MÂZİ

19 2 5
                                    

Hepinize selamm. Bana ve kitabım aşans verdiğimiz için önceden hepinize çok teşekkür ederim. Bölüm düzenimiz her hafta bir bölüm şeklinde olucak. Bölüm başında yıldız atarsanız beni çook mutlu edersizin

Hazırsanız yeni bir fantastik diyarın kapısını beraber aralayalım

Bölüm şarkısı: Peppina Mademoiselle Noir

"Hadi Orela daha hızlı ol. Odin bizi bekliyor" dedi Ay Krallığının büyük prensesi bir geceyi anımsatan siyahtan beyaza doğru açılan gözleri mutlulukla ışıldıyordu. Kömür karası saçları özenle örülmüş ve bir taçla şenlendirilmişti. Siyah kısa tüllü elbisesi içinde bembeyaz teni karanlık gecede parlayan yıldızlar gibiydi.


"Abla biraz yavaşla, sana yetişemiyorum" diye sinirle bağırmıştı krallığın küçük prensesi. Ablasına zıt olarak omuzlarının biraz altında biten beyaz saçları, açık mavi kedi misali gözleri vardı. Saçları özenle dalgalandırılmış ve ablası gibi taçla süslemişti. Dizlerinin hemen altında biten kabarık lacivert elbisesi koşmasını zorlaştırıyor ve ablasına yetişmesine engel oluyordu.

Ablası kardeşinin seslenmesiyle olduğu yerde durmuş ve arkasındaki kardeşinin aralarındaki mesafeyi kapatmasını bekliyordu. Yarım saniye ardından kendine yetişen kardeşinin elini avucuna aldı ve koşarken onu da peşinde sürüklemeye başladı. Ablasını telaşlı adımlarına yetişmeye çalışan Orela neşeyle karışık sinirle büyük bir kahkaha attı. Kahkahası geçtikleri köprünün duvarlarına çarpıp tekrar kulaklarına ulaştı. Kardeşinin sinirini umursamayan Vega hızlıca koşmaya devam etti.

Birkaç dakikanın ardından ayakkabıları kızgın kumlarla buluşunca yavaşladılar. Vega kafasını hızlıca etrafına çevirdi ve batmakta olan güneşin kızıl ışıklarıyla büyüleyici koyun buluşması arasında aradığı kişiyı bulmanın sevinciyle avucundaki elle beraber ona doğru koşmaya başladı. tam önüne geldiğinde durdu ve başını kaldırıp ondan neredeyse bir kafa boyu uzun, kendisi gibi kömür karası dağınık saşları olan ve kırmızıdan sarıya açılan -Veganın tabiriyle bal- gözleri olan Güneş Krallığının prensine baktı. Üzerinde beyaz kol düğmeleri ve yakasındaki üç düğmesi açık gömlek ve siyah pantalon ve kafasındaki dağınık saçlarının üzerlindeki taçla en az bulundukları koy kadar büyüleyici görünüyordu. Vega'nın boynuna dolanan kollarına karşılık ellerini beline koyarak ona sıkıca sarılan prens kafasını prensesin saçlarına gömmüştü.birbirlerine sarılmalarını bölen Orela'nın boğazını temizlemesi olmuştu. Vega Odinden ayrılınca Orela ve Odin de birbirleriyle selamlaşıp sarılmışlardı. Üçlü selamlaşmalarının ardından kendilerini kızgın kumlara bırakmış yanyana oturmaya başlamışlardı. Hiçbirşey demeden öylece batmakta olan güneşi ve güneş battıkça kendini gösteren ayı izliyorlardı.

Bu koy iki krallığın da ortak alanı olan efsanevi bir koydu. Koya genellikle iki krallıktan kimse ayak basmaya yaklaşmazdı. Veliahtların aksine bu iki krallık birbirine son birkaç yıldır düşmanlardı. Fakat bu düşmanlık üçlüyü etkilememişti. Ailelerinin birbirine düşman olmalarının ardından üçlü bu koyu keşfetmişti. O zamandan beri her hafta başında güneş batıp ay çıkmadan gizlice bu koya gelirlerdi. Her ne kadar her hafta gelselerde bu hafta diğer haftalardan daha ayrıydı. Bugün krallıkların yüzükleri ilk veliahtlara devretme haftasıydı. Krallıkların güçlerinin özleri o krallığa ait yüzüklerde saklıdır ve yüzükler ilk veliahtlar 15 yaşlarına girdikleri yıl önceki veliaht tarafından takılır. Bugün yüzükler ilk veliaht olan Odin ve Vega'ya geçmişti. Vega ve Odin her zaman krallıklarının deli dolu ve neşelileri olmuşlardı. Şimdi ise kendilerine geçen sorumlulukların farkına varmaları gereken zamandı ama ikisi de güneş ve ayın aynı anda gökyüzünde bulunduğu anda bu sorumluluktan kaçmaya çabalıyorlardı.

Vega birden yüzündeki gülümsemeyle Odin ve Orela'nın ortasındaki yerinden kalkmış ve ikisinin de ellerini avuçlarına alıp beraberinde onları da kaldırmıştı.

"Bence deniz sezonunu açmanın tam zamanı" demişti neşeli ve yüksek çıkan bir sesle.

"O zaman önce benn" dire bağıran Orela birden ablasının elnden elini kurtararak ayakkabılarını çıkarıp denize koşmaya basşlamasıyla diğerleri de ona eşlik etmişti. Deniz suyu hepsinin boyunu geçtiğinde oldukları yerde durdular. kahkahalar da birbirlerine atılan sular gibi havalarda uçuşurkan aradan neşe dolu dakikalar geçmişti. Her ne kadar birbirlerinden ayrılmak istemeselerde ne yazık ki krallıklarındaki partiler bitmek üzere olduğundan yokluklarının anlaşılması an meselesiydi. Son kez birbirlerine su attıktan sonra denizden çıkmak için kıyıya doğru gitmeye başlarken Vega'nın arkasında bir anda kocaman bir dalga belirdi. Odin Vega'nın arkasındaki dalgayı fark ettiği anda;

"Vega hızlıca bana doğru gel, elimi tut." diye bağırdı ve bir elini Vega'ya uzatıp ona doğru ilerlemeye başladı. Vega arkasını döndüğünde kocaman dalga Vega'ya çarptı. Odin hızlıca etrafına bakıp denize daldı. Dalga vegayla birlikte geriye çekiliyordu. Odin her ne kadar tılsımlar yapsa da dalga Vegayı bırkmadı. Odinin yanında Orela da geldiğinde birlikte Vega'ya doğru yüzmeye, tılsımlar yapmaya başladılar ama her ne kadar yüzseler ve tılsımlar yapsalar da ne Vega'ya ulaşabiliyorlardı ne de tılsımları işe yarıyordu. Birden büyük bir dalga bu sefer onları vurdu ve ikisini güçlüce kıyıya sürüklemişti.

Eveeet giriş hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizce Vega'ya ne oldu?

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, kendinize iyi bakın. ❄️

Kehanetin İzi SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin