Bölüm 26: Mutluluğun Resmi

55.1K 4.5K 1.7K
                                    

Boran Ömer Cihatlı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Boran Ömer Cihatlı

Dünyadaki tüm güçlerden daha büyük bir şey vardı karşımda... Öyle ki gözlerimi kırpmak bile istemiyordum.

Gördüğüm onca kötülüğün içinde hayatta bu kadar güzel bir şey daha olacağına inanamıyordum. Ağlamaktan yorgun düşen Bade bana yaşananları anlattıktan sonra küçük kızımızın yanında uyuya kalmıştı.

Ulan kızımız dedikçe arabamdan silahı alıp bütün mermileri havaya boşaltasım geliyordu Allah'ıma!

Dudaklarım kıvrılırken rahat bir nefes çektim içime. Benim yatağımda uzanan iki güzelliklere dikkatle bakarken daha önce kendimi hiç bu kadar huzurlu hissetmemiştim.

Ben babaydım, söylemiş miydim?

Kızımız bir eli ile annesinin yakasını sıkıca tutarken, diğer eliyle de benim baş parmağımı tutmuştu. Öne doğru büzülen minik dudaklarıyla arada tatlı mırıltılar çıkarttığı her an gözlerim bayram ediyordu.

Sağ elimle sakalımı kaşımaya devam ederken "Nasıl ulan?" dedim şaşkınca gülerek.

Gözlerimi hiç kırpmadan karşımdaki güzellikleri izlemek, doya doya kokularını solumak istiyordum.

Bir yanım düşündükçe sinirlense de bu sinir yanlarında olamadığım içindi. Bade'ye kızmıyordum, benim güzelim çok şey yaşamıştı...

Üstelik ben artık babaydım ulan!

Sevdiğim kadından çocuğum olduğu gerçeği bana her şeyi siktir ettirmişti. Üstelik ne olursa olsun yanlış yapmıştım ve benim yaptığım hataları hiç bir şey örtemezdi, bunun vicdan azabını yaşadığım her an çekecektim.

Bade'm, benim güzel sevdiğim çok güçlüydü.

Adının anlamı, şarap gibiydi. İnsanın içtikçe içesi, aşk sarhoşu olası geliyordu.

Güzelliğine rağmen alçakgönüllü oluşu, yaşadığı onca acıya rağmen her zaman gülümsemesi insanı kendine hayran bırakıyordu.

Onun yerinde başka bir kadın olsa hayata küsebilirdi, ancak o yine beni şaşırtarak kızımız için ayakta durduğunu söylüyordu.

Bana erken doğum yaptığını söylediğinde oturup çocuklar gibi hüngür hüngür ağlamamak için kendimi zor tutmuştum. Mavi'm uyanmasın diye nefesimi dahi sessizce alırken Bade'nin tek başına doğuma girdiğinin hayali gözlerimin önünden silinmiyordu.

Yalnız başına kızımızı kucağına aldığında kim bilir nasıl hissetmişti... Aklıma gelen şerefsizle dişlerimi sıkarken sinirle gözlerimi yumdum.

O tipini siktiğimin sarı civcivi Ayaz'la görüşecek hesabım vardı...

Sevdiğim kadını öylece alıp götürmesi bir yana bir de onu yıllarca doldurarak kızımdan habersizce yaşamamı ve Bade'nin tüm sorumluluğu kendi üstlenmesini sağlamıştı.

BİR KÜÇÜK SIRWhere stories live. Discover now