemiyordu. Bir anda yanlarında beliren bu güçlü komutanları gördükten sonra ayağa hızlıca kalkmaya çalışan askerleri Germano eliyle işaret ederek durduruyordu.
"Düşman hakkında ne kadar bilgiye sahibiz?" diye sordu Germano, atın yularını çekiştirerek askerlere zarar vermeden gitmeye çalışıyordu.
"Beklediğimizden daha küçükler, en az otuz bin kişi ve ilginç şekilde orduda trol veya karanlık büyücüler de yok." dedi Demetrius, her zamanki gibi yeşil renk gözleri, kır ve uzun saçları ve derin yara izleri ile bezenmiş yüzüyle korku ve hayranlık uyandırıyordu. Geniş ve kaslı omuzları, altında bindiği atı daha ufak gösteriyordu.
"Muhtemelen ödedikleri parayı beğenmeyerek kaçmışlardır, soysuz bir adamın aşağılık paralı askerleri işte." dedi Germano, konuşurken dişlerini sıkıyordu.
Germano ve Demetrius ordugâhta dolaşarak teftiş yapmaya devam ederken uzaklardan bir askerin sesini işittiler. Asker, görünüşe göre onları arıyordu. Bunun üzerine sesin kaynağına giden Germano ve Demetrius elinde parşömen tutan bir askerle karşılaşmışlardı. Asker, selam verdikten sonra konuştu.
"Komutan, düşman ordusundan bir haberci gelerek bu parşömeni teslim etti." dedi asker ve elindeki parşömeni uzattı.
Germano atının üzerinden biraz eğilerek aldığı parşömeni açtı ve kendisine merakla bakan Demetrius'a başını çevirerek gülümsedi.
"Kral, yüz yüze görüşme talep ediyor."
***
Güneş, Nir-enem'in üzerine ışınlarını bırakmıştı. Havadaki yoğun sis, toprağın ısınmasıyla kaybolmaya başlamıştı. İki ordu artık birbirini görebiliyordu ve askerler savaş düzenine geçmişti.
"Dikkatli olmalıyız." dedi Demetrius ve ekledi.
"Gözlerimizi büyü ile bağlayabilirler."
Germano bunun üzerine gülümsediğinde karşı orduda görüşme için kendilerine yaklaşan kafile de görünmeye başlamıştı.
"Arkamda ben öldükten sonra bu sancağı yerden alacak binlerce adam ve kadın var." dedi Germano, elindeki sancağa bakıyordu.
Sancak, kırmızı renk arka plan üzerinde beyaz bir taç şeklindeydi ve bu eski Büyük Kral Rene'nin kullandığı sancaktı. Bu sözler üzerine Demetrius sessiz kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Niştar'ın Büyüsü - Mistik Denge (Tamamlandı)
Fantasy*WattpadFantasyTR okuma listesinde! Sihirli güçlere sahip kara kobra lakaplı suikastçı Tormen, başarıyla sonuçlanan bir av sonrası kontrolünü kaybettiği yazgısında sihirlerin, farklı ırkların ve hatta ejderhaların olduğu bu fantastik dünyayı yenide...