Bölüm 5

4 0 0
                                    


 Andre kekeleyerek hararetli planlama konuşmasını böldü. Hepsi kaşlarını çatıp çocuğa dönmüş onu yerinde hoplatmıştı. Avery onun çekingenliğini kırmak adına elini çocuğun omzuna atıp yarım ağız gülümsedi.

"Evet Andre bir şey mi diyecektin?"

"Ah...evet ekselansları. K-kontes Helen buluşma sırasında kullanmanız için kıyafet ve takılar vermişti."

Coleman kıs kıs gülerken alnında birikmiş ter damlalarını sildi.

"Siz değişirken biz de plana karar veririz Prenses Avery. Gidip süslenin."

Avery derin bir nefes çekip Andre'nin kolları arasındaki çantayı çekerek aldı. O gruptan uzaklaşırken Hector da peşinde takılmıştı. Coleman ikisinin arkasından bakarken muzip bir şekilde sırıtıyordu.

Avery çalıların arasında pantolonunu indirirken doktoruyla göz göze gelmiş ve öylece kalakalmıştı.

"Dikizlemeye mi geldin?"

"Ben bir doktorum. Çekinmene gerek yok."

"Sen bir erkeksin Hector. Sapkın bakışlarını yakalamazsam iyi olur."

Hector kollarını bağlayıp arkasını dönerken gülüyordu. Avery çantanın içerisinden elbiseyi çıkardığında sesli bir şekilde küfretti. Beyaz, bilek hizasında ve üzeri minik elmaslarla bezenmiş tiril tiril bir elbiseydi. Altına giymesi için topuklu ayakkabılar bile koyulmuştu.

"Ne düşünüyor, bir akranımın şatafatlı yemek davetine katılacağımı mı? Söyle Hector ailemin katiliyle yüzleşmeye giderken süslenmem mi gerekir?"

"Hayır prenses Avery, ancak bir prensin huzuruna çıkarken yabani bir at gibi görünemezsiniz. Soylular böyle şeylerde karşısındakini küçümsemeye meyilli olacaklardır."

Avery elbisenin askısını düzeltirken gözleri ansızın uzaklara dalmıştı. Bundan epey zaman önce, kendi yansımasına bakarken annesi hemen arkasından omuzlarını sıkıca kavramış ve her şey bittiğinde onun vahşi bir at olmaya dönebileceğini söyleyerek içini rahatlatmıştı. Bu an ne zaman gelecekti? Daha ne kadar beklemesi gerekirdi?

"Aynam ol ve söyle bana. Nasıl görünüyorum?"

Hector usulca arkasını dönerken heyecanlıydı. Avery, Porter köşkündeyken hep geceliğiyle dolanırdı. Çocuk onu daha önce bu denli göz alıcı bir elbisenin içerisinde görmemişti. Kulağına taktığı elmas küpeler gözleri kadar parıltılıydı. Omuzlarını kısmen örten kan kırmızısı pelerinin yakasına Tigris'in sembolü olan kaplan şeklinde bir broş iliştirilmişti. Ne yaşanmış olursa olsun krallığı hala o Spiritus ile anılıyordu. Yavaşça yutkunurken kafası bu güzellik karşısında yana eğildi.

"Tıpkı bir kraliçe gibi..."

Avery tatmin olarak gülümsedi ve omuzlarını dikleştirdi.

"Çamurlu botlarıma laf söylemeyecek misin?"

"Ben Helen değilim."

"Yakışık alır mı dersin?"

"O pis saraya yakışacaktır."

Hector büyük bir adımda kızın dibinde bitti. Hiç çekinmeden broşu çıkarıp bir süre elinde döndürdü. "Bu göğsünde taşıyacağın bir şey değil. Onun yerine," parmaklarını göz bandının altından sokarken kızın kirpiklerine dokundu. Avery ürperirken endişeyle gözlerini yumdu. "Tigris'in yalnızca bir izleyici olduğunu göster. Artık eski tanrının yakılma zamanı. Bugün ise yeni tanrıçanın doğuşuna şahit olacaklar."

PRENS VE KUKLACI ( RUHLARIN HİKAYESİ 2. KİTAP)On viuen les histories. Descobreix ara