(49)Unutma Beni Çiçeği

288K 18.8K 19.9K
                                    

Karun'a hamile olduğumu söylediğim günden beri hayatım bir anda garipleşmeye başladı. Bana karşı kötü değildi ama eskisi gibi de değildi. Kendini fazlasıyla geriye çektiği için aramıza koyduğu mesafelerin soğukluğunu yaşıyordum. Sabah ben uyanmadan evden çıkıyor, akşamları geç saatlerde eve dönüyordu. Benden kaçıyordu çünkü bana baktıkça korkuları depreşiyordu. Önce neyden korktuğunu anlayamamıştım ama bir süre sonra cevap kendiliğinden zihnime düşmüştü. Sebebi Defne'ydi.

Ablası doğumda öldüğü için aynı şeyleri yaşamamdan çok korkuyordu. Korkularının sebebini bildiğim için aramıza koyduğu mesafeler yüzünden Karun'a kızamıyordum. On yaşındayken bir çocuğun çocuk doğurmasına tanık olmuştu. Bu bir insanın kolay kolay üstesinden gelebileceği bir şey değildi. Üstelik hepsi bu da değildi, ablasının cesediyle iki gün boyunca soğuk hava deposunda kalmıştı ve tüm bunlar bir doğumla başlamıştı.

Aradan yirmi bir yıl geçmesine rağmen Karun hâlâ üşüyordu. Benim ilgim ve aşkım bile onun vücuduna baharı getiremediyse, travması düşündüğümden ağırdı. Tüm bunları bilirken aramıza koyduğu mesafeler yüzünden ona kızamaz, bebeği istemediği için ona gücenemezdim. Bana düşen tek şey bu sancılı süreçte ona karşı sabırlı olmak ve yavaş yavaş onu çocuğuna alıştırmaktı. Zor günlerden geçtiği için anlayışlı ve sabırlı olmalıyım.

Bugün Karun'a bir sürpriz yapıp onu işyerinden ziyaret etmiştim ama beni ofisine almak yerine sekreterinin odasında bekletiyordu. Asistanı onu arayıp geldiğimi bildirmişti fakat önemli bir toplantıda olduğunu, biraz beklemem gerektiğini söylemişti. Bir buçuk yıl önce bu şirkete ilk geldiğimde de beni saatlerce asistanının odasında bekletmişti. O kadar çok bekletmişti ki sıkıntıdan onun cam duvarına saka kuşu çizmiştim.

Çizdiğim kuşun hâlâ durduğunu görmek tebessüm etmemi sağladı. Bir buçuk yıl önce fosforlu kalemlerle çizdiğim saka kuşunu sildirmediğini bilmiyordum. Cam duvarı şeffaf bir şekilde kaplattığı için resim hiç bozulmamıştı. Elimdeki kâğıt kesenin içindeki kestane şekerlerini yerken bebeğime duvarı işaret ettim. "Onu annen çizdi. İlk karşılaşmamızda da baban beni böyle saatlerce bekletmişti."

İlk seferinde gerçekten toplantı yaptığı için beni beklettiğini biliyorum ama bence şu anda içeride bir toplantı yapılmıyordu. Hamile olduğumu öğrendiğinden beri benden kaçıp durduğu için toplantı bahanesiyle eve gitmemi bekliyordu. İki saattir burada beklediğim için sıkıntıdan ayağa kalktım. Karun'un odası ve sekreterinin odası birbiriyle bağlantılıydı. Asistanının ofisine girip oradan Karun'un odasına geçiyorlardı. İkisinin odasını birbirinden ayıran cam bir duvardı.

Buradan bakınca Karun'un odasını göstermeyen ancak o taraftan bakınca buradaki her şeyi gösteren cam duvar sinir bozucuydu. Tek taraflı bir görüş sağladığı için Karun şu anda burada oturduğumu görüyordu. Fakat ben bakınca sadece cam duvarı ve o duvara çizdiğim saka kuşunu görüyordum.

Sekreterin masasının üzerindeki fosforlu kalemleri aldığımda kadın meraklı gözlerle bana baktı. Ona en küçük bir açıklama yapmadan sandalyeyi alıp cam duvara yaklaştım. Sandalyenin üzerine dikkatli bir şekilde çıkıp kahverengi fosforlu kalemin kapağını açtım. "Bence sende bu duvarda olmalısın ufaklık." Bebeğimle konuşarak onu da çizmeye başladım. Babasının duvarında o da olmalıydı.

Bir yıl önce çizdiğim devasa saka kuşunun yanına bu sefer daha küçük bir saka çizmeye başladım. Annesinin kanatları altında uçan küçük kuşu çizerken dudaklarımda küçük bir tebessüm vardı. Onu sol kanadımın altına çizip diğer kalemlerle gölgelendirdim. Resim becerim çok iyi olduğu için en az anne kuş kadar gerçekçi olmuştu. Bebek kuşu çizmem yarım saatimi almıştı ancak Sanrı'yı çizmek bir saatten fazla zamanımı almıştı.

SAKA VE SANRIWhere stories live. Discover now