2.9

3.5K 503 478
                                    

Hastane koridorunda çaresizce bekliyordu delta. Omegasının arkadaşları telaşla bir oraya bir buraya yürüyor, o ise gözünü yere dikmiş tepkisizce sadece nefes alıp veriyordu.

Buna nefes almak deniyorsa tabii.

O anlar zihnine dolmaya başladı tek tek. Omegasının ağlamaya başladığını anladığı an çevreden lavabonun yerini öğrenmeye çalışmış fakat herkes sarhoş olduğundan bu pek kolay olmamıştı. Kasıklarında çok keskin bir acı hissettiğinde ise artık kendisinin değil kurdunun hakimiyeti aldığını fark etmişti çünkü biliyordu ki omegasına bir şey olmuştu.

Bütün evde fırtınasını estirmişti. Bazıları korkuyla kendini dışarı atmış, bazıları deltanın yoğun feromonlarından ötürü bir adım bile atamaz hale gelmişti.

Delta hisleriyle omegasını bulduğu an onu kanlar içinde yerde yığılmış bir halde görmüştü. Öfke bütün damarlarında adeta bir yılan gibi geziniyordu fakat o an önemli olan öfkesi değil, omegası olmalıydı. Bunu yapanı eninde sonunda bulur, gereken neyse onu yapardı fakat o an omegası acı çekiyordu. O tepki vermese de bunu hissediyor, hatta yaşıyordu.

Çaresizlik hissini ömrü hayatında ilk kez hissetmişti sanki. Elleri titremeye, gözleri buğulu görmeye başlamıştı. Bir hışımla üstündeki tişörtü çıkarıp omegasına tampon yapsa da kan çok fazlaydı. Çok çok fazla.

Kucağına aldığı gibi bilincini kaybeden omeganın verdiği tek tepki gözlerinden akan yaşlar olmuştu.

Delta, büyük bir şok içinde omeganın kanlı bedenine bakan kalabalığı, rengi değişmiş gözlerinin değdiği her bedenin yol vermesiyle yararak ilerlemiş; Minho'yla göz göze geldiği gibiyse sözsüz anlaşan ikili arabaya yerleşmişti. Jisung da ağlayarak son anda Minho'nun yanındaki yolcu koltuğuna oturduğunda hızla hastaneye sürmeye başlamıştılar.

Delta arka koltukta omegasıyla birlikte oturuyor, hala zar zor da olsa hissedebildiği kurduna feromon göndermeye çalışıyordu.

Hastaneye vardıklarındaysa omega yoğun bakıma alınmış, arkasında ise bir sürü korku dolu beden bırakmıştı. Hastanenin çok soğuk olduğunu ve ilk defa bu denli üşüdüğünü hissediyordu delta.

"Benim yüzümden..." Jisung sürekli ağlayarak sayıklasa da o an kimse ona neden böyle söylediğini soramıyordu. Herkes sadece kapısı açılacak olan yoğun bakım ünitesini gözlüyordu.

Geldiklerinden beri kaç saat geçtiğini kimse bilmiyordu fakat yoğun bakım kapısı açıldığı an herkes telaşla ayaklanmış, delta önde olmak üzere hepsi doktorun başına geçmiştiler.

"Hastanın yakını siz misiniz?" diye sordu doktor, her ne kadar deltayı ve ruh eşini tanısa da.

"Evet, ruh eşiyim ben. Durumu nedir?" Delta endişeyle bir adım daha atarak doktora yaklaştığında doktor kafasını iki yana sallayarak çaresiz bakışlar attı önündeki kalabalık gruba.

"Üzgünüm, hastamızın durumunu stabil hale getirsek de maalesef bebeği kurtaramadık. Bıçak rahmi delmiş, oluşan kanamayla birlikte bebek de daha fazla tutunamamış rahim duvarına. Kürtaj işlemini gerçekleştirdik, birazdan hastamızı odaya alacağız. Tekrardan, çok üzgünüm..."

Jisung doktorun söyledikleriyle daha şiddetli ağlamaya başlamış, o an ne olduğunu anlayamayan delta ise doktoru bölmeden dinlese de cümlesinin bitmesiyle korkuyla konuşmuştu.

"Bir karışıklık oldu sanırım. Kim Seungmin'in durumunu öğrenmek istiyoruz. Onun ruh eşiyim ben."

Doktor o an deltanın hiçbir şey bilmediğini fark etmişti. Jisung ise "Hyung.." diyerek hıçkırıklarının arasından konuşmuştu. "Seung... Seung hamileydi."

gasoline | chanminWhere stories live. Discover now